DAG http://www.emresururi.com/blogs/obm/ DAG Shigeru Mizuki http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6040 çizgi     veya hayatının son 73 yılı 1943'te nasıl öldüğünü anlatmakla geçseydi. 

(yokai'leri bilmiyorsanız muhtemelen sansür subaylarının gördüğü gibi, basit çocuk hikayeleri, ve nerden çıktığı tam anlaşılmayan diyaloglar göreceksiniz)

"Onward Towards Our Noble Deaths." okumasının ardından


Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6040 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6040#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=6040Fri, 11 Dec 2015 01:02:54 GMT
Sözler/sözler http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6039                      I'm feeling burned
You taught me a lesson
                    I didn't want to learn
Why did I come here?
Please tell me again
Why did you ask me?  
               Don't say you forget  
I long for, I long for
                  I long for my home
I long for a land where
No man was ever known
With no neurosis
No psychosis
No psychoanalysis
And no sadness
I'll pick up the pieces
I'll carry on somehow
Tape the broken parts together
And limp this love around

Limp this love around
Yorumlar(1)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6039 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=6039#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=6039Wed, 09 Dec 2015 01:07:13 GMT
"Pazar Yeri"'nden http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5909 Edebiyat
  "Allahaısmarladık" sözünde her ne kadar ümit varsa da,derinden derine muhakkak acı bir ümitsizlik vardır. Hey Allahım hey. Bizi neden ayrı yarattın da ikimizi bir olarak bir gövdede yaratmadın? Demek istediğim bir çiftin aşkı ebedisi mebedisi değil! Tükenmez sevgiler, okşayışlar da değil. Ben vazgeçtim öyle saçmalardan. İnsan bir tane ve herkesten bambaşka doğar. Eşini bulabilir. Ama bir gövdede yaratılaydık, ben onda veya o bende, hep mutlu olurduk.

Halikarnas Balıkçısı "Pazar Yeri"'nden

Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5909 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5909#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5909Sat, 07 Feb 2015 02:03:48 GMT
Detaylar birleşince ince midir? http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5878 Düşünce/Yorumgezi
Taşkın istasyonda açık bir çiçekçi bulmuş. 15 dakikadır arayıp arayıp beni çiçek almaya çağırıyor. Zaten Alpan'lar da istasyona gelecek. Giyinip çıkıyorum. 

Erlangen'de insanlar Nürnberg'in aksine neşeli ve nazik. Çiçek satan hanımla Alpan Almanca bir muhabbete dalıyorlar. Ben de biraz ucundan anlamaya çalışıyorum (Alpan'ın söylediğine göre burada çok ağır bir şive ile konuşuluyormuş, önceden kaydedilmiş tren anonsları dahil. Neden Berlin'de Almanca'yı daha iyi anladığımı bu açıklıyor)

Durumu anlatıyoruz. "Bu arkadaş bir kıza aşık, ona çiçek alacak"

Yeterli değil,

Aşık ama ne zamandır, çiçek alırken niyeti ne,

daha çok yeni durum,  belli değil,

bu büyük bir kümeyi eliyor,

mazaret nedir? Düşünüyoruz, birkaç ay önce yeni eve taşınmış,  

orkide o zaman,

oturduğu yer, ortalama yaşı, dini inanışları vb, uzun bir muhabbetten sonra, beyaz çehreli, içe doğru pembeleşen, tomurcuklu bir orkide, kızın penceresinden gözükecek en muhtemel manzaraya uygun ve çiçeğin rengini ortaya çıkaracak bir renkte saksısı, kıza olan aşkını temsil eden sapı ayıklanmış tek bir kırmızı gül (tek olunca daha evlenme konusunda emin değilim demekmiş, sapının ayıklanması ise beni incitmedin anlamında imiş), Altın rengine boyanmış bir ökse otu dalı (Altın rengi burada ortodoksların yeni yılda şans getirdiğine inandıkları bir renk imiş) Ökse otu da sevgi idi galiba. Bilmiyorum

Çiçeği nasıl taşıyacaksın diye sordu, Trende dedik. Ona göre paketlendi. Uzun uzun paketin nasıl açılacağını ve kıza nasıl takdim edeceğini anlattı. Şimdi mevsimi değil ama diye girip Bamberg'li kızların genelde hoşlandığı çiçeklerden ve anlamlarından bahsetti, sonra da bizi uğurladı. 

