Ä°lk önce misafirlikte olduÄŸum evdeki rüyamdan bağırarak uyandım. Daha sonra o deniz kenarındaki evde üst kattaki anneme neden bağırarak uyandığımı anlattım. Daha sonra o tek başına yaÅŸadığım büyük evde tekrar uyuyamadım. Daha sonra o bir sürü yataklı evde bağırarak uyanırken ve uykusuzluktan dolaşırken rahatsız ettiÄŸim misafir çifte uzun süre yeni bir yatak beÄŸendirmeye çalıştım. Rüya içinde rüya içinde rüyalarımda bir süre daha böyle bağırarak uyanmaya devam ettim, ve ÅŸimdi burada bu satırları yazıyorum.
Ne bağırdığımı merak ederseniz avazım çıktığı kadar "D. beni hep aldattın" diye bağırıyordum. Niye bağırdığımı merak ederseniz rüya içindeki rüyamın içindeki rüyanın içindeki ... rüyada D.'yı birisi olarak imgelediÄŸim birisiyle yatakta gördüm, ve zaten aylardır süren bir iliÅŸkide olduklarını anladım.
Bakalım ne kadar olmuÅŸ. 4 ay 24 gün. Bir Ä°talyan kızın bu kadar süre yalnız kaldığını düÅŸünmek gördüÄŸüm yaÅŸam tarzları açısından mantıklı olmaz. Hatta kuvvetle muhtemel bu iliÅŸkide 5+ aydır yalnız olan taraf benim. Mantık insanı bazen kötü ısırıyor.
Gerçekler ve hikayeler arasındaki baÄŸlantı: Yine tam ters köÅŸedeyim. Bir takım gerçeklere yazdığım hikaye bir tane bile uyumsuz ama kaçamadığım gerçekle tamamen deÄŸiÅŸti. Zaten baÅŸtan "Gerçek"lerim de akıcıymış, yeni eklenen gerçeÄŸe hemen utanmadan uyum saÄŸladılar. Anının doÄŸası böyle desem, gerçeklerin bir kısmı defterde, onları nasıl açıklayacağım? Basbaya geçmiÅŸim deÄŸiÅŸti iÅŸte. GeçmiÅŸte yaptıklarım deÄŸil ama geçmiÅŸteki benin ta kendisi. Ä°yi bir deÄŸiÅŸim de deÄŸil üstelik. BildiÄŸin aÅŸk aptalı bir "inek" oldum.
Åžu sıralar Kundera'nın yaptığı ÅŸakalardan biri gibiyim. Eh, öyle veya böyle, belki 4 ay 24 gün önce haklı deÄŸildi (belki de kendince haklıydı) ama ÅŸimdi 4 ay 24 gün sonra kesinlikle haklı. Hangi Ä°ngilizin lafıydı, bir yetiÅŸkinin başına gelenler konusunda kendinden baÅŸka kimseyi suçlama hakkı yoktur.
...veya Amerikan takılalım, I'm out of luck dude.
Önümde anlaşılan yine uykusuz bir gece var. Aylardır olduÄŸu gibi. Oturup bunları düÅŸüneyim bari. Veya düÅŸünsem ne olacak, en iyisi kitabımın geri kalanını bitirmek.
Bir şeye isim vermekle o şeyi anlamak arasındaki fark:
EÄŸer varlığımızı matematiksel bir sayı dizisi olarak ifade edebiliyorsak (DNA'yı zaten hemen hemen hallettiler, mesele anılarda, ki onun üzerinde de epey çalışma var.) ÅŸimdiye kadar tanıştığımız, tanışacağımız, doÄŸmuÅŸ ve henüz doÄŸacak her insan pi sayısının içerisinde bir yerde kodlanmış durumda.
God was a woman. Mary was, frankly, God, John said. Yes, she was God; that was all there was to it. Falling in love with her had been like a religious conversion, John said. But you should not make a god out of another person. John was later to find this out the hard way.