Bu tür işler,
4 Nisan 2010 Pazar, 15:05
Yumurta tavuk, tavuk yumurta cebelleşmeleri içinde geçiyor zamanım.
Bir sabah kalktım, keyfim yerindeydi.
İlginç, unutmuşum uzun süredir.
Böyle küçük dağları ben yaratmışımda büyük dağlarla uğraşırken ilgimi daha ilginç birşey çekmiş gibi bir his işte. Herşey ne kadar da basit! Niye diye merak ediyorsan bakman yeter. Tabiki bütün mesele bakabilmek... Eh bu da baktığın şeyin umurunda olacak değil herhalde, kendinin bir durumu. Ne kadar körleşmişim farketmeden.
Kaç haftadır canımı sıkan, beni bezdiren diyelim hatta, bazı (işle ilgili) problemleri birkaç saat içinde çözdüm, akşam Nanut'ta Sauvignon'un da sevebileceğim çeşitleri olduğu bana kanıtlanırken varlıklarını unutumuştum bile.
Eh, darısı (böyle keyfim yerindeyken nasıl da zalimce karşıma çıkan) daha dişe dokunur problemlerimin başına.
Dün de baktım hayatın anlamı çok çalışmaktan ancak ender durumlarda geçiyor, bozdum ayarlarımı iyice, ne zamandır beni davet eden bir arkadaşım vardı, buluştuk, bisikletle sınır köylerini gezmeye çıktık.
Çok güzel yerler gördüm, güzel ve ilginç, bisiklet denilen nesneye hayranlığım daha da arttı. Hayatımda ilk defa 60-70 km durmaksızın bisiklet kullanmanın çeşitli sızılarını geçersek çok güzel bir gündü.
18 gün içerisinde buradan ayrılırken en çok özleyeceğim şeyleri dizmeye başlayalım o zaman
-ArkadaÅŸlar,
-Bisikletim,
-Åžarap, Peynir, ve dondurma
-Evim
vb.
İçimde kalan ve artık en azından bu maceramda yapamayacağım belli işler,
-Ä°talya turu,
-Verona'da opera
-La Scala'da opera
-Araba ile Türkiye'ye gitmek
-Gemi ile Türkiye'ye gitmek
-Araba + Bisiklet avrupa turu.
Over and out...
[Düşünce/Yorum] [gezi] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Ve de...
26 Mart 2010 Cuma, 23:10
Rüyalar ve karşımdaki sararmış ekran arasında gidip geliyorum. İki satır yazı, biraz okuma, evreni geçtik buradaki varlığımın kayda değersizliği, ama daha bir an geçmeden tam da aksine burada oluşumun herşeyin sebebi olduğu gerçeği, ve minik ben merkezli evrenim, sadece içinde benden kalmamış, formüller, iletişimsizliğim, ah, nasıl çabalasam da her şekilde iletişimsizliğim. Niye bu kadar zor? Niye bu kadar kolayken bu kadar zor? Anlayamadığım ne?
Farkındayım ki şu andaki durumum buraya geldiğimden beri ağzımdan çıkan her kelimenin, yaptığım her seçimin sonucu. Bu farkındalıktan kaçamıyorum. Hem belki de şans ve rastlantı denilen şey yaşamda çok enderdir, karmaşıklığa çoğu zaman yanılıp rastlantı diyoruzdur. Hatta belki de ilk doğdumda yaptığım ilk seçimin sonucunu yaşıyorumdur şu anda. Eeeh. Kader denilen kavram beni hiç bir zaman sarmadı. Yaşamın deterministik olduğunu savunmak = 'ben değil miki yaptı' (uçurtmayı vurmasınlar)
Ya Peki sonuç ne? Bir sonuç var mı? Sadece daha çok seçim, ve bazı gözlemler. Buradan da kurtulduysak elbet bir şeyler öğrenmişimdir. Ne öğrendim peki? Madde 1 :.... Ya çok uykum var, bana öyle karışık şeyler sormayın.
Olgun insanın en önemli yeteneği aksetme yeteneğidir diye birşey okumuştum. Tam olarak ondan yok bende işte. Varsa bile gördüğüm şey pek hoşuma gitmiyor demek ki, anında kanal değiştiriyorum.
Ya, ne olacak peki? Bir şey olacaksa nasıl davranacağım? Ne yapmam gerekiyor? Sanki ne yapmam gerektiğini şimdiye kadar bana söyleyen oldu, kafama göre birşeyler yaptım işte, ama doğru ama yanlış. Minik platonik hipokrat ben gösteriyor ki ikinci ama daha büyük olmuş. En azından tam da bu yüzden bana birşey yaptırmak kolaydı(r).
Hamiş: İki üç haftaya Türkiye'deyim Ağustos'dan sonra da Belçika'dayım. Ocak ayından sonra ise, oooo, daha o kadarını planlamadım.
[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Trieste
29 Ocak 2010 Cuma, 20:42
Yavaş yavaş kapanış hazırlıklarına başladım. Ev sahibine telefon edip evden çıkacağımı bildirdim, CV göndermeye başladım sağa sola, vb. vb.
Şu iki yılda hayatın nasıldı diye sorarsanız, sormayın işte, sağım hala, bu bile küçük çaplı mucize. Bazı şeyleri unutmayayım diye boynumda küçük bir yaram bile var artık hem.
Neyse, bunca süredir birikmiş şeylerin bir kısmı halloldu en azından.
Haydi bakalım, sıradaki maceramız nereye çıkacak.
ve ben orada ne olarak bulunacağım.
[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Science
24 Aralık 2009 Perşembe, 23:45
Bir arkadaşımın Science'da gözüne çarpmış, internette daha geniş bir makalesini buldum.
İlginç bir yazı, inanıp inanmamak size kalmış, ama yine science'a göre bu yıl geçen yıllara göre gripten ölümler hatrı sayılır derecede düşmüş.
http://www.financialsense.com/editorials/engdahl/2009/1208.html
[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|
Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun
30 Ekim 2009 Cuma, 00:01
Sabah 4 ten beri ayaktayım, ama uyuyamıyorum hala, düşüncelerim karmaşık, kesik kesik, karanlık.
Demin Türkiye istatistik kurumuna girdim, kurcaladım biraz. Karşıma şöyle bir tablo çıktı.
YIL İhracatın ithalatı karşılama oranı
1996 %53.2
1997 %54.1
1998 %58.7
1999 %65.4
2000 %51.0
2001 %75.7
2002 %69.9
2003 %68.1
2004 %64.8
2005 %62.9
2006 %61.3
2007 %63.1
2008 %65.4
En son 1946 yılında %100 ün üzerinde olmuş bu oran (%180)
Dışarıya verdiğimiz malların toplam değeri dışardan aldığımız malların toplam değerine yetmiyor, hem de yıllardır.
Üstelik aradaki fark öyle vergi kaçakçılığıyla yastık altıyla falan izah edilecek gibi değil, her yıl için USD cinsinden 12 haneli rakamlar.
Benim merak ettiğim madem böyle, bu adamlar bu malları yıllardır bize nasıl ve niye veriyor?
Ä°yi bayramlar.
[Düşünce/Yorum] | Gönderen: obm | Yorumlar (0)
|