Ä°talya'ya hoÅŸgeldiniz!
10 Şubat 2009 Salı, 23:40
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Başka türlü birşey
10 Şubat 2009 Salı, 23:42
Bugün optimist olasım var.
Dinlediğim hüzünlü şarkılar abes geliyor, komiklik düzeyinde hemde.
'Şudur budur' diyorum, sonra bakıyorum, kendime gülmeye başlıyorum.
Paris'teki S. nin odası gibi, burada kendine gülemeyene yer yok artık.
Daha neler, kendime hüzünlenmez oldum.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (1)
|
Bay H. U.
16 Åžubat 2009 Pazartesi, 00:57
Bay H. U.
Bir okulda genel müdür yardımcısı.
Vaktinin dehalarından, sporun ve derslerin daimi birincisi, ülkesinin en iyi üniversitesini bitirmiş.
Şu andaki görüntüsü: Tekinsiz ürkünç bir yaşlı adam.
Nerden nereye...
En ilginç nokta kendini "tekinsiz ve ürkünç" görmemesi. Hikaye boyunca karakterimiz o uygunsuz durumdan bu uygunsuz duruma koşarken kendine sürekli şunu tekrarlıyor "insanlar benim ürkünç olduğumu nasıl düşünürler, ben saygın bir okulun genel müdür yardımcısıyım, bir deha sayılırım...". Ama kendi hakkında görüşleri ne olursa olsun bu oturduğu kalabalık trende etrafındaki hallice boşluğu değiştirmiyor, insanlar bu karakterde yanlış giden birşey olduğunun farkında.
Peki yanlış giden nedir?
Mesela bay H. U. nun dışarıya sergilediği görüntüye bakalım. Hikayede kişiliğimizi ya pozisyonunun avantajını kullanarak saldırgan ve buyurgan bir haldeyken, ya da (ve daha sıkça) yere kapanıp birşeyler için yalvarırken görüyoruz. Neden daha sıkça yalvarırken? Saldırganlıklarının saçmalığından olabilir, savunduğu fikirler konusunda pek kafa yormadığı belli çünkü, belki de yalvarmak inandığı birşeyi savunmak için yapmayı bildiği tek şeydir kim bilir?
Aile yaşamı berbat, hem eşi hem kızı tarafından sürekli aşağılanmakta. Buna çözümü ne dersiniz? Eşine ve kızına küçük rüşvetler, ve onurunu geri getireceğine yürekten inandığı "statü ve özgüven sembolü" bir Toyota araba.
Kaybettiği sevgiyi ve güveni satın almaya çalışıyor.
Kısacası bay H. U. kendini kandırmak üzerine bir uzman, naif bir hayal dünyasında yaşıyor. Ne yazık ki kendini nasıl gördüğü başkalarının onu nasıl gördüğü ile örtüşmüyor, çünkü davranışlarının olduğunu düşündüğü kişi ile alakası yok. Tam bir ikilem. Tanım olarak tekinsiz bir kişilik. Ürkütücü olması doğal.
Nasıl farketmiyor peki sandığı gibi biri olmadığını?
Çünkü mazaretleri var. Kafasındaki kendiyle ilgili görüntüsüne uymayan her türlü davranışı için bir mazareti, mazaret bulamadığı durumda da bu durumun kendinden başka bir sorumlusu.
Mazaretlerin ne kadar tehlikeli olduğuna bir örnek daha. Hiç farkettirmeden beynin düşünmek yerine mazaret üreten bir tür hilkat garibesine dönüşebilir.
Bu zavallı adamın hikayesine baktıkça kendimle bazı (korkutucu) paralellikler görüyorum işin açıkçası. Mesela, hazır korkutucu demişken, bundan bahsedelim. Kendimi korkutucu birisi olarak görmedim hiç bir zaman. Geçenlerde bana söylenen bir laf bunu tekrar gözden geçirmek zorunda bıraktı beni. Acaba bilmeden/farkında olmadan yaptığım birşeyler ürküttü mü birilerini? Hiç mi hiç istemeden korkunç birisi mi oldum ben? Acaba Emre beyin kısa filmi insanların beni nasıl gördüğünün bir özeti mi?
[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Hadi Bakalım
17 Şubat 2009 Salı, 13:36
*Tiyatro Kursu
*Aikido
*Dans
*Spor
Arada boş zaman bulursam biraz fizik de yaparım artık.
(Şaka yahu, gece bunların hepsi. Hatta, bir ihtimal, belki, ilk post-doh makalem bile yakında çıkıyor. 8 yazarın arasında benim de ismim geçmekte desek daha doğru.)
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (2)
|
Sütlacı beklerken
19 Åžubat 2009 PerÅŸembe, 13:54
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|