Ä°talya: kendime notlar 3
31 Temmuz 2007 Salı, 12:19
Sabah saat 08:00 da kalktım, tabi burasının yerel zamanı ile 07:00 oluyor.
Hava düne göre daha iyi.
Dün uçaktan yürüttüğüm ıvır-kıvırlarla kendimce bir kahvaltı yaptım, çantamı hazırladım, ve yola çıktım.
Stefano Fabris ile buluşmamız saat 09:00 - 09:30 gibi. Kaybolacağımı varsayıyorum. #36'yı daha önce bolca kullandım, yolculuğun ilk kısmında probem yok, ama Elettra'ya gitmek için birde #39'a binmem gerekiyor ki, şehrin daha önceden hiç duymadığım yerlerine gidiyor. Kafama göre takılır, gözüme kestirdiğim yerde iner, çevrede "daha fazla aramamın gereksiz olacağı" kanısına varana kadar dolanır, sonra da bir taksiye atlarım.
İlk denemede tam isabet! Zaten burayı kaçırmak imkansızmış. Otobüste stresle dikilip (ki bunu yapmak hakikaten zordu (ayakta durmayı kastediyorum), hem görünüş, hem otobüsü kullanışı açısından terminator'ü aratmayacak bir şöförümüz vardı, örnek olarak hız tümseklerini atlatmak için bisiklet yoluna dalmasını verebilirim) senkrotron olabilecek kadar büyük bir bina ararken "bilim parkı" diye bir yere geldik. Elettra diye koca koca yazmışlar kapısına. Çok ilginç bir yer burası. Bu arada gelirken de galiba bir müze, ve buranın üniversitesini gördüm.
Gezilecek yerler listesine hemen almam lazım.
Daha saat çok erken, kapıda büyükçe bir kontrol bölgesi var, kapıdaki güvenliğe derdimi anlatıp pasaportum karşılığında bir geçiş kartı aldım. Daha içeriye girmeme gerek yok, kulübenin karşısında bekleme salonu gibi bir yer yapmışlar, kahve makineleri falan var. "Roma'dayken Romalı olacaksın" atasözü ile espresso aldım bir tane. Hoşuma bile gitti hafiften işin açıkçası. Hiç kahveye alışık olmayan bünyemde histeri krizi beklemekteyim.
Az önce birkaç deneyci grup geldi, genelde Fransız bayanlardan oluşan bir takım, ve Hintlilerden oluşan başka bir takım. Fransız takım anlaşılan bir süredir burada çalışmakta, ellerindeki örnekleri incelettirtikten sonra yollarına devam ettiler. Hintli grup ise yeni çalışmaya başlayacak herhalde. Ellerine bir kaset tutuşturmuşlar, adam beceremedi videoyu çalıştırmayı (aslında videonun durduğu dolabı açarken pes etti, kaseti evirip çevirip ne yapması gerektiğini düşünürken suratının aldığı ifadeden fazla sözetmeyelim), yardım ettim. Kahve makinasınında da pes etti, ona da yardım ettim.
Fallout oyununu bilir misiniz? Kaset o kadar çok benziyordu ki o oyunun başındaki videolara... Aynı "eskimişlik" efekti, Pipboy benzeri bir karakter, asitle eriyor, radyasyona maruz kalıyor, yanıyor, donuyor... Beton koruma duvarlarından, dedektörlerden, ve hangi bilim hayvanlıklarının yapılmaması gerektiğinden bahseden 15 dakikalık bir video (mesela Gamma radyasyonu ölçen düzeneklerin yerini değiştirmeyecek, elektrik tesisatında acil durum kapaması olduğunda zorla açmayacak, beton kalkanların üstüne çıkmayacak veya matkapla kalkan cidarlarını delmeyecekmişiz, sonuncusunu hatırlamam güç olacak). O an gözüm her tarafta asılı LCD lere ilişti, çevredeki radyasyon, senkrotronun durumu hakkında sürekli bilgiler veriyorlar. Az önce yardım ettiğim şahıs, burada 15 gün boyunca deney yapacakmış.
Umarım altıncı ayak parmağım çıkmadan ayrılırım buradan.
Moralim düzelsin diye içeriye girmeye karar verdim, derdimi bir türlü anlatamıyorum güvenlik görevlisine ingilizce, kafeterya nerede diye soruyorum, bana güvenlik videosunu sadece içerdeki odada izleyebilirsin diyor. Çatapat italyancamla kafetarya var mı gibisinden bir soru sorabildim (umarım çok saçmalamamışımdır), tarif ettiler, girdim içeriye.
Kapılar kilitli, dolanıp duruyorum.
Aslında kilitli değilmiş, yere yakın güvenlik kartı okuyucuları varmış, görmemişim.
Saat yerel 09:50 Stefano'ya mesaj attım, birazdan geleceğim dedi.
