Saatçi Bayırı
17 Ocak 2009 Cumartesi, 00:48
Buraya gelmeyi beklerken almıştım bu kitabı, sonra da meşhur kolimize koymuştum. Yılmadım, geçen sene gittiğimizde yine aldım. Okuyacağım güzel bir Türkçe kitap elimin altında bulunsun diye bir türlü okumayıp sakladım. Leventler gelip de bu kategoriye giren bir sürü kitabımız olunca artık aldım elime. Tam da beklemem gerektiği gibiydi aslında. Köşe yazılarının -ama en çok cumartesi yazılarının- hastasıyım. Bu da, birbiriyle az çok alakalı köşe yazıları derlemesi gibi düşünülürse sevilebilir. Kendisinden bu kadar uzun bir nesir beklemek de haksızlık aslında. Yazmış ve sabırsız yaradılışı gereği bir daha dönüp okuyamamış, üzerinden filan geçememiş muhtemelen. Sonunu bağlamamış çünkü muhtemelen başladığı yeri unutmuş diyeceğim ama maalesef sonunu da yazmayı unutmuş. Bölümleri tek tek okuyunca eğlenceli bulunabilir ama hepsinin kendi başından geçtiğini düşününce acıklı bir kitaba dönüşüyor, üzülüyor insan... Tabii ne kadarı hatıra bilmiyorum, sadece tahmin ediyorum. İlla kitap yazacağım derse Radikal Cumartesi'ye yazdıklarını toplasın bence (fikrimi soruyordu da ısrarla, o yüzden şeyediyorum). İkide bir şöyle bir şey yazmıştı, çok güzel anlatmıştı nasıldı o diye dönüp dönüp bakıyorum ben şahsen.
[Okur Yazar] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Bilirkişi
23 Ekim 2008 Perşembe, 01:14
"Aman ne pis bir hismiş bu annelik ya; ne yapsan içine dert oluyor, ne yapmasan zaten suç." Ayça Şen
[Okur Yazar] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Polyanna
16 Ekim 2008 Perşembe, 00:02
Yeni eve internet bağlanması beş haftayı bulacakmış. Ben de seviniyorum Ayça Şen’in yazıları birikecek, hepsini arka arkaya okuyacağım diye...
Eylül 2008
[Okur Yazar] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Kara Kitap
14 Ekim 2008 Salı, 01:33
Geçen kış Türkiye ziyaretimizden dönerken Emre almıştı Kara Kitap'ı. Ben de Orhan Pamuk'un 'İstanbul'unu okumuştum sadece, hiç romanını okumamıştım. Ne ayıp, değil mi? Sadece ayıp değil, kayıpmış aynı zamanda. Şimdi buraya "Çok güzel yazmış, Nobel'i de helal olsun" filan mı yazayım? Levent görünce "Kara Kitap da kara kitaptır." demişti, ben de o kadar diyorum: Kara Kitap da kara kitapmış! Ayrıca, gördüğüm en ince işçilik. Gönlümüzün kitaplığında en üst rafa yerleştirdik. Biraz arabesk oldu ama ben o kadar yazabiliyorum işte! Sırada 'Masumiyet Müzesi' var -Leventle Hamiyet'in güzel sürprizlerinden biri. Hemen başlamayacağım ama; bu iyice sinsin, ondan sonra...
[Okur Yazar] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
The Gun Seller
18 Ağustos 2008 Pazartesi, 22:55
Bu kitabı Amsterdam'da İngilizce kitaplar satan bir kitapçıda gezerken, Yasemin tavsiye etmişti. Dün bitirdim. Bu kadar uzun sürmesi tamamen benim yüzümden, kitabın hiçbir kabahati yok. Gayet akıcı, sürükleyici; beni hiç de açmayacak konusuna rağmen çok severek okudum. Kapaktaki yorum ("A work of comic genius" - Time Out), Time Out'un İngiliz olması dolayısıyla şaşırtıcı değil, onların neye komedi dediklerini biz ailecek anlayamıyoruz. Komedi filan değil yani; gayet ciddi bir konuya sahip, basbayağı aksiyon ama çok yerinde gerçekten güldürdü beni. Kahramanı da uzunca bir süre House'un ta kendisi canlandırdı imge sinemamızda -konuşurken başını öne öne eğerek filan- ama sonradan değişti, biraz daha gençleşti, Thomas Lang oldu... House'u seviyordum zaten, Hugh Laurie'yi de sevdim. Takdir ettim kendisini. (Ah, ne kadar sevinecek bunu okuyunca!)
Onu son bölümde "Miserable olmak istemiyorum, ühü ühüü..." diye ağlatanlar utansın!
Bunlar da bendeki kitabın kapağını ararken bulduğum diğer kapaklar. Mavi Ay versiyonunu görmüş ve onaylamış olabilir mi acaba?
[Okur Yazar] | Gönderen: nergis | Yorumlar (10)
|