Kim Bilir Ne Bayramı
15 Ağustos 2011 Pazartesi, 21:38
Bugün bizim burada yine festival vardı. Dükkanlar kapalı, okullar tatil. Okullar yaz tatilinde zaten de; yaz okulları, üniversite filan kapalıydı. Bu sefer neyi/kimi kutladık bilmiyorum, bu aralar o kadar çok ki, takip bile edemiyoruz nerede ne var. Bilinen resmi (resmi bayram yok galiba, hepsi dini bayram) bayramların dışında bir de lokal bayramlar oluyor. Her mahallenin bir azizi bir de azizesi var. Her semtin, her şehrin ayrı ayrı koruyucuları. Mahalle kendininkini, semtinkini ve şehrinkini kutluyor, kutla kutla bitmiyor. Her gün bayram! Bu azizlerden biri çok mühim bir şahsiyetse, onun günü tatil oluyor. Yoksa haftasonu kutluyorlar. Geçen hafta çarşamba günü mesela sadece bizim mahalle tatildi.
Bugünkü festivalde insanların eski liman civarına pijamalarıyla geleceklerini öğrenmiştik. Gidelim de bakalım dedik. Gerçekten de ahalinin çoğu pijamalıydı -daha doğrusu gecelikli. Buranın beyleri pek meraklı etek giymeye, her fırsatta üstlerine bir entari geçiriveriyorlar. Yine erkeklerin hemen hepsi gecelikliydi. Dev tencerelerden etli - sebzeli sulu bir yemek yiyorlardı. Bir de boyunlarından iple bağlı bir bardak sallanıyordu. Herkes kendi bardağını getiriyor, içecek dağıtılıyor demek ki...
Görüldüğü gibi; neyi kutladılar, ne yediler ne içtiler hiçbir bilgi edinemeden yazıyorum buraya. Şu görünen merdivenin sonuna gelene kadar aşırı kalabalık ve uygunsuz kıyafetler (insanlar yatak giysisiyle çekilir mi, ayıp gibi sanki...) nedeniyle fotoğraf da çekemedik. Burada müzik yapıyorlar diye çekiverdim bir tane. O şapkalı boynuz gibi bir şey çalıyor, daha önce görmemiştim. Genellikle tek elleriyle kaval üfleyip, diğer elleriyle de boyunlarına astıkları davulu çalıyorlar -yerel müzikleri pek komplike değil anlaşılacağı üzere. Burada böyle tef, boynuz filan, kimbilir ne iş..
Hiçbir şey anlatmadığım bu girişin gelişmesiz ve sonuçsuz olmasına aldırmıyor, yolluyorum. Seneye sırrına vakıf olursam daha detaylı yazarım artık...
[Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
İdealizm Karın Doyurur mu?
26 Temmuz 2011 Salı, 23:58
İnsan gençken daha idealist oluyor. Sevdiği - sevmediği, istediği - istemediği şeylerin çok önemli olduğunu düşünüyor. Yaş ilerleyince halbuki, seçenekler çoğalıyor bir kere. Bağımsızlaşıyoruz; inandırıcılığımız ve ikna kabiliyetimiz artıyor. Başkalarını takmaz oluyoruz, üstümüze düşenler de azalıyor. Ama ne oluyor: istemediğimiz şeyleri yapıyoruz, beğenmediğimiz işlerde çalışıyoruz, beş para etmez diye düşündüğümüz insanları idare ediyoruz. O sevmediğimiz patlıcanı yemekle kalmıyoruz, kendi ellerimizle pişiriyoruz bir de...
Peki idealist genç ne yapıyor? Öldüm desen ağzına bir lokmacık koymuyor. Zehir zıkkım sanki!
"Yenecek o patlıcan!!" ...diye dövüşmüyorum ben de. Amaan, yemeyiversin ne olacak?
[Bır bır bır] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|
Karşıdan Karşıya
5 Mayıs 2011 Perşembe, 23:33
Şimdi, karşıdan karşıya geçerken, yürüme efektli yeşil adam son yedi saniyede koşmaya başlıyor ya...
Kırmızı adam hiç kıpırdamadan ööyle dikiliyor. O da sabırsızlansa halbuki, tek ayağını tap tap yere vursa mesela. Boulder Dash gibi filan.
Sıkılmasak biz de beklerken...
[Bır bır bır] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Tostadas de Carnaval
15 Mart 2011 Salı, 00:59
Geçen yazıda dediğim gibi, karnavalın resmi içeceği sıcak çikolata. Resmi yiyeceği ise 'tostadas de carnaval'. Karnaval zamanı herkes evinde mutlaka yaparmış bundan. Paskalya'ya kadar sık sık yenirmiş. Dünyaca meşhur Bask mutfağının (evet evet, meşhur gerçekten) en zayıf olduğu konu tatlı. Tatlı fukarası diyebilirim, ne görünüş ne de lezzet olarak cazip hiçbir şey yok bence. İçine dışına krema basılmış, albenisi olmayan tatlılarla dolu pastanelerin vitrinleri. Nerede bizim çeşit çeşit sütlüler, şerbetliler, pastalar... Tatlı sevmez geçinirim, hiç aramam, bir parça bitter çikolata beni günlerce idare eder; buna rağmen eksikliğini hissediyorum.