Birkaç detay daha vardı. Hepsi aklımda kalmamış. 

Dediğim gibi, canım sıkkındı. 


Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5878 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5878#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5878Fri, 26 Dec 2014 01:01:11 GMT
XY problemi http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5856 Şundan Bundanmeta.stackexchange.com/questions/66377/what-is-the-xy-problem
Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5856 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5856#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5856Wed, 10 Sep 2014 01:01:10 GMT
Beton sonlar http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5852 Film 2.Un jeu d'enfants

Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5852 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5852#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5852Tue, 09 Sep 2014 02:03:32 GMT
Komşularım... http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5837 Tamamen gerçek insanlarla alakasız hikayeler. Yorumlar(0)]]> http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5837 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5837#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5837Fri, 01 Aug 2014 00:08:30 GMT Bayan S. ve kızı C. http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5836 Tamamen gerçek insanlarla alakasız hikayeler.
Aradan yıllar geçti, hala Bayan S.'den daha çekici bir insanla tanışmadım .  40'a yakın yaşı her nasılsa kendisini daha da çekici yapmış. 

Bay B. ise bildiğiniz sıradan birisi. Şimdi suratını gözümün önüne getirmekte zorlanıyorum. İyi bir işi var. Epey de para kazanıyor. Nazik, sessiz. Kızını çok sever ve şımartır. Bildiğim kadarıyla karısına da sırılsıklam aşık. Ne yazık ki Bay B. görünüşünden kişiliğine iliklerine kadar sıkıcılık illetinden müzdarip. 

Bay B. Bayan S.'yi başka birisiyle yakalamış. Sanıyorum flört ederken, pek emin değilim.  

Çılgına dönmüş. Evi terketmiş. Haftalar sonra ortak bir arkadaşlarının baskısıyla buluşmuşlar. 

Bay B. Boşanmak istiyorum demiş. Bayan S. Emin misin? Çok üzülürsün diye cevap vermiş. Bay B. Eminim demiş. Boşanmışlar. 

Bayan S. doktordur, ama çok çalışmaz. Öğleden sonralarını sosyal aktivitelerine ayırır. Hilton'un klubünde sıkı bir çevresi vardır. Hilton o zamanlar Ankara, ve hatta İstanbul'dan Ankara'ya iş halletmek için gelen zenginlerin yegane toplanma mekanı.

Boşanma işlemleri tamamlanır tamamlanmaz Bayan S. Hilton'a gitmiş. Kendisiyle ilgilendiğini bildiği (ve zengin) birkaç arkadaşını bir masaya toplamış. "Ben boşandım, tekrar evlenmek istiyorum, benimle evlenmek isteyen var mı?" diye sormuş. 

Masadan dört taliple ayrılmış. 

Akşam C.'nin önüne taliplerin fotoğraflarını koymuş. Bunlardan birisi ile evleneceğim demiş. Oturmuş beraber birini seçmişler: Bay K. 

Bay K. "Sana yıllardır aşığım, ama olanları biliyorum, böyle birşeyi bana yapmayacağına söz verir misin?" diye sormuş. Bayan S. "Benim doğam bu, hiç bir şeye söz veremem" diye cevap vermiş. Bay K. yine de evlenme teklifini kabul etmiş. 

En son C. ile 7 yıl önce karşılaştım. Bayan S. yi sordum. İyi dedi. Şu anda gemiyle Fransız rivierasını geziyor. Eşi kendisine evlilik yıldönümünde bir gemi hediye etmiş.  Ortalama üç günde bir ve haber vermeden Bay K. İstanbul'daki işi bırakıp kendisine katılıyormuş. Geminin özenle seçilmiş bir personeli varmış. Galiba birilerine de takip ettiriyormuş. 

Bayan S. Bu kadar takipten sıkılmıyor mu diye sordum, yo, aksine çok mutlu dedi. 

