16. Gün
2 Aralık 2007 Pazar, 23:59
Gelişimin 16. gününde çok yağmur yağdı. Yine de iki kere dışarı çıktık. Birinde çok ıslandık. Avokadonun sebze olduğunu öğrendik ve bir daha yememeye karar verdik. Türk pizzacıdan pizza aldık. Nihayet fırını temizledim. Şu an parmaklarımın bazılarını tuşlara basmak için bile kullanamıyorum ama temiz iş oldu. Ayrıca çamaşır suyu maceramın aksine, 'Biotel' beni hiç uğraştırmadı, öylece karşıma çıktı!
Gelelim sebzelerin faydalarına: Bunlar pazardan aldığım havuç ve marketten aldığım salatalık. Yanlarındaki ölçü mankeni de normal boyutlarda bir kivi. (Aynı kivi)
Havuçların bir de parmağım büyüklüğünde olup iki metrelik yapraklarıyla (bitkisiyle mi demeliyim?) birlikte satılanları var. Salatalıklarsa hep böyle. Mevsimi değil diye almıyorum ben aslında ama buraya bir çok şey dışardan geliyor anladığım kadarıyla. Mevsimi olan bir yerden geliyordur belki de. Geçen gün yeşil soğan aldık, Mısır'dan gelmiş! Yazık soğan nasıl gelmiş o kadar yolu. Biz de bakarız "Ayaş domatesi yok mu?" diye. Burda pirinç Tayland'dan, narenciye İspanya'dan, makarnalar İtalya'dan geliyor. Yani, her gün görüyorum bizim Türkiyemiz nasıl da her mevsimin yaşandığı, her nimetin yetiştiği medeniyetlerin beşiği ve Asya ile Avrupa arasında bir köprü.
[Bır bır bır] [Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
|
|