Yahu nasıl bir ülkeye "Hepatit B aşısı gereklidir" diye baÅŸlık koyarlar?
Åžimdi oradakı arkadaÅŸlarım (ikisi de kız) Tayvan'ı merak ediyor diye anlatmaya çalışsam, o "anlamlı" bakışlardan kurtulmak mümkün olur mu? (kırmızı ışıklardan sarı ışıklara) En iyisi ben çenemi hiç açmayayım.
Ufff.
Kimseye anlatamıyorum ki ben romantiklikten müzdaribim, öyle iÅŸlerle alakam yok.
18 inde TK026 ile Ä°stanbul üzerinden Åžangay Pu Dong, 01 AÄŸustos'ta aynı güzergahtan geri dönüyorum.
Yarın bölümde "Derin temizlik" yapacaklarmış, gelmememizi istediler, ben de yarını Çin büyükelçiliÄŸine ayırdım.
EÄŸer dedikleri gibi üç günde vizemi alabilirsem akabinde Tayvan vizesine baÅŸvuracağım.
Henüz aşı konusu netleÅŸmiÅŸ deÄŸil.
Ben ise "moda" girmeye başladım.
Belçika'da uzun süre kalmanın etkileri, vücudum ve kendim "yaz" konseptini tamamen kaybetmiÅŸ durumdayım. Gittim bir yıldır bavuldan çıkmamış yaz giysilerimi buldum. Eh, 1 eski püskü ÅŸort, birkaç eski ama kullanılmamış t-shirt. bir de sadık 5 yıllık sandaletlerim. 10 gün için kesinlikle yetmez. Burada yazlık giysi satan yer az. Uzun çabalarım sonucu Celio'nun arka köÅŸelerinde %70 indirimli yazlık denebilecek bir iki keten kısa kollu gömlek aldım (bir de beyaz fötr ÅŸapka, eyvah eyvah, yine, yeniden enivecivokki), ve bir de ÅŸort bulabilsem teorik olarak hazır sayılırım.
Otostopçu'nun galaksi rehberi'nin gerçek eÅŸleniÄŸi ve kiÅŸisel tercihim Wikitravel'dan Åžangay ve Xiamen'i okumaya baÅŸladım. Åžangay eÄŸlenceli gözüküyor. Oradaki arkadaşım çok kafa insandır, bir gün kafasına esip bizi yürüte yürüte sınırı öte yanında Lipizza at çiftliÄŸine götürmeye ikna etmiÅŸti. Yani, kendi başımıza ölsek yapmazdık, aklımıza bile gelmezdi. Yaparken bolca yakındık, ama güzeldi iÅŸte sonuçta, çok eÄŸlendik.
Oradaki İtalyan arkadaşım ne yaptı acaba. Hala Xianmen'dedir ve keyfi yerindedir umarım.
Açamıyorum. Ara sıra aralayabiliyorum biraz, ama o kadar.
Belki uykusuzluktan.
Belki böyle daha iyi diye.
Yatağımdayım.
Önümde telefonum var.
Hiç tanımadığım birisi ile konuÅŸuyorum.
Daha çok monolog ÅŸeklinde. Karşımdaki insan ağır aksanlı ingilizcesiyle ara sıra kısa cevaplar veriyor ve bazen birkaç soru soruyor.
Telefonla konuÅŸmaktan hoÅŸlanmam.
Çene çalmak ise en nefret ettiÄŸim ÅŸey.
Ama o ÅŸarkıdaki gibi sessizlik allerjim var herhalde. Çene çalmaktan çok iki insan arasındaki sessizlikten nefret ediyorum. Birisi karşıma geçince bu iki büyük güç çarpışıyor, eÄŸiliyorum bükülüyorum, pes ediyorum, ve içimdeki "ÅŸaklaban" canavarı çıkıveriyor.
Eskiden, yıllar önce, beni iyi tanıyan bir arkadaşım vardı, "sen sıkıldın yine herhalde" derdi bu moda girince... Yıllar yıllar önceydi... Çok da güzeldi...
Konumuza dönelim.
Karşımdaki insanı gözümde canlandıramıyorum. Daha önceden görmedim ki, nasıl canlandırayım? Hayal gücüm yarı uykululuÄŸumdan faydalanıp devreye giriyor. Kapalı gözlerimin önünde daha önceden bütün tanıdığım insanlardan bir kolaj. Akıcı. Åžekil deÄŸiÅŸtirip duruyor.
Niye beni arama ihtiyacı hissetti gecenin köründe? Ä°lk önce bunu bulalım. Hikayeler, soru yok, bir nokta dokunursa biliyorum anlatmaya baÅŸlayacak.
Ah, Belçika'ya gelenlerin ortak derdi. Yalnızlık, izolasyon, kötü hava, çaresizlik hissi, nerde yanlış yaptım ve kendimi burada buldum, ve depresyon depresyon depresyon. Sartre'nin cehennemine hoÅŸ geldiniz, sizi üçüncü koltuÄŸa alalım.
Burada depresyon bulaşıcı hastalık muamelesi görüyor. Biraz bozuk gözükürseniz etrafınız bir anda boÅŸalıveriyor. Aman bulaÅŸmasın. Belki haklılardır, yani depresyona girmek için bu kadar çok (haklı) sebep varken kimi niye teselli ediyorsun?
...ama bu açıklama bizim gibi (akdeniz ve benzeri) kültürden gelen insanların pek de iÅŸine yarayacak bir bilgi deÄŸil. Yani bacağını köpek balığı kapmış bir sörfçüye "Köpek balıkları insan eti yemez aslında" demek gibi. Ah. SaÄŸol. Ä°çim rahatladı.
Bu insan gecenin (2si gibi galiba) çok tanımadığı bir insanı (beni) arayacak kadar yalnız hissettiyse kendini, biraz ÅŸaklabanlık, biraz konuÅŸmak yapabileceÄŸim en küçük ÅŸey. Benim de böyle hissettiÄŸim oldu, kimseyi bulamadım fötr ÅŸapka aldım (çok iÅŸe yaradı).
Zor.
En azından bir tepki görebilseydim. Telefonda bir VUmetre falan olsaydı keÅŸke. En azından konuÅŸtukça fiziksel bir tepki görürdüm. Ama yok. Karanlığa ve boÅŸluÄŸa konuÅŸuyorum. Birisiyle konuÅŸtuÄŸumu bana tek anımsatan ÅŸey seyrek ve kısa cevap cümleleri.