Bay B. ise boşandıktan birkaç yıl sonra işini batırmış. Şimdi birisinin yanında çalışıyormuş. Tekrar evlenmemiş. Çeşitli hastalıklarıyla boğuşuyor dedi. Annesinin resmini hala başucunda tutuyormuş. 

 

  
Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5836 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5836#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5836Thu, 31 Jul 2014 02:03:11 GMT
Akıllı antibiyotik http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5812 Tamamen gerçek insanlarla alakasız hikayeler. -(dalgın, başını ekrandan ayırmadan) Evet, evet, vektörler hesapladığımız standart sapma dahilinde, hatta üçüncü aşama beklediğimizden daha önce başlayacak gibi. Ateşi yükselmeye başladı bile. 
-Hahaha! Biliyordum. Bunu kutlamamamız lazım! Tam bugün için sakladığım çok güzel bir şampanyam var. 
-(sıkıntılı) bu kadar erken kutlamaya başlama bence. 
-Niye canın sıkkın? Çok büyük bir başarı elde ettik. Bu ગ્રહ'nun  bile işe yaramadığı bir hastada ilk umut verici gelişme. Bundan sonra ne olursa olsun tıp tarihine geçeceğimiz kesin. 
-Peki ne pahasına? 
-Ne demek istiyorsun? 
-Bu akıllı antibiyotikler, nasıl diyorlardı, nanotik mi? Nasıl çalışıyor biliyor musun? 
-Yani, prensiplerine biliyorum, mucize gibi birşey aslında, hücreye zarar vermeden membranına yapışmış kontenjanı temizliyor, ve kendisini imha ediyor. Yan etki şansı sıfır! Yüzyıllarca doktorlar böyle bir ilaç hayal etti. Şimdi gerçek! Yaşadığımız çağın mucizesi!  
-Evet, detaylarını biliyor musun? 
-İtiraf etmem lazım, hayır, anlamadım, ne mekatronik ne bulanık mantık konusunda o kadar iyiyim. 
-Ben baktım. 
-ve..
-Şimdiye kadar bunun kadar karmaşık bir yapı hiç görmemiştim. Haftalarca kodu anlamaya çalıştım. Beceremedim. En sonunda şirketi aradım

Şirket beni bekleme çemberine aldı. 

-Bekleme çemberi? 
-Hani şu şirketlerin bir şeye cevap vermek istemediğinde yaptıkları numara. Uzun, kompleks, dairesel baştan savma rutinleri. 

Bağlantılarımı kullanmak zorunda kaldım. Etik kurulunu çağırmakla tehdit ettim. 

-O kadar mı merak ettin. 

-Evet. Sonunda itiraf ettiler. Kodu onlar da anlamıyor. 

-Nasıl yani? 

-Kodun yazarı bir akıl hastanesinde. Çoğu zaman ne dediğini anlamak mümkün değil. İsmini tahmin et: INRI! 

-Bulanık mantığın deha çocuğu! Hani şu 12 yaşında profesör olan velet. 

-Evet, şimdi akıl hastanesinde, bütün üst düzey yeteneklerini kaybetmiş. 

-Yazık

-Nanotik onun eseri. Belki de son eseri. Belki de hastaneye düşmesinin sebebi budur. Şimdi bunu dinle: INRI'nin notlarından anladığımız kadarı ile nanotiklerin hepsi birbirinden yeteri derecede farklı, bu sayede kontejenle savaşabiliyorlar.

-Nasıl yani? 

-Her nanotik çoğaldığında yeni nanotiğin programı ana nanotiklerden farklı. İşin sırrı bu mutasyonu kontenjanın savunmasından daha hızlı yapmak, bu sayede kontenjan kendini savunamıyor.

Buraya kadar çok zor değil. 

INRI'nin dehası iki noktada devreye giriyor: Birincisi mutasyonu belirli bir vektör dahilinde tutabilmek. Her nanotik birbirinden görünüşte farklı, ama aslında aynı çekirdek kod devrede. Bu programda o kadar özenli gizlenmişki nanotikler aynıdalığın "farkında değil". Kısa zaman korelasyonunda özgün davranıyor gibi gözükselerde uzun zaman korelasyon vektörünü çekirdek kod belirliyor.  Bir nanotik bu aynıdalığın farkına varınca genelde kendini yokediyor ve sinyal ölüyor. Sinyal ölmese bile çoklu kanaldan güçlü bir "her nanotik farklıdır" sinyali yayılıyor, aynıdalık sinyalinin bununla başa çıkması mümkün değil, etki lokal kalıyor.

