Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Stolen Child.
9 Ağustos 2006 Çarşamba, 12:32

Hayat her zamanki monotonluğuyla devam ediyor. Blog yazmadığım son günlerin en önemli gelişmesi, zaten gayet lüzumsuz bir denklem çifti olan Bogoliubov - de Gennes denklemlerini daha da lüzumsuz bir hale getirebilmiş olmam. Artık ilerde Bogoliubov - de Gennes - Birol denklemleri diye bir şey duyarsanız şaşırmayın.

Bunun dışındaaaaaa, bir de geçen gün rüyamda Loreena McKennitt'i gördüm, hayır mıdır şer midir diye düşünüyorum. Stolen Child'ı söylüyordu, şarkıdaki mesajı çözmeye çalışıyorum o günden beri:

"Come away, O human child!
To the waters and the wild
With a faery, hand in hand,
For the world's more full of weeping than yee can understand..."


Edebi yeteneğim olmadığı için kafiyeli çeviremiyorum ama ana fikir şu:

"Bırak bu işleri de adam ol!
Yaz geldi, git denize tatil yap biraz,
bir de kız bul kendine elini tutacak,
bu memleketi sen mi kurtaracaksın?"


Bu arada Linux yükledim. Ubuntu, yani 'insan evlatlarına Linux'. Ses kartı haricinde sorun yok. Ayrıntıları bir ara yazarım gene.

Bu tamamen lüzumsuz girişi şu Stolen Child'dan bir mısrayı tekrarlayarak bitirelim: "The world's more full of weeping than yee can understand...", yani "Dünyada senin anlayabileceğinden daha fazla gözyaşı var...".

[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Amat.
13 AÄŸustos 2006 Pazar, 19:55

"Sadece dert ehli olanlar unutmak için içer," dedi sol gözüne perde inmiş bir marinel. "Züppenin hoppanın teki deyip geçiyoruz. Fakat kaptanın ne gibi dertleri olduğunu hiç bilmiyoruz. Gemide kimseye pek zararı dokunmadı ama bana kalırsa Diyavol uzun zaman önce bir günah işlemiş ve pişmanlık çekiyor. İçmesinin sebebi de bu: Unutmak."

Göbelez Baba, "Zengin de ondan!" dedi, "Vicdan azabı zenginlere mahsus bir acı olmalı. Kırılan bir kolun, kesilen bir bacağın, oyulan bir gözün acısı hakkında en ufak bir fikirleri olmadığı için sadece vicdan acısı çekerler. Eh! Haklılar da! Çünkü acı çekmek, insanın ihtiyaçlarından biri. Hele kalkıp bir de günah işlemişsen! Cennette olsan da bu ihtiyacı gidermek istersin".


İhsan Oktay Anar'ın kitaplarının tadını vermek için en iyi alıntı bu değil şüphesiz. Sadece hoşuma gittiği için yazdım. Adamı mutlaka okuyun derim. Puslu Kıtalar Atlası, bu alıntının da kaynağı olan Amat'tan daha iyidir bence. Aslında ahkam kestiğime bakmayın, diğer kitaplarını okumadım zaten. Yalnız iki kitapta da sanki birşeyler eksik. Sahne kuruluyor, oyuncular çıkıyor ve her birini güzelce tanıyorsunuz ama sonra herşey birden bitiyor. Yok yani kitapların sonları da güzel ama sanki biraz daha fazla şey olmasını bekliyorsunuz. Mukayese etmek gibi olmasın da benzer bir hissi 'Organize İşler' filminde de yaşamıştım.

Bu arada eleman felsefe bölümünde öğretim üyesiymiş. Yani akademisyenlerin ot olduğu tezini çürüten örneklerden birisi kendisi.

Not: Ya tırnak içinde alıntı yaparken ya da parantez içinde tam cümle kurarken noktalama işaretlerini ne yapıyoruz bilen var mı? 15 yaşından beri (abartmıyorum valla) kafamdadır da bu soru adam gibi oturup cevabını araştırmadım hala. Bakın bu kitapta da iki paragrafın sonunda iki şekilde kullanmış adam tırnakları.

