Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

İçimizdeki Şeytan.
30 Ağustos 2006 Çarşamba, 22:30

Türk romanlarıyla şu ana kadar pek işim olmadı. Aslına bakarsanız benim romanlarla şu ana kadar pek işim olmadı; burada car car konuştuğuma bakmayın. Sabahattin Ali'nin kitapçıda gördüğüm 'İçimizdeki Şeytan'ının arka kapak yazısını çooook sevmiştim, son sabit fikir alışverişimde istettim. Yazarla bir iki şarkı sözü dışında aşinalığım ya da hazin bir son haricinde kendisi hakkında bilgim yoktu. Şimdilik 30-40 sayfa okudum ama iyiymiş, hoşmuş. Tavsiye ederim.

Alıntı olarak roman kahramanlarından birinin diğerine ettiği şu sözleri alalım:

"Kız derhal polisi çağırır ve polis senin gibi bir serseriyi karakola götürmekte tereddüt etmez. Sen dünyayı kafanın içi gibi ipsiz sapsız şeylerle dolu mu zannediyorsun Allah aşkına? Bir türlü kendine ve insanlara gözlerini açarak bakamayacak mısın? Bütün ömrün tasavvurlar, hayaller, Don Kişotça emeller peşinde koşup kendini aldatmak ve aleladeliklerden başka hiçbir şey yapılmayan bu dünyada kendinin ve başkalarının fevkaladelikler yapacağını vehmetmekle mi geçecek? Daha demin dünyada bir insan hiçbir şey yapamaz diyordun, şimdi dünyada pek az indanın yapabileceği hafifliklere kalkıyorsun. Senin alelade bir mecnundan farkın denir anlamıyorum!"


Bir de şu var, geçmişte Wittgenstein'ın lafını ettiğim yazıyla alakalı:

"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha makul, daha rahat değil miydi?"

[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Orman Yangınları.
25 AÄŸustos 2006 Cuma, 16:56

Flaş haber: Artan orman yangınları sebebiyle İstanbul'da ormanlık alanlara girmek yasaklanmış. Bu durumda eve dönmem mümkün değil galiba, zira bizim yaşadığımız yer de ormanın tam ortasında...

(Hatta evde doğal yaşam tüm hızıyla devam ediyor bile denilebilir.)

[Genel/Geyik] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Kierkegaard.
24 AÄŸustos 2006 PerÅŸembe, 14:49

Biz sayısalcılarda bir densizlik vardır: Matematikten anladığımız için kendimizi zeki sanırız ve de belirli bir eğitimden (daha doğrusu öğretimden) geçmemiş insanların bizim uğraştığımız işlerden anlayamayacaklarını zannederiz. Belki doğrudur, bilemem. Ama çoğumuz 'sözel' anlamda öküz olmamıza rağmen bunu asla ve asla kabul etmeyiz, en baba psikoloji yazılarını ya da en derin felsefe kitaplarını okuyunca anlayabileceğimizi zannederiz; hatta anlamadıklarımıza saçma deriz. (Blake zamanında bizim için demiş zaten "[They] have the vanity to speak of themselves as the only wise. This they do with a confident insolence sprouting from systematic reasoning." diye.) (Böyle miydi bu laf tam olarak? Kitap İstanbul'da kaldı valla gidince bakarım.) (Evet, ben hala Google'ı sevmiyorum.)

Neyse, konumuza dönelim. Lisedeyken aldığım bir Türkiye 27.'liğim ve de lisanstayken yaptığım bir yandalım olsa da ben felsefe aleminde halen bir amatör sayılırım. Buna rağmen gidip Aristo'dan, Kant'dan, bilmem kimden kitap alıp okumaya çalışıyorum. Peki anlıyor muyum? Sanırım %5'lik bir kısımlarını özümseyebiliyorum ama o kadar. Olsun, yine de kitaplıkta havalı duruyorlar.

Son olarak da kitabın adını sevdim diye Kierkegaard'ın 'Ölümcül Hastalık Umutsuzluk'unu aldım. Tahmin edeceğiniz üzere pek anlıyor sayılmam. Yine de bitirene kadar okuycam tabii. Ama vaktimi daha işe yarar şeylere harcayamaz mıyım acaba?..

Boşa okumuş olmuyum bari, anladığım sayılı yerlerden birini sizinle paylaşıyım. Doğubatı Yayınları, 1. Baskı (2004), sayfa 44'ten bir alıntı gelsin bakalım:


"Çevresinde büyük kalabalıkların toplandığını görmekle, dünyanın gidişatını kavramaya çalışırken bu kadar çok insansal işleri omuzlarına almakla bu umutsuz kişi kendini unutur, kutsal ismini unutur, artık kendine inanmaya cesaret edemez ve kendi olmayı çok güç bir olay görür ve diğerlerine benzemeyi, bir taklitçi, yığın içinde kaybolan bir numara olmayı daha basit ve güvenli bulur."

"(...) Bir insan mükemmel bir biçimde görünürde insani, geçici bir yaşam sürebilir, başkalarını övgüleri ile şerefe, itibara ve dünyasal tüm amaçların ele geçirilmesine doğru yol alabilir. Çünkü yüzyılımız [1800'ler] (...) söylendiği gibi başarıya ulaşmış insanlarından, önceden öyle olacakları görülen artistlerden, vb.'den oluşmuştur, bunların isimleri belki tarihe geçecektir, ama gerçekten kendileri mi idiler? Hayır, tinsel [ruhsal] olarak, ben'leri; her şeyi tehlikeye atacak ben'leri, Tanrı karışında mutlak olarak ben'leri yoktu... ne kadar bencil olsalar da ben'leri yoktu."

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Karşılıksız Aşk Üzerine
16 Ağustos 2006 Çarşamba, 23:58

Biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni.

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi.

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
seni, yalnız senin gözlerini.

Sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum oradan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki.

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzerin girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Raslaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiÄŸi mutluluk da az deÄŸil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri



Cemal Süreya

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Ä°nsanlar.
15 Ağustos 2006 Salı, 22:26

İnsanlar hakkında bilmeniz gerekenler: Çokturlar. Şu anda milyarlarcası dünya üzerinde yürüyor. Hepsinden kurtulmak isterseniz konvansiyonel silahlar yetersiz kalacağından nükleer yollara başvurmanız gerekir. Sonra her yerdedirler. Yalnızlık arıyorsanız en yakın sığınağınız Mars olacaktır - ki yakında orası bile olmayabilir. Sizi sevenler olabilir, bunlar hayatı genellikle daha çekilmez hale getireceklerdir. Sizin sevdikleriniz olabilir, bunlar da sizi sevmeyip hayatı yaşamaya değmez hale getirebilirler. Zeka olarak şempanzenin, ahlak olarak hamam böceğinin bir üst modelidirler. Ama yine de siz de onlardan birisinizdir.

Hımf... Şimdi bu iyi mi kötü mü?

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Takvim

Tem

AÄŸustos2006

Eyl

P

S

Ç

P

C

C

P

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat

Sonraki->