Kelimeler
5 Mart 2009 PerÅŸembe, 17:42
...
...cesur musun gözünü kapadığında?...
Alıntı: Belleğin doğası üzerine: Eğer anlayabilme kapasitem beni tanımlıyorsa ama hatırladığım şeyler anlama kapasitemin üzerinde ise kafamın içinde benden daha büyük birşey mi taşıyorum?
Belki de hatırladığım her şey anlama kapasitemin içinde, ama ben anlamamayı seçiyorum. Anlamamamın mümkün olduğu yerde de kontrollu bir unutkanlık...
Bir şeyi gerçekten unutmam mümkün mü peki? Ben istediğim şeyleri unutmayı başaramıyorum en azından. Unutkanlık taklidi bir yere kadar. Belki de bazen unutmayı başarmışımdır, ama unuttuğumu hatırlamak bile unutmanın doğasına aykırı, birşeyler varsa bile bunu bilemem, şu anda umurumda da değil.
Alıntı: Fikirlerin doğası üzerine: Buraya bir fikrimi yazacaktım, ama daha yazmaya başlamadan aklımdan uçtu. Şimdi sadece bir fikir yazmak üzere olduğumu ama bunu yapamadığımı yazabiliyorum.
Buraya gelmeden çok önce savaş alanım ilan ettim burayı. Hayatımın en zor mücadelesi. Kendimle. Silahlarım bolca cesaret, çok az öngörü, ve inanılmaz bir dikkafalılık. İdeal savaşçı!
...hayatı bırakıp tabağında,...
Alıntı:Kavramsal uyuşmazlık (tanım): Bir insanın açıklanamaz bir durumla karşılaştığında durumun açıklanmamazlığını reddetmesi ve bildiği kalıplara uydurmaya çalışması.
Şöyle basitçe açıklayayım: Diyelim kendimi akıllı varsayıyorum, aptalca bir iş yapıyorum, basit bir soruyu çözemiyorum mesela, ama kendimle ilgili akıllı varsayımım bozulmasın diye konuyla ilgili bir sürü mazeret üretiyorum.
Basitçe duruma bakalım bu bilgi eşliğinde:
Ä°ÅŸ: Mazaretler
Kültür: Mazaretler
Vücut: Mazaretler
Arkadaşlıklar: Mazaretler
Akıl: Mazaretler
Aşk hayatı: Mazaretler
Sonuç: Beyin yerine kocaman bir mazaret motoru.
Gerçek: Bilmediğim bir süredir yaşamıyorum, sürüncemedeyim.
Reddediş, kızgınlık, korku, elem, kabul etme...
Ama elem, ah elem...
...tuz basmadan yaralarıma...
...
Buraya geldikten sonra, son mazaret kaleminde düşmesiyle, yukarıdaki maddelerin geri kalanlarıyla ilgili bir dizi "küçük" sosyal deneye başladım.
Çok acı vericiydi.
1 ay hiç konuşmadığınız oldu mu?
...
Alıntı: "Gerçek" kişiliğin kanıtı: Cesaret, Doğruluk, Fedakarlık, ve doğruyu yanlıştan ayırabilmek için Vicdan.
Sanki kolaymış gibi.
Gerçekliğin şartı babanı köpekbalığının midesinden kurtaramak mı? Benim durumumda bir yerlerde bir şeyler çok ters gitti demek ki.
...boşver mi diyorsun kanasın...
Alıntı: Yazmanın doğası: Neden bahsediyorsa bahsetsin her yazı yalnızlığın bir ürünüdür.
Ne kadar yol katettim, bilmiyorum. Bilemem zaten veya umurumda değil. Artık mazaret istemiyorum gerisi ne kadar önemli duruma göre karar veririm. Ne kadar konuda değişebildim, ne kadar konuda kendimi olduğu gibi kabul ettim mesela, kendimi olması gerektiğinden daha aşşağı mı görmeye başladım acaba. Bu çok tehlikeli işte.
Eeeh, yeter, kulağımdaki müzik ağlak şeyler yazma kapasitemi yok etti birden, hem yağmur da durmuş. Yine yağmurlu gün moduna girince şu Tiyatro kursundan bahsedeceğim biraz.
[Şundan Bundan] [Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (2)
|
Yorumlar |
Başlıksız [Selma, 19 Mart 2009 Perşembe, 13:58]
10şubat tarihli "başka türlü birşey" yazının modundan çıkmışsın sanki.
|
evet, [-, 20 Mart 2009 Cuma, 14:50]
yav sorma, o moddan cesaret alıp şu elimdeki kitabı bitireyim dedim (Paul Auster: Invention of solitude). Bitirdim bitirmesina ama, bir süre böyle dolaşmam gerekti. Öyle hint fakiri gibi durmadan sırıtık olamıyorum, düşündükçe efkar basıyor. Çok güzel bir kitap bu arada, ucundan bir bak istersen.
|
|