Paramparça Aşklar
1 Åžubat 2009 Pazar, 00:44
Oh oh, bugün kendimizi aştık, buyrun aynı gün içinde bir yazı daha.
Daha demin yolda yürürken kulağımda Morrissey tıngırdamaya başladı.
Özellikle "You are the Quarry" albümü uzunca bir süredir favorim.
Nereden baÅŸlasam ki...
Hazır başlamışken beni vaktinde en oturtanı olsun bari:
Bu şarkı ile karşılaşmam, ve tam yerine cuk oturması, bu kadar olur.
Bütün benliğimle karşı koymama rağmen deli gibi aşık olduğum bir kız, ve yine "haydi nay nay: numero 4" tipinde bir durum. (Numero 4, özet: 'bak şöyle bir çocuk var, süper, ona nasıl sulanabilirim, taktik ver', (sorunun şoku yanısıra artçı deprem olarak "şöyle" çocuğun bendeniz ile ortogonallığı öyle böyle değil) En incitisi aslında, ve ne komiktir ki bunun 'incitmeden uzaklaştırma' metodu olduğunu düşünenler var. Hadi bakalım. Gerçekten kız milletini anlamıyorum.)
4 Numaranın verdiği uyuşturan sızıyı hafifletmek için kendimi sokaklara vurdum yürüyorum. Gerçekten uzun bir yol seçtim. Hani kızcağızı suçlayabilecek birşey bulsam belki kendimden birşeyler geri kurtarabileceğim ama, yok mümkün değil. Birisi beni sevmiyorsa bu sebepten onu nasıl suçlayabilirim? Yine olan birisinin beni sevebileceğine dair inancıma olacak.
Sonra bir yerden bu şarkı çalmaya başladı. Belki radyoda, belki kenara atıp da dinlemediğim MP3 lerden birisi olarak, hatırlamıyorum şimdi. Gerçekten yerine tam cuk oturdu işin açıkçası. Eh, en azından şarkısı olacak kadar sık rastlanan bir durummuş dedim, yoluma devam ettim.
Merak edenlere dip not olarak: Daha sonra bu kız ile yollarımız yine kesişti. Merakıma yenik düştüm aslında, belki de görmemeliydim bilmiyorum. Çok değişik bir deneyimdi, içimde ne kırıldıysa hakikaten iyi kırılmış. Nasıl anlatsam ki... Hani sokakta yürürken uzakta birisini görürsünüz, çok sevdiğiniz eski bir dosta benzetirsiniz, koşa koşa yanına gidersiniz başka birisi çıkar, onun gibi bir şeydi. Yok, sızıdan başka birşey kalmamış. Belki de birisini sevme kapasitem kalmamıştır artık kim bilir? Gerçekten korkutucu.
Ayrıca es kazara saçma sapan spekülasyonlarda bulunmadan önce: Bu iki olayda epey uzun süre önce gerçekleşti, artık anı kategorisinde hatta, yoksa asla yazmazdım.
Beni sorarsanız, eh, aptallığın neresinden dönsek kardır, spora devam.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Sessiz komÅŸu
1 Åžubat 2009 Pazar, 18:49
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Asıl patron ve motoru
1 Åžubat 2009 Pazar, 18:52
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Trieste'de kar
1 Åžubat 2009 Pazar, 18:54
[çizgi] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Bocadillos
1 Åžubat 2009 Pazar, 18:54
Burada oda arkadaşlarımdan Juan ile bir yarışa girdik, ben Türkiye'den İtalya'da olmayan değişik gıda maddeleri getiriyorum, o Kolombiya'dan getiriyor. Tropik ikilimi sağolsun, meyve sebze olayında biraz geride kalıyorum. Yukarıda gördüğünüz zımbırtı bir meyve aslında, içinde sütlü bir şekerleme var. Acayip lezzetli birşey, tadı hem çok tanıdık hem çok yabancı, peksimetin sulusu, ama tadı biraz daha tropik, ne bileyim, Guayaba'lı bocadillo işte.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|