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Ä°nsanlar.
15 Ağustos 2006 Salı, 22:26

İnsanlar hakkında bilmeniz gerekenler: Çokturlar. Şu anda milyarlarcası dünya üzerinde yürüyor. Hepsinden kurtulmak isterseniz konvansiyonel silahlar yetersiz kalacağından nükleer yollara başvurmanız gerekir. Sonra her yerdedirler. Yalnızlık arıyorsanız en yakın sığınağınız Mars olacaktır - ki yakında orası bile olmayabilir. Sizi sevenler olabilir, bunlar hayatı genellikle daha çekilmez hale getireceklerdir. Sizin sevdikleriniz olabilir, bunlar da sizi sevmeyip hayatı yaşamaya değmez hale getirebilirler. Zeka olarak şempanzenin, ahlak olarak hamam böceğinin bir üst modelidirler. Ama yine de siz de onlardan birisinizdir.

Hımf... Şimdi bu iyi mi kötü mü?

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Karşılıksız Aşk Üzerine
16 Ağustos 2006 Çarşamba, 23:58

Biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni.

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi.

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
seni, yalnız senin gözlerini.

Sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum oradan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki.

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzerin girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Raslaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiÄŸi mutluluk da az deÄŸil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri



Cemal Süreya

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Kierkegaard.
24 AÄŸustos 2006 PerÅŸembe, 14:49

Biz sayısalcılarda bir densizlik vardır: Matematikten anladığımız için kendimizi zeki sanırız ve de belirli bir eğitimden (daha doğrusu öğretimden) geçmemiş insanların bizim uğraştığımız işlerden anlayamayacaklarını zannederiz. Belki doğrudur, bilemem. Ama çoğumuz 'sözel' anlamda öküz olmamıza rağmen bunu asla ve asla kabul etmeyiz, en baba psikoloji yazılarını ya da en derin felsefe kitaplarını okuyunca anlayabileceğimizi zannederiz; hatta anlamadıklarımıza saçma deriz. (Blake zamanında bizim için demiş zaten "[They] have the vanity to speak of themselves as the only wise. This they do with a confident insolence sprouting from systematic reasoning." diye.) (Böyle miydi bu laf tam olarak? Kitap İstanbul'da kaldı valla gidince bakarım.) (Evet, ben hala Google'ı sevmiyorum.)

Neyse, konumuza dönelim. Lisedeyken aldığım bir Türkiye 27.'liğim ve de lisanstayken yaptığım bir yandalım olsa da ben felsefe aleminde halen bir amatör sayılırım. Buna rağmen gidip Aristo'dan, Kant'dan, bilmem kimden kitap alıp okumaya çalışıyorum. Peki anlıyor muyum? Sanırım %5'lik bir kısımlarını özümseyebiliyorum ama o kadar. Olsun, yine de kitaplıkta havalı duruyorlar.

Son olarak da kitabın adını sevdim diye Kierkegaard'ın 'Ölümcül Hastalık Umutsuzluk'unu aldım. Tahmin edeceğiniz üzere pek anlıyor sayılmam. Yine de bitirene kadar okuycam tabii. Ama vaktimi daha işe yarar şeylere harcayamaz mıyım acaba?..

Boşa okumuş olmuyum bari, anladığım sayılı yerlerden birini sizinle paylaşıyım. Doğubatı Yayınları, 1. Baskı (2004), sayfa 44'ten bir alıntı gelsin bakalım:


"Çevresinde büyük kalabalıkların toplandığını görmekle, dünyanın gidişatını kavramaya çalışırken bu kadar çok insansal işleri omuzlarına almakla bu umutsuz kişi kendini unutur, kutsal ismini unutur, artık kendine inanmaya cesaret edemez ve kendi olmayı çok güç bir olay görür ve diğerlerine benzemeyi, bir taklitçi, yığın içinde kaybolan bir numara olmayı daha basit ve güvenli bulur."

"(...) Bir insan mükemmel bir biçimde görünürde insani, geçici bir yaşam sürebilir, başkalarını övgüleri ile şerefe, itibara ve dünyasal tüm amaçların ele geçirilmesine doğru yol alabilir. Çünkü yüzyılımız [1800'ler] (...) söylendiği gibi başarıya ulaşmış insanlarından, önceden öyle olacakları görülen artistlerden, vb.'den oluşmuştur, bunların isimleri belki tarihe geçecektir, ama gerçekten kendileri mi idiler? Hayır, tinsel [ruhsal] olarak, ben'leri; her şeyi tehlikeye atacak ben'leri, Tanrı karışında mutlak olarak ben'leri yoktu... ne kadar bencil olsalar da ben'leri yoktu."

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Takvim

Tem

AÄŸustos2006

Eyl

P

S

Ç

P

C

C

P

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat

Sonraki->