Çalışmadığım Yerden Çıktı
25 Ekim 2008 Cumartesi, 00:26
SAHNE. Avuç içi kadar bir tuvalet, klozetin üstünde pembe bir adaptör, adaptörün üstünde bir çocuk, yerde az kirli bez. Çocuk ayaklarını sallamakta, anne "Yine yetişemedik!" diye düşünerek ortaya saçılan kıyafetleri toplamakta, aynı zamanda da iç sesle sohbet etmektedir. Aynı sahne üç gün üst üste tekrarlanır.
Birinci Gün:
-Anne, kakanın içinde ne var?
-Yemek...? (Ne??) Ee, bak kitap vereyim sana, haydi oku... (Dikkatini dağıtmaca ha, cık cık!)
İkinci Gün:
-Anne, kakanın içinde ne var?
-Yediklerimizin artanları...? (Yok canım!) Ee, sen hep tuvalete yap, ben sana şuradaki çıkartmalardan vereceğim, ne güzel, değil mi? (Unutmamış işte! Neyse, geçiştirdik yine..)
Üçüncü Gün:
-Anne, kakanın içinde ne var?
-Yediğimiz yemeklerden midemizin öğütemedikleri, vücudumuzun işine yaramayan kısımları...? (Hayır, öyle bir şey yok, yemekler faydalı, bizi büyütür filan, hepsinden yenecek!)(Bakalım yarın ne uyduracağız?)(En azından cevaplarım gün geçtikçe bilimselleşiyor.)(Ya, yarın da kirli bezleri eşleştirmece oynayalım, Montessori usulü olsun!)(Öf tamam, sus artık!)
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Bilirkişi
23 Ekim 2008 Perşembe, 01:14
"Aman ne pis bir hismiş bu annelik ya; ne yapsan içine dert oluyor, ne yapmasan zaten suç." Ayça Şen
[Okur Yazar] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Hayvanat Bahçesi
12 Ağustos 2008 Salı, 01:57
Dün Rotterdam'daki hayvanat bahçesine gittik. Kangurunun yavrusuna kanımız kaynadı, aldık eve getirdik. Biraz zıpzıp çıktı ama olacak o kadar...
[Ece Böcee] [Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Anne Olmak...
10 Temmuz 2008 Perşembe, 00:43
Biri bana "Anne olmakla ilgili ne söyleyebilirsin?" diye sorsa, (mesela gazetenin pazar ekinin anneler günü özel sayısında halkın nabzını tutuyoruz diye beni seçmişler, yoksa kim sorsun...) cevabım hazır. İki yıllık tecrübemin naçizane özeti şudur:
Anne olmak tükürdüğünü yalamaktır.
Siz siz olun, elalemin çocuğuna, elalemin çocuğa karşı davranışına laf etmeyin. Ben olsam şöyle yaparım, bunu hiç yapmam, ay hiç öyle olur mu demeyin. Sonracığıma; ablanızın kızını, alt kattaki komşunun oğlunu sık sık görüyorsunuz diye elinizde büyümüş zannetmeyin. İş yerinden arkadaşlarınızın anlattığı üç beş (ya da üç yüz beş yüz) kaka hikayesini dinlediniz (ya da dinlemek zorunda kaldınız) diye olayı çözdüğünüzü düşünmeyin. Hele öyle serviste, markette, parkta rastladığınız çocuklar ve ana babaları için sakın atıp tutup yorumlar yapmayın. Büyük söylemeyin. Ayıplamayın. Sonra hepsi başınıza gelir.
Benden söylemesi...
[Bır bır bır] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Diyalog
26 Mayıs 2008 Pazartesi, 02:07
SAHNE. Bir yemek masası, masanın üzerinde iki bilgisayar ve çeşitli eşyalar; anne, baba, çocuk. Çocuk masanın bir tarafına oturmuş bilgisayarda Barbapapa seyretmektedir. Karşı tarafta oturan anne çocuğun ön dişleriyle bir şey çiğnemekte olduğunu farkeder. Masada herhangi bir gıda olmadığını bilen anne aklından bir sürü şey geçirir. Kırıntı mı kalmış? Laptopun lastik ayağı, masadaki kağıtlardan bir parça? Düğme? Toka? Telaşlandığını hiç belli etmeyen bir ses tonuyla sorar. Çocuk gözünü çizgi filmden ayırmadan sükunetle cevap verir.
ANNE | : | Ne yiyorsun kızım? |
ÇOCUK | : | Sünük. |
[Ece Böcee] [Yersen] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|