Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Sevdiği İşi Yapanlar - 2
1 Şubat 2008 Cuma, 00:43

İşte sevdiği işi yapan şanslılardan biri daha: http://www.mycandybags.com/

Oturmuş dikiş makinasının başına, çanta dikiyor. O kadar. Haftada bir yeni model ekliyor. Kupon çantalar, gayet kullanılabilir ve neşeli. Modellere bakmak bile çok zevkli. Öğle tatilinde Paşabahçe'yi gezmek gibi, bir çeşit terapi. Üstlerindeki resimlerde hep mutlu ifadeler var. Mesela modelin adı 'Yalnız Günler' ama aplikedeki kız üzgün ya da sıkılmış görünmüyor, halinden memnun; bir elini yanağına koymuş, güzel bir şey düşünüyor. Hatta şuracığa koyayım resmini:

Yalnız Günler Kış Günleri

İkincinin adı da 'Kış Günleri'. Çiziyor, dikiyor, bir de isim takıyor, sonra da satıyor. Her aşamada zevk aldığından eminim.

Çok imreniyorum, çok...

[İş, Güç!] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Sevdiği İşi Yapanlar - 1
18 Aralık 2007 Salı, 23:24



Pom Ti Dom1

Dutch başlıklı girişte bahsettiğim Pom Ti Dom kitabı, Sinterklaas için hazırlanmış kitaplardan biriydi. Henüz tam olarak ne yazdığını bilmesem de (tabii ki tahmin edebiliyorum ama kelimesi kelimesine bilemiyorum işte, üstelik nesir, bayılırım kafiyeye!), Ece'ye belki yüz kere anlattım resimleri üzerinden. Belki de iki yüz kere. Baştan sona, sondan başa, rastgele sayfalar açarak, Ece'nin favori sayfalarında tekrar tekrar... Resimleri o kadar güzel ki, ailece hastası olduk. Noelle Smit çizmiş. 'Çocuk kitapları ressamı' olmak çok güzel bir meslek gibi görünüyor. Sayfasında diğer resimlediği kitaplara da bakınca, sevdiği işi yapan şanslı insanlardan biri olduğunu düşünüyor insan. Kıskanılacak bir durum, sevdiğin bir işi yapmak ve üstüne para vermeleri...

Pom Ti Dom2

[İş, Güç!] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Yaşlılık
23 Mayıs 2007 Çarşamba, 17:47

Yaşlandığımı nereden anlıyorum:
Eskiden birisine çok sinirlendiğim zaman (mesela yalancı bir müteahhit ya da sokağa muz kabuğu fırlatan bir beynigelişmemiş, vb.) böyle uçan tekme atıp suratını dağıtmak geçerdi içimden. Böyle, çenesinin altına geliyor tekme, birkaç diş fırlıyor, kan revan içinde yere yapışıyor filan. (Ben kesinlikle karşıyım ama hayalgücüm şiddete meyyal galiba.) Oysa şimdi, başka türlü düşünüyorum. Mesela, çantamda bir levye taşıyabilirim. Çıkartıp alnının ortasına vuruyorum, geri çantama koyuyorum, yürüyüp gidiyorum. Hiç yorulmadan, kolayca, temiz iş.

Bu işte ne kadar çok fırsat çıkıyor karşıma bir bilseniz...

[İş, Güç!] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (4)

90 Dakika
1 Mayıs 2007 Salı, 10:28

Geçen hafta salı gününden beri tam mesai çalışıyorum. Bir buçuk saatlik süt iznim bitti. Hem iki yaşına kadar anne sütü içsin diyorlar, hem süt iznini bir yaşına kadar veriyorlar. Neyse, bir buçuk saatin ne kadar uzun olduğunu görmüş oldum ben de.. Birlikte geçirdiğimiz vakit çok azaldı. Ben eve döndüğümde akşam yemeği saati gelmiş oluyor. Sonra da uyku hazırlıkları, zaten uykusu geliyor, bitiyor. Çok güzel alışmıştı ilk düzene. Hatta ne çabuk alıştı diye bozulacaktım az kalsın! Ama şimdi bana yapışmaya başladı. Sabah annemi görünce başını çeviriyor. Hep peşimde dolaşıyor. Ayakkabılığa doğru gittiğimi görünce yüzünün şekli değişiyor, gelip bacağıma tırmanıyor. Ben çıkarken ağlıyor biraz ama kapıyı kapattıktan sonra susuyor, annem oyalıyor onu. Gün içinde bazen bizim odaya gidip bakıyormuş. Bazen de bizim fotoğraflar ters dönmüş oluyor, parmağıyla gösterip ağlar gibi yapıyormuş. Özlüyor tabii, ben de özlüyorum. Bu arada o bir buçuk saatte ben dünyayı kurtarıyorum! Part-time çalışmak çok güzelmiş, hep düşünürdüm ama şimdi denediğim için eminim. Hele işini bitirdiğin halde vakit dolana kadar masanda oturmak zorunda olmak, en kötüsü.

[Bır bır bır] [İş, Güç!] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (4)

İş Ortamı
26 Şubat 2007 Pazartesi, 15:22

İşten uzak olduğum bir yıllık sürede, birkaç şeyin ne kadar rahatsız edici olduğunu unutmuşum:

* Sigara dumanına maruz kalmak.
Altı kişilik bir odada oturuyorum şu anda ve sadece iki kişi içiyor. Daha kötülerini de görmüştüm, bir ara avuç içi kadar bir odada üç bacayla birlikte oturmuştum mesela. Şimdikiler o kadar çok içmiyorlar ama saçlarımın ve kıyafetlerimin kokmasına yetiyor. En kötüsü de rahatsız etmekten rahatsız olmamaları!

* Hoşlanmadığın bir müzik dinlemek.
Beklentimin çok yüksek olmadığını da belirteyim yani, pop dinleyebilirim bir yere kadar, Serdar Ortaç bile severim ben. Ama Yıldız Tilbe - Sibel Can - Ümit Besen - Süper FM... Tahammül sınırı nerede, kulaklıklarım nerede?

* Ortam sıcaklığının yazın 16, kışın 28 derece olmasını isteyen klimaseverler.
Nasıl bir bünyeyse artık...

* Topuklu ayakkabı giymek.
Spor ayakkabı - terlik giye giye ayaklarım rahata alışmış. Yabaniler gibi:) Eskiden rahat olduğunu hatırladığım ayakkabılar bile bir yerinden sıkıyor, batıyor.

[Bır bır bır] [İş, Güç!] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (2)

Takvim

Aralık2008

Oca

P

S

Ç

P

C

C

P

26

27

28

29

30

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

5

6

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat

Sonraki->