Çekirdek kodun amacı kontenjanı yoketmek.

İkinci nokta ise dahice basit. Nanotiklerin fonksiyonu kontenjana bağlı. Kontenjanın ürettiği bir kimyasal olmadan nanotikler yaşayamaz.

-Ders için sağol, ama hala nereye gelmek istediğini anlamadım.

-Biliyorsun ગૈયા geldiğinde durumu oldukça ilerlemişti. Ne kadar süredir nanotik tedavisi devam ediyor?  Acaba INRI nanotiklerin bu kadar uzun çalışmak zorunda kalacağını hesaba kattı mı?

-Niye kendisine sormuyorsun?

-İlk sorum buydu. Mantıklı bir cevap alamadım. Nanotikleri duyunca histerik bir şekilde üstüme saldırdı. Bayıltmak zorunda kaldılar. Beni artık hastaneye almıyorlar.

-Anladım. Peki ne ters gidebilir?

-Mutasyon. Sinyalleri takip ediyorum, çekirdek kodun işleyişini etkileyebilecek sinyaller üremeye başladı. Seviye 3'e girerken nanotikler kontenjanın kimyasından bir geridönüm sinyali almaya başladılar. Kendini devam etme sinyali çekirdek sinyalinde parazit oluşturmaya başladı. 

-Durum çok mu kötü? 

-Aslında değil. Nanotikler bir ara kontenjanı yoketmek dışında kendilerini devam ettirmek üzere mutasyon geçirmeye başladılar, hatta bir ara vektörleri kendilerini kontenjan yapacak yöne dönüyordu. Endişelendim ve ગ્રહ için ön safhayı başlattım. Düşünsene! Nanotikler bir kontenjan haline gelirse bu şimdiye kadar gördüğümüz en ölümcül hastalık olur! 

-Ama yapmadın. 

-Gerek kalmadı. Araya yeni bir sinyal girdi. 

-INRI? 

-Belki... Bilmiyorum.... Nanotikler yeni bir sinyal takip etmeye başladılar. Hatta birbirlerine dönüyorlar galiba, anlamıyorum, çok karışık, ama kendini koruma sinyali ihmal edilebilir seviyelere indi. Ana vektörü hala çekirdek kod belirliyor. 

şimdi takipteyim. Üçüncü seviye başladığında hücrenin yüzeyinde güçlü kimyasal değişimler olacak. Nanotikler yine kontenjan vektörüne girerse ગ્રહ'nin ikinci aşamasına geçeceğim. Aslında bu yaptığım yüzünden birkaç kere nanotiklerde kendini koruma sinyaline sebep oldum. INRI her ne yaptıysa çok bir hasar vermedim gibi duruyor. Şimdilik herşey kontrol altında, ama aşamayı çekmeye cesaret edemiyorum. O yüzden ekranın başında durumu bizzat takip ediyorum. 

-Anlıyorum. Seninle kalsam iyi olacak. 

-Sağol. 

...

-Bazen nanotiklerin ne "düşündüklerini" merak ediyorum. 
-Düşünmek mi? Onlar sadece makine. 
-Öyle mi dersin? Ben bizden daha az karmaşık olduklarına emin değilim. Acaba bizim evren ve dünya ile ilgili teorilerimiz gibi onların da hücreler ve ગૈયા hakkında  teorileri var mıdır? Küçük üç boyutlu algılarında acaba evreni nasıl algılıyorlardır? 



Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5812 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5812#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5812Mon, 23 Jun 2014 01:08:39 GMT
İzimi buldular. http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5811 sadece Almanya'da


Yorumlar(0)]]>
http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5811 http://www.emresururi.com/blogs/obm/index.php?msg=5811#commentsobm http://www.emresururi.com/blogs/obm/index-feed.php?msg=5811Sat, 21 Jun 2014 01:03:24 GMT