DAG

Ana Sayfa || giriÅŸ

Nerelerdesin diye soranlara
22 Nisan 2009 Çarşamba, 19:01

Efendim, kendimle ilgili projelerimden birisi kapsamında Facebook'ta takılmaya başladım. Bir nevi Twitter modunda eğleniyorum kendi çapımda. Merak edeni beklerim.

[FotoÄŸraf, ÅŸu, bu...] [Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm |  Yorumlar (3)

AkÅŸam
29 Mart 2009 Pazar, 16:34

Sahne 1:
A'la Jeff Pinokyonuz, eski Woody filmlerinin etkisiyle en yıkıcı halindeyken bolca içkili, kravat-takım zorunlu bir partiye katılır...

(şimdi fotoğraf koyup durumu daha da kötü hale getirmeyeyim)

[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm |  Yorumlar (0)

Kelimeler
5 Mart 2009 PerÅŸembe, 17:42

...
...cesur musun gözünü kapadığında?...

Alıntı: Belleğin doğası üzerine: Eğer anlayabilme kapasitem beni tanımlıyorsa ama hatırladığım şeyler anlama kapasitemin üzerinde ise kafamın içinde benden daha büyük birşey mi taşıyorum?

Belki de hatırladığım her şey anlama kapasitemin içinde, ama ben anlamamayı seçiyorum. Anlamamamın mümkün olduğu yerde de kontrollu bir unutkanlık...

Bir şeyi gerçekten unutmam mümkün mü peki? Ben istediğim şeyleri unutmayı başaramıyorum en azından. Unutkanlık taklidi bir yere kadar. Belki de bazen unutmayı başarmışımdır, ama unuttuğumu hatırlamak bile unutmanın doğasına aykırı, birşeyler varsa bile bunu bilemem, şu anda umurumda da değil.

Alıntı: Fikirlerin doğası üzerine: Buraya bir fikrimi yazacaktım, ama daha yazmaya başlamadan aklımdan uçtu. Şimdi sadece bir fikir yazmak üzere olduğumu ama bunu yapamadığımı yazabiliyorum.

Buraya gelmeden çok önce savaş alanım ilan ettim burayı. Hayatımın en zor mücadelesi. Kendimle. Silahlarım bolca cesaret, çok az öngörü, ve inanılmaz bir dikkafalılık. İdeal savaşçı!

...hayatı bırakıp tabağında,...

Alıntı:Kavramsal uyuşmazlık (tanım): Bir insanın açıklanamaz bir durumla karşılaştığında durumun açıklanmamazlığını reddetmesi ve bildiği kalıplara uydurmaya çalışması.

Şöyle basitçe açıklayayım: Diyelim kendimi akıllı varsayıyorum, aptalca bir iş yapıyorum, basit bir soruyu çözemiyorum mesela, ama kendimle ilgili akıllı varsayımım bozulmasın diye konuyla ilgili bir sürü mazeret üretiyorum.

Basitçe duruma bakalım bu bilgi eşliğinde:
Ä°ÅŸ: Mazaretler
Kültür: Mazaretler
Vücut: Mazaretler
Arkadaşlıklar: Mazaretler
Akıl: Mazaretler
Aşk hayatı: Mazaretler

Sonuç: Beyin yerine kocaman bir mazaret motoru.

Gerçek: Bilmediğim bir süredir yaşamıyorum, sürüncemedeyim.

Reddediş, kızgınlık, korku, elem, kabul etme...

Ama elem, ah elem...

...tuz basmadan yaralarıma...

...
Buraya geldikten sonra, son mazaret kaleminde düşmesiyle, yukarıdaki maddelerin geri kalanlarıyla ilgili bir dizi "küçük" sosyal deneye başladım.

Çok acı vericiydi.

1 ay hiç konuşmadığınız oldu mu?
...

Alıntı: "Gerçek" kişiliğin kanıtı: Cesaret, Doğruluk, Fedakarlık, ve doğruyu yanlıştan ayırabilmek için Vicdan.

Sanki kolaymış gibi.

Gerçekliğin şartı babanı köpekbalığının midesinden kurtaramak mı? Benim durumumda bir yerlerde bir şeyler çok ters gitti demek ki.

...boşver mi diyorsun kanasın...


Alıntı: Yazmanın doğası: Neden bahsediyorsa bahsetsin her yazı yalnızlığın bir ürünüdür.

Ne kadar yol katettim, bilmiyorum. Bilemem zaten veya umurumda değil. Artık mazaret istemiyorum gerisi ne kadar önemli duruma göre karar veririm. Ne kadar konuda değişebildim, ne kadar konuda kendimi olduğu gibi kabul ettim mesela, kendimi olması gerektiğinden daha aşşağı mı görmeye başladım acaba. Bu çok tehlikeli işte.

Eeeh, yeter, kulağımdaki müzik ağlak şeyler yazma kapasitemi yok etti birden, hem yağmur da durmuş. Yine yağmurlu gün moduna girince şu Tiyatro kursundan bahsedeceğim biraz.

