Utanmazlar?
29 Ocak 2011 Cumartesi, 21:46
Şu sıralar Shameless'in İngiliz versiyonunu izlemeye başladım.
Pembe dizi modu dramalara hiç mi hiç gelemem normalde.
Galiba hafiften, Bukowski-vari diyelim, dokundurmalarına tavlandım, veya, kim bilir, artık yaşla pembe dizi çekebilir hale gelmişimdir. Hatta ve hatta, ağır, paralı okuldan geçmemiş İngiliz aksanını - argosunu çözemediğimden hayal gücümü fazla çalıştırıp diziyi olmadığı birşey gibi algılıyor da olabilirim.
Muhtemelen bunların her üçüde.
İngiliz dizilerinde "konuya gerçekçilik katma" adına yaptıklarını düşündüğüm bu "iyice sulandırılmış Bukowski-vari'liğin ve üsütüne herhalde bolca kiralayıp sonra çekilecek şey kalmayınca ne yaptıracaklarını bulamadıkları belgesel çekme konusunda uzmanlaşmış teknik ekiplerin bir yan etkisi olarak, pek de "nezih aile ortamı"na uygun bir dizi olmayabilir.
Amerikalılarda çekmeye başlamış, o biraz daha yumuşatılmış bir versiyonu olacaktır muhtemelen.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Tyler, bundan mı bahsediyordun?
20 Ocak 2011 PerÅŸembe, 23:20
İki gün önce dördüncü kere yine aynı yerdeyim,
saat 20:00-23:00 arası
yine aynı korku var içimde,
aynı tutukluk
aynı beklenti
10-15 dakika sonra bunlar umurumda olmayacak, bütün "ileri" seviye düşüncelerim adrenalin altında ezilecek,
sonuç,
sağ dizimde koyu bir siyahlık, vücudumun sol tarafında artık yeşil ve sarının tonları hakim, yürümekte hala zorlanıyorum, aslında genel olarak vücudum en ufak hareketlerimi bile cezalandırıyor, en kötüsü sol dizim ayağımın bazı açılarına yakınmaya başladı, başım ve burnum epey çabuk toparladı, umduğumdan bile sağlamlarmış, sağ elime aldığım tekme de beklediğim kadar bir hasara yol açmamış, o eldivene verdiğim paraya hiç pişman değilim.
Acı seni gerçek kılar demişti birisi, daha gerçek hissedersem haber veririm, şu anda umursadığımı zannetmiyorum.
Gözlüğüme rağmen korkmuyormuşum,
merak etme, bu gözlüğün başına daha kötü şeyler geldi.
Neden bunu yapıyorsun diye soracağınız tutarsa,
kızları etkilemek için diye bilin,
veya sosyallik falan,
ne aklınıza gelirse...
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Hikayeni basit tut!
17 Ocak 2011 Pazartesi, 21:50
Bakalım...
Evet! Tam düşündüğüm gibi...
Beni (kolay yoldan) merak eden birisinin yolu es kazara buralara düşse beni bühran düşkününün önde gideni sanacak.
nadiren bu konuda kolay yolun dışında birşey yapanı gördüm, haliyle önceden uyarayım: Yok öyle birşey! Eskiden de yoktu, şimdi de, hatta aksi yönde çabalarıma rağmen, yine yok!
Zaten buraya birşeyler yazmışsam, büyük ihtimalle akşam akşam öyle yapacak başka iş bulamamışım demektir, veya keyfim olmadığından evdeyimdir, pek de neşeli olmamı beklemiyorsunuz herhalde!
Haliyle bu bahsi geçen şahıs karşısında benim gibi kolay sevindirik olan birisini bulunca, biraz hayal kırıklığına uğrayabilir.
Hayal kırıklığı diyorum, çünkü gördüğüm kadarıyla gerekli ön şartlar gerçekleştiğinde bu buhran meseleleri gayet güzel bir kız tavlama yöntemi. Ben öyle yeteri kadar uzun süre o halde kalamıyorum, sıkılıyorum, kusura bakmasın(lar).
Zaten beter olsun(lar)!
"Google Stalk" üzerinden çok bilmişlik en hoşlanmadığım hali
Yani, en azından, eskiden bu tür işlerin tembelliği, entellektüellik (=çokbilmişlik) seviyesine göre, işte ne bileyim, yan komşunun kayınçosunun küçük biraderinden başlayıp, bir üst seviyede film karakterleri ile devam edip, daha bir "elit"ler arasında da kitap karakterlerine özdeşleştirme şeklinde gerçekleşirdi. (Bu arada bana böyle birşey yapacaksanız tercihim olan yazarların listesini ayrıca bulabilirsiniz, veya Rus edebiyatı mesela çok fena olmaz, çoğu film karakterini özellikle sığ buluyorum, ve yan komşununun kayınçosunun küçük biraderini tanımamakla beraber muhtemelen çoğu yazarın çizebileceğinden daha renkli bir karakterdir, o da olabilir)
Bu hali en beteri, ciddiyim, gidin "Cin Ali" ile börtü böcekle falan karşılaştırın, daha az bozulurum.
Bu arada, hazır lafı açılmışken, şu an itibariyle, resmi olarak, Google'la olan nötral ilişkimizi sevmeme/kıllanma/gıcık olmaya çeviriyorum.