Karnaval tatlısını da söylediler, tarif ettiler ama ben yapmadım. Bizim ekmek balığının (çook) tatlı olanı işte. Tarifini yazayım, özellikle bizim bölgenin spesiyalitesiymiş, Bask tatlısı yapasınız gelirse diye.
Pastaneler bu tatlı için özel ekmek çıkarıyorlar. Francala genişliğinde, baget uzunluğunda, poğaça görünümünde tatlı bir ekmek:
Ama olmasa da olurmuş, evdeki normal bayat ekmek de aynı işi görürmüş.
1 litre süte 5 çorba kaşığı şeker ekleyip içine yarım çubuk tarçın atıyorsunuz. Kısık ateşte 10 dakika kadar ısıtınca tarçın aromalı sütünüz oluyor. Sonra tarçını çıkartıp (eğer evde "Yaşasın, ağaç kabuğu! Yiyebilir miyim?" diye sevinen biri yoksa) atıyorsunuz. Ekmekleri 2 parmak kalınlığında dilimleyip kokulu süte bandırıyorsunuz. Fazlasını akıtıp çırpılmış yumurtaya daldırıyorsunuz, oradan da hop kızgın yağa. Kızaranları çıkarıp kağıt havluların üstünde yağını aldıktan sonra toz şeker ve toz tarçın karışımına buluyorsunuz. Ça-çaam! Sonra sıcak sıcak yiyorsunuz -yanında sıcak çikolatayla tabii ki. Herhalde yanında içilecek sıcak çikolatayı da artan sütten yapıyorlardır, buncacık ekmek bir litre sütü emecek değil ya...
Ortaya şöyle bir şey çıkacak:
Ne kadar tabağa kararmış yapma çiçekler koyup absürd bir arkaplana yerleştirseniz de, görüntü bu. Hile yapıp toz şeker ve tarçına bulamadan önce çekmişler bunu üstelik.
On egin! Afiyet olsun!
[Yersen] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|
Karnaval Zamanı
13 Mart 2011 Pazar, 02:44
Bask ellerinde geçen haftadan beri mübarek karnavalı idrak ediyoruz. Karnaval, insanların garip kılıklara girip sokaklarda karnaval tatlısı yiyip sıcak çikolata içtiği bir eğlence. Cuma günü Ece'nin okulunda gösteri vardı. Geçen sene Arap kılığına girmişlerdi sınıfça. Bu sene oyuncak bebek oldular, diktiğim kıyafet de arap döpiyesinden daha kolaydı neyse ki...
Bu da bizim oyuncak bebek.
Geçen sene acemiliğimize gelmişti, neyi kutladıklarını anlayamamıştık. Bu sene aslına erdik. Bizim Ramazan Bayramı'nın tersiymiş meğer! Efendim, Katolikler Paskalya'dan önceki 40 gün (İsp: Cuaresma, İng: Lent) bir çeşit oruç tutar, et yemezlermiş. İşte bu oruca başlamadan önce de, üç ila beş gün süren karnavalda eğlenirlermiş. Sonra 'Ash Wednesday' gecesi kiliseye gidiliyor, dua edip alınlarına küllerden bir haç çizdiriyorlar ve oruca başlıyorlar. Allah kabul etsin diyelim. Anlıyorum, dini bayramlarına pagan gelenekler ve ticari kaygılar karışmış; Paskalyası, Noel'i hep öyle. Fakaat, karnavalın tekrarı ne demek yahu? Karnavaldan tam bir hafta sonra yeniden herkes giyindi kuşandı, sokaklara döküldü. Metro bu haftasonu da sabaha kadar çalışacak, müzik sesleri ve çığlıklar eve kadar geliyor (gecenin iki buçuğu). Festivale, tatile, bayrama bu kadar meraklılar; eğlenmeye doymuyorlar, doyamıyorlar.
Neyse, okuldaki gösteriye döneyim.
3,4 ve 5 yaş sınıfları öğretmenleriyle birlikte geliyor.
Yerlerini aldılar, sıralarını bekliyorlar. Bunun ne kadar ciddi bir durum olduğunun farkında hepsi. Oysa biz aklı havada veliler ellerimizde fotoğraf makinaları ve kameralarla birbirimizin önüne geçip üstüne çıkmaktan başka bir şey düşünemiyoruz sırıtan suratlarımızla. (O kalenin yanındakiler hariç...)
Öğretmenler de kaptırmışlar kendilerini