[Åžundan Bundan] [Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm |  Yorumlar (2)

Panda Teorisi
24 Şubat 2009 Salı, 10:21

Pandaların davranış modeline açıklama:
Aslında okaliptus pandalara kedilere kediotu (catnip) ne yapıyorsa aynısını yapıyor. Dolayısı ile pandalar aptal değil keş. Muza alıştırılsalar halbuki, soyları kurtulur.

[çizgi] [Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm |  Yorumlar (1)

Bay H. U.
16 Åžubat 2009 Pazartesi, 00:57

Bay H. U.

Bir okulda genel müdür yardımcısı.

Vaktinin dehalarından, sporun ve derslerin daimi birincisi, ülkesinin en iyi üniversitesini bitirmiş.

Şu andaki görüntüsü: Tekinsiz ürkünç bir yaşlı adam.

Nerden nereye...

En ilginç nokta kendini "tekinsiz ve ürkünç" görmemesi. Hikaye boyunca karakterimiz o uygunsuz durumdan bu uygunsuz duruma koşarken kendine sürekli şunu tekrarlıyor "insanlar benim ürkünç olduğumu nasıl düşünürler, ben saygın bir okulun genel müdür yardımcısıyım, bir deha sayılırım...". Ama kendi hakkında görüşleri ne olursa olsun bu oturduğu kalabalık trende etrafındaki hallice boşluğu değiştirmiyor, insanlar bu karakterde yanlış giden birşey olduğunun farkında.

Peki yanlış giden nedir?

Mesela bay H. U. nun dışarıya sergilediği görüntüye bakalım. Hikayede kişiliğimizi ya pozisyonunun avantajını kullanarak saldırgan ve buyurgan bir haldeyken, ya da (ve daha sıkça) yere kapanıp birşeyler için yalvarırken görüyoruz. Neden daha sıkça yalvarırken? Saldırganlıklarının saçmalığından olabilir, savunduğu fikirler konusunda pek kafa yormadığı belli çünkü, belki de yalvarmak inandığı birşeyi savunmak için yapmayı bildiği tek şeydir kim bilir?

Aile yaşamı berbat, hem eşi hem kızı tarafından sürekli aşağılanmakta. Buna çözümü ne dersiniz? Eşine ve kızına küçük rüşvetler, ve onurunu geri getireceğine yürekten inandığı "statü ve özgüven sembolü" bir Toyota araba.

Kaybettiği sevgiyi ve güveni satın almaya çalışıyor.

Kısacası bay H. U. kendini kandırmak üzerine bir uzman, naif bir hayal dünyasında yaşıyor. Ne yazık ki kendini nasıl gördüğü başkalarının onu nasıl gördüğü ile örtüşmüyor, çünkü davranışlarının olduğunu düşündüğü kişi ile alakası yok. Tam bir ikilem. Tanım olarak tekinsiz bir kişilik. Ürkütücü olması doğal.

Nasıl farketmiyor peki sandığı gibi biri olmadığını?

Çünkü mazaretleri var. Kafasındaki kendiyle ilgili görüntüsüne uymayan her türlü davranışı için bir mazareti, mazaret bulamadığı durumda da bu durumun kendinden başka bir sorumlusu.

Mazaretlerin ne kadar tehlikeli olduğuna bir örnek daha. Hiç farkettirmeden beynin düşünmek yerine mazaret üreten bir tür hilkat garibesine dönüşebilir.

Bu zavallı adamın hikayesine baktıkça kendimle bazı (korkutucu) paralellikler görüyorum işin açıkçası. Mesela, hazır korkutucu demişken, bundan bahsedelim. Kendimi korkutucu birisi olarak görmedim hiç bir zaman. Geçenlerde bana söylenen bir laf bunu tekrar gözden geçirmek zorunda bıraktı beni. Acaba bilmeden/farkında olmadan yaptığım birşeyler ürküttü mü birilerini? Hiç mi hiç istemeden korkunç birisi mi oldum ben? Acaba Emre beyin kısa filmi insanların beni nasıl gördüğünün bir özeti mi?

[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm |  Yorumlar (0)

Takvim

2014

Ara

P

S

Ç

P

C

C

P

28

29

30

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

Bağlantılar

Hack-a-day
BBC Türkçe
Cosmic Varience
Cognitive Daily
Make Blog
AniDB
Powell's Books
Sağdan Soldan topladığım vecizeler
Kütüphane kazısı
Dizi kurbaÄŸa arama
Genel kurbaÄŸa arama
The Burgomeister's Books
Gutenberg Project
Film listesi
Yemek Åžarap vb.
Kitap Listesi

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
çizgi
Fizik
Åžundan Bundan
FotoÄŸraf, ÅŸu, bu...
Düşünce/Yorum
gezi
komik
AÅŸk meÅŸeleleri
Edebiyat
Müzik
Tamamen gerçek insanlarla alakasız hikayeler.
Film
sadece Almanya'da

<-Önceki || Sonraki->