Kayıp otobüs
12 Ekim 2008 Pazar, 16:20
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Arabasını seven adamlar
12 Ekim 2008 Pazar, 16:28
[Fotoğraf, şu, bu...] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Ä°ngiltere
14 Ekim 2008 Salı, 15:24
Bak ne hatırladım şimdi Emre'nin İngiltere maceralarını okurken,
Küçüklüğümde, ortaokula başlamadan önce, sanıyorum iki-üç ay gibi bir süre, İngiltere'de kalmışlığım vardı benim. Brighton diye bir sahil şehrinde, bir üniversitenin yatakhanesinde. Komik, daha bu yazıyı yazmaya başlarken daha dün oradaymışım gibi herşey gözümün önüne geldi, şehrin içinde 45lik satan müzik "sahaf"ları, 1 pounda satılık iskele (alan oldu mu acaba?), saray ve gotik görünümlü klise, köpüğe boğduğum üniversitenin çamaşırhanesi bile aynı canlılığıyla gözümün önünde.
Bu maceranın iki izini bende hala görebilirsiniz :
1) Kafeterya kasasında çalışan kasiyer hatunun paramı öderken "Nasıl bana teşekkür etmezsin?" paylaması, saldırısı diyelim hatta, daha uygun olur, sonucunda bir ara birim zamanda h bar ile orantılı sayılara kadar çıkmış teşekkür cümlesi kullanımı.
2) Değişik bir damak tadı ve 'geleneksel olmayan' 'lezzetlere' daha dayanıklı bir sindirim sistemi. (Dönerinize limon ister misiniz? (hayatta aç olmama rağmen bir çatalın yarısını alıp çöpe attığım belki de tek yemektir kendisi) Limon ve Bal soslu Antrikot bifteğinizde nane ektik ama belki hoşlanmıyorsunuzdur (ben baştan koptum, naneye sonra geleceğim))
Aaa, birde doubledecker maceram vardı. Bir de İngiliz bir aile tarafından çocuklarıyla "Bak Türk bunlar, oooo" nidalarıyla, ne desem, incelenmem. (Lütfen Türkleri beslemeyiniz).
Pek yoktu eli makinalı tüfekli amcalar o zamanlar. Ama bizi sıkı sıkı tembihlerledi İngiliz hocalar, "aman yabancı olduğunuzu belli etmeyin", "aman size verdiğimiz okul çantalarını kullanmayın, generik şeyler kullanın" diye. O zamanlar pek de kafaya takmamıştım.
Bir ara keyfim olursa komik anılarımı anlatırım.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (1)
|