Atalet Momenti
15 Ekim 2008 Çarşamba, 23:32
Öyle zor geldi ki taşınmak... Zor kavuştuğumuz ilk evimizi -daha çok da zamanla kurduğumuz ve iyice alıştığım düzeni bırakmayı hiç istemedim. İçimde, bana ikide bir derin nefesler aldıran bir sıkışıklık -hareketli bir şey ama, bulut gibi, nimbus... Biliyorum tabii ne olduğunu: ‘bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ hissi. Hatırladığım, ilk kez liseyi bitirdikten sonra başıma gelmişti, bahçede. Kepleri vermeye filan mı gitmiştik kimbilir, ama son kez oralı olarak gittiğimi bildiğim gün. Tabii ki hiçbir zaman hiçbir şey eskisi gibi olmuyor; kötü bir şey de değil bu, hatta iyi bir şey ama bunu bilmek ayaklarımın geri geri gitmesine engel olmadı. Eşyaları bile benimsemişim; tencereyi tavayı, kepçeyi, leopar vazoları, havlumu astığım yeri, kırtasiye çekmecesini arıyorum el yordamıyla. Elbette ki bu yabancılık acemilikten. Yoksa, “Evim benim kalemdir.”, Wright haklı. Ev bu; o senin içine işler yaşadıkça, sen de onun içine işlersin. Yerleştikçe, şurasını burasını çekiştirip kendimize göre düzenledikçe buraya da bağlanacağım. Sonra burdan ayrılırken artık nimbuslar kümülüs mü olur, ortalığı sel mi götürür, Allah bilir...
Eylül 2008
[Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
|
|