XKCD
29 Mart 2008 Cumartesi, 21:39
Duydunuz mu bu XKCD denilen şeyi? Acayip 'inekçe' ama aynı derecede güzel esprileri olan bir çizerin sitesi. Şiddetle öneririm. Aşağıda sevdiğim (bir kısmı da acayip romantik olan) birkaç tanesini aldım. Buyrun.
[Genel/Geyik] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Döner
28 Mart 2008 Cuma, 15:43
Bugün rüyamda döner yediğimi gördüm...yok yok; evden 3 aydan fazla uzak kalamıyorum ben ya. Ama böyle yağlı, birinci kalite bir et dönerdi, hatta yanında ayran bile vardı.
Ya şaka maka ben bıraksam dönsem şimdi yemek için döndüğümü düşünmezsiniz di mi?
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
0 Derece
26 Mart 2008 Çarşamba, 17:09
Bugün, yani 26 Mart günü, sanırım epeyce uzun bir aradan sonra akşam yatarken de sabah okula gelirken de sıcaklık 0 derecenin üzerindeydi. Hatta beresiz bile gezebilirdim aslında. Gerçi birkaç gün içinde tekrar soğuyacakmış hava ama olsun, şimdilik tadını çıkarıyoruz...
N'apıyorum ben burda ya?
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Türk Mahallesi
20 Mart 2008 PerÅŸembe, 18:11
"Türk Mahallesi" lafını ağzıma aldığım zaman, memleketteki arkadaşlar "Yuh, artık biz de sana pis zenci mi diyeceğiz!" diyorlar ama hakkaten var böyle bir kavram. Önceki gün 3 saat gidiş 3 saat dönüş olmak üzere uzuuuun bir yol katedip 4 Türk Türk Mahallesine gittik yakındaki döküntü kasabalardan birinde. Almanya gibi toplu göç almış yerlerde böyle yerlerin olması doğal ama bu kıtada neden böyle bir öbeklenme oluşmuş tam açıklayamadım. Güne Karadeniz pidecisinde başladık, sonra gidip Laz bir berbere traş oldum ben. (Sarıyer'den alışkınım saçımı kesen adamın şiveli konuşmasına. Gerçi burdaki berber şahsına münhasır bir insandı ama ayrıntıları geçelim.) Bol bol da alışveriş yaptık. Direkt olarak listemi yazarsam sanırım gurbet psikolojisinin anlamını anlarsınız:
PiÅŸmaniye (Koska)
Çikolatalı Gofret (Ülker, 24'lü)
Çokonat (Ülker, 24'lü)
Zeytinyağı (Kırlangıç)
AÅŸure (Piyale)
Reçel (Çilek)
Sucuk (ApikoÄŸlu)
Beyaz Peynir (Pınar)
Salatalık Turşusu (Tukaş)
Şalgam Suyu (Acılı)
Tahin Helvası (Koska)
Baklava (Güllüoğlu)
Sabun (Hacı Şakir)
Yiyeceklerde ne gördüysem gözüm döndüğü için liste bu kadar uzadı. Sabuna falan da gereksiz demeyin, hele hele duş jeli falan gibi modern icatlardan bahsetmeyin.
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Ivır zıvır
18 Mart 2008 Salı, 03:44
* 'Bahar tatili' denilen kavramla master yaptığım pek bir Amerikan sevdalısı ufak okulda tanışmıştım, çooook tatlı bir müessese kendileri. Malumunuz burda Kurban ya da Şeker Bayramı yok, 1-2 günlük şükran günü tatili kesmiyor. Noel tatili de zaten arayıl tatiliyle birleştiği için bu okkalı 9 günlük tatil pek bir tatlı geldi. Ooooh be, kemiklerime kadar, beynimdeki her bir nöronuma hatta her bir aksonuma, dentritime kadar dinleniyorum.
* Memlekette işler nasıl yahu bu arada, yazsanıza bana arada bir? Yani gazetelerden (gazete dediğim de ağırlıkla Doğan Medya tabii) takip ettiğim kadarıyla görmediğimiz kadar sıkıntılı bir durum yok gibi ama "Abi her şey çok karışık ya..." diye arkadaşlarım da olmadı değil.
* Valide Hanım ilk olarak güllaç yapmadan önce "içine paketin üzerinde yazandan daha az şeker koy" demişti. Epeydir yapmadığım için unutmuşum...dün Türkiye'den getirdiğim güllaçın yarısını yaptım da...of of of, benim standartlarıma göre bile şekerli oldu. Bu arada üzerine bir şey koymadım ama aslında kurutulmuş cranberry ve blueberry almıştım mısır gevreğine koymak için, onlardan biraz koysam fena olmayabilir di mi? (Bu arada komşu bloglardan birinde dönen tartışmayı hala okumadıysanız: http://www.emresururi.com/blogs/nergis/?msg=2610
* Yaz için çalışacak hoca buldum: Sonunda! Bizim dal Türkiye'de pek matah sayılmadığından olsa gerek, hocaların çalışmak isteyen öğrenci bulunca üzerine atlamasına alışmışız. Burda adam bol olduğundan hocalar işi pek bir naza çekiyorlar. Adamın ilk lafı "Ya bak şimdilik kabul ediyorum ama yazdan sonra bilemem." falan oldu yahu. Aslında tez hocaları ile kızlar arasındaki paralelliklerden 20 maddelik bir liste çıkarasım var ama şimdi durduk yere anti-feministlik yapmayayım.
* Elif Şafak'ın Araf'ı bitti. Sevmedim. Kimileri "Aaa, ama hatunun güzel tespitleri var." diyor ama ben sevmedim. Bazı şeyleri insanın çok gözüne sokmaya çalışmış sanki. Arada hoş laflar ettiği de olmuş ama lezbiyen, ruh hastası, kaşık takıntılı bir çikolata dükkanı sahibi kız yaratıp, sonra bunu kahve manyağı, eski solcu, pek bir çapkın, sigara tiryakisi ve hatta otçu bir Türk doktora öğrencisi ile evlendirip; hikayenin sonunda kızı İstanbul'a getirip Boğaz Köprüsü'nden atlatmanın ne anlamı var yani şimdi? Bu arada kızın köprüden düşüş süresini de yanlış hesaplamış sanırım yazar hanım ya neyse.
* Şimdilik bu kadar, sanırım.
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|