Günün şarkısı
8 Kasım 2005 Salı, 09:42
Five little ducks went swimming one day,
Over the pond and far away,
Mother duck said: "Quack quack quack quack"
But only four little ducks came back.
Four little ducks went swimming one day,
Over the pond and far away,
Mother duck said: "Quack quack quack quack"
But only three little ducks came back.
Three little ducks went swimming one day,
Over the pond and far away,
Mother duck said: "Quack quack quack quack"
But only two little ducks came back.
Two little ducks went swimming one day,
Over the pond and far away,
Mother duck said: "Quack quack quack quack"
But only one little duck came back.
One little duck went swimming one day,
Over the pond and far away,
Mother duck said: "Quack quack quack quack"
And five little ducks came swimming back.
:) Bunu bize ilkokul 1'de öğretmişlerdi. Öğrendiğim ilk İngilizce çocuk şarkısı. İngilizlerin böyle bir derdi var, sayı saymayı öğretmek için bir sürü şarkı yazmışlar. Mutlu son olması ayrıca güzel. Bizimkiler direk damardan giriyorlar; yok aslan baba harpte vurulmuş, yok avcılar gelmiş yavruyu vurmuş.. Bir de Emre'nin duyduğu ve bizi dehşete düşüren "Gelme kış gelme, yağma kar yağma" var ki, bunalımda son nokta.
[Lay lay lay] | Gönderen: nergis | Yorumlar (6)
|
Yorumlar |
gelme kış gelme [Emre Sururi, 8 Kasım 2005 Salı, 13:24]
"Gelme kış gelme,
yağma kar yağma
köylümü, kentlimi
soğukta koyma.."
evet ya, ne tüyler ürpertici bir şarkıdır bu. anlam bakımından herhalde bir tek futurama'nın santa bot'uyla yarışabilir.. 8) aa, tabii bir de "ah belinda!"da duyduğum dunganga vardır ki, o da apayrı bir derttir:
"Evvel zaman içinde
var imiş bir dunganga
alırmış çocukları
atarmış sepetine
dun-gan-ga dunganga!"
|
One little indian [Turan, 14 Ocak 2006 Cumartesi, 17:42]
Biz de -nispeten daha basit- bir tane öğrenmiştik:
One little, two little, three little indians,
Four little, five little, six little indians,
Seven little, eight little, nine little indians,
Ten little indian boys...
Son mısradaki 'boys'un uzatılarak, 'booooooys' olarak söylenmesi gerekiyor. Bundan sonra bir de ondan başlayıp bire doğru sayıyorduk ki bu kısım kabus gibidir. Hala da beceremiyorum galiba tersten saymayı: Ten little, nine little, eight little...
|
şiiri de var [Bengü, 28 Şubat 2006 Salı, 11:57]
Bu da şiir versiyonu:
One, two
This is my shoe
Three, four
Shut the door
Five, six
A bundle of sticks
Seven, eight
Big white plate
Nine, ten
Say this again.
Bu arada, bu şarkıların en önemli özelliği insanın aklına takılması. Akşama kadar söylerim artık!!
|
stick [Bengü, 28 Şubat 2006 Salı, 12:04]
Yani o kadar çok kullanılan bir kelime değil, ama bütün şarkılarda var. Herhalde six'le kafiyeli başka bir şey bulamıyorlar!
"This old man, he played six,
He played knick-knack on my sticks;
With a knick-knack paddywhack,
Give a dog a bone,
This old man came rolling home."
|
"aslan baba"ya ne olmuş, küçüğü nasılmış? [Dee, 9 Haziran 2009 Salı, 12:31]
Bunu yeni farkettim/öğrendim ben :
http://www.berabervesolosohbetler.com/2009/06/bahtsz-aslan.html
|
Benim bildiğim [Bengü, 10 Haziran 2009 Çarşamba, 00:58]
Benim bildiğim versiyon şöyle:
Bir küçücük aslancık varmış,
Kırlarda ko-ko-koşar oynarmış.
Babası onu çok severmiş,
Sen benim ca-ca-canımsın dermiş.
Aslan baba harbe gitmiş,
Küçüğün ra-ra-rahatı bitmiş.
Aslan baba harpte vurulmuş,
Aslancık köy-köy-köyden kovulmuş.
Diğer şarkı da mini minicik:
Yemyeşil kırlarda bir yavru geyik varmış,
Annesinin yanında hoplaya zıplaya oynarmış.
Mini minicik mini minicik mini mini mini mini mini minicik
Söyleyin siz şimdi hep avcılar gelsin mi?
Çifteleri doğrultup sevgili yavruyu vursun mu?
Sonra yeniden mini minicik nakaratı geliyor.
Of, çok korkunç...
|
|