Kafeterya kapalı gibi, yandaki bir makineden su almaya kalktım, su makinenin içinde sıkıştı. Ben de girişteki odadan aldığım broşürleri okurum, bakalım hangi "perk"leri seçsem.
Stefano geldi. Oldukça sempatik birisi, bana kafenin yerini gösterdi ve çay ısmarladı. İngilizce konuşmaya alışamadım daha. Zamanla...
Getirdiğim hediyeleri verdim, küçük şeyler, Türkiye denizleri ile ilgili bir kitap ve eski bir harita, ama çok hoşuna gitti, hakikaten önemli imiş demek ki böyle şeyler.
Stefano Baroni'de geldi. Ocak ayında tanışmıştık kendisi ile, Rengin hatta çok dalga geçmişti, konuşmasının sonunda gidip (başarısız bir şekilde) muhabbet etmeye çalışmıştım, öğrenci aradığından falan bahsetmişti konuşmasında, LR-DFT için çalışıyordu. Bittabiki beni zerre hatırlamıyor. Tekrar tanıştık.
Stefano (F.) bana bir oda ayarladı, ve internet erişimi sağladı. Burada iki öğrenci daha var, doğu asıllılar, çinli veya koreli olabilirler, bilemiyorum, meşgul gözüküyorlar rahatsız etmek istemedim, zaten adlarını da tanıştıktan 15 saniye sonra unuttum ???-??? şeklinde isimleri zaten hiç olmayan isim hafızamda tutmak imkansız gibi duruyor.
Bir saat sonra tekrar konuşacağız Stefano ile, bana ne yapacağımı söyler umarım, muğlaktayım ve boş boş oturuyorum. Saat 14:45 de de ev ayarlamaya çalışan adamla randevum var. Yine çok kötü bir ev bulmuş göründüğü kadarıyla, herhalde kendim ayarlayacağım bu gidişe.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (3)
|
Yorumlar |
Nasıl denir... [Emre Sururi, 31 Temmuz 2007 Salı, 16:04]
Hande, İtalyanca'da "Tanıştığımıza çok memnun oldum, sizden çok hoşlandım, bu gece sizde kalabilir miyim?" nasıl denir? Anlaşılan Barış'ın yardıma ihtiyacı var... Bu "metod" Bora Fransa'dayken işe yaramıştı, İtalya'da hayli hayli yarar herhalde.. 8)
|
Şöyle denir [Ande, 31 Temmuz 2007 Salı, 19:25]
"Piacere... Ti voglio molto bene. Posso restare con te sta notte?" Ama bunu böyle kelimelere dökersen "Eüüüeeee, non sono un'omosessuale" ("Eüeeee, homoseksüel değilim") veya "Certo, sto sempre cercando una persona come te nella vita" ("Tabii ki, hep senin gibi birisini aradım hayatta") cevaplarından birine hazır olmak lazım. Aman ne yapayım, "sizden çok hoşlandım" denir mi ya, muzur Emre Sururi beyefendi?! :) Eh, bende de az muzurluk yok, o ayrı.
Şu daha uygun, (ha, bu arada "Piacere" diye başlangıcı el sıkıştıktan hemen sonra söylemek gerek) "Sono molto piacuto di conoscerLa ("siz" diye hitap ettik burada, sen demek istersen "conoscerti" diyebilirsin) Posso restare nella tua casa stasera?" Hah, evet, bu daha iyi oldu. Neyse, çenem düştü, bugünlük dersimizin sonuna geldik; şen ve esen kalın.
|
hmm... [-, 31 Temmuz 2007 Salı, 22:57]
Bugün birine eskazara ArrivederLa dedim de, beni ortaçağdan kalmakla suçladı, anladığım kadarıyla birisiyle aşırı kibar modda konuşursan, onunla dalga geçtiğini veya ona yaşlı demeye çalıştığını düşünüyorlar.
Halbuki ders kitabında öyle diyorlardı birbirlerine. Bak bak bak, ne çabuk globalleşmişler, eskiden böyle miydi buralar.
Bu arada burada hakkaten kimse ingilazca anlamıyor üniversitenin dışında, iyiniyet, kafa göz kıran bir italyanca, cevap niyetine italizce (italyancamsı ingilizcemtrak) ve üstüne biraz daha iyiniyet ile yolumuza devam etmekteyiz.
Yahu Emre, niyetin nedir senin tam olaraktana?
Biraz ruh yapima uysa senin bu taktiklerle (itmelerle?) Barisova olurdum herhalde.
Çatapat İtalyancam bana "ti voglio molto bene" cümlesini kurarken kürkten minimal bir giysi giymemi, elimde kalınca bir sopa tutmamı, ve her ihtimale karşı da kafamda kask olma şartını öne sürüyor. Malum, burada topuklar çok uzun ve sivri. Bari vorrei falan deseydik... :=)
|
|
|
|