Neden diye sorarsanız olay tamamen bir pizza yüzünden çıktı: Onca yıl (iki) İtalya'da yaşayıp Pizza alla pepperoni'nin et içermediğine iki arkadaşımı ikna edemedim, gözüme google sokuldu, e google'da pepperoni'nin Amerikan yorumunun baş savunucusu tabi, ne diyeceksin (bakınız başka bir örnek de parmesan'ın İtalyan sanılması, ve "İtalyan olan parmeggiano, ötekisi salak bir şirket" diye kafayı yiyen İtalyanlar).
Bu İtalya'ya gidişimde gidip Barattola'da pepperoni ısmarladım kendime, işte menünün, pizzanın fotoğraflarını falan çektim. Bu girişin başında o fotoğraflar olacaktı aslında ama, daha sonra düşündüm, niye uğraşıyorum ki? Boşuna vakit kaybı! Benim bu yazdığım hikayeye karşı google yüz bin tane başka alternatif gösterecek. Üstelik bu alternatifler iri iri harflerle yazılmış, bol resimli, aynı çocuk kitaplarındaki gibi basit yazılmış hikayeler. Abur cuburun bilgi eşleniği. Üstelik benim uzun uzun yazdığım, ikna etmeye çalıştığım hikaye büyük ihtimal ilk 100 sonuç sayfasının içinde bile olmayacak.
Durumu gösterdiğim İtalyan arkadaşlarımdan biri baktı baktı, dolmalık biberli bulur muyum acaba diye aradı uzunca, sonunda da pes edip "Artık Çin'in google'ı yasaklamasına hak veriyorum galiba" diye bir yorumda bulundu.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (2)
|
Akşamın sekizbuçuğu
13 Ekim 2010 Çarşamba, 22:22
Akşamın sekiz buçuğunda da uyunmaz ki artık! Bir iki film izlemeye kalktım, daha ilk bir kaç karesinde sıkılıp kapattım, kitabın kapağını bile açmak içimden gelmedi. Kendimi çalışmaya vursam... Geçen haftadan beri onu deniyorum zaten, başımın daha da ağrımasına sebep olmaktan başka işe yaramadı. İşe kaçacak fırsat bulamadığım anda karanlık düşüncelerim beni buluveriyor, dakika ara vermeden çalışmam lazım, yoksa, düşün, düşün, düşün, bir çıkar yol ara, bir çözüm bulmaya çalış. Gideyim bir çay demleyeyim bari, belki iyi gelir.
...
Bu çayın adı Dong-Ding. İsmi olan çayları içmeyi Alpan'dan öğrendim. Hoşuma da gidiyor açıkçası.
...
Ama baş ağrısı konusunda pek işe yaradığını söyleyemeyeceğim şimdilik. En azından böyle karanlık ve soğuk bir gecede iyi bir başlangıç sayılır.
Elimde meşale yerine çayım, ucundan dalalım bakalım konulara: Şimdi olay yine aşk meselesinden başladı, ama devamı hiç beklemediğim şekilde geldi (yani, alışkın olduğum şekil diyelim (şekil A), aslında o da kendi başına melodrama ama, bu (şekil B) de saçma oldu artık, film olsa salonu terketmiştim şimdiye). Ters köşeye yatınca işte, hayatımda ilk defa uykularım falan kaçtı, normalden daha sert düşüncelerle yüzleşmek zorunda kaldım.
Düşüne düşüne şu sonuca vardım, a-la chèvre birisi olmadığıma göre (yani, umarım) korkarım sorunun kökeni benim diğer insanları nasıl algıladığımla ilgili. Aslında, durum böyleyse bile, kendime çok da kızamıyorum bu konuda. Benim durumumda aksi biraz şans meselesi sanki. Murakami öyle durup durup "tek çocuk olmak şöyle berbat bir iştir, böyle kötüdür, bu hastalığın şu şekilde semptomları vardır" özetinde paragraflar yazmasa durumu özel sanacaktım, aksine, gayet olağanmış.
Birkaç hafta önce olağan şeylerden gerçekten de nefret ettiğime karar verdiğimi söylemiş miydim?
Neyse, baktım bu iş bu şekilde devam etmeyecek, yoksa bünyeye zarar, her tarafa herkesin okuyabileceği şekilde uyarılarımı astım, ve kendimce, kendi içimde minik bir isyan başlatma çabalarına giriştim. Çok zor iş tabi, kendimi bildim bileli süregelen alışkanlıklar bunlar, birde diğer insanları nasıl gördüğüm aşağı yukarı beni tanımlayan şeyle aynı. Bakalım, belki başarılı olurum. Veya kendimi iyice çalışmaya veririm. Veya herşeyi boşverir bir dünya turuna çıkarım (yok bu olmadı, veya oldu aslında, niye olmasın ki? Hatta iyi fikir bence)
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak.
8 AÄŸustos 2010 Pazar, 20:55
Çok sıcak,
kafamda bir düşünce kurmaya çalışıyorum,
buharlaşıp gidiyor
bazen sıcak dışında birşey düşünmek mümkün değil.
kısa, bağlantısız, minik düşüncelerle hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum,
minik ve kısa,
susuz yaz,
düşünemediğim yaz,
Ankaradayım hala,
Vizeden haber yok,
Belçika'ya gidebileceğime inancım sarsılmaya başladı,
aslında tümden Belçika'nın varlığına bile inanasım yok pek,
dediÄŸim gibi,
sıcak işte,
sıcaktandır.
[Şundan Bundan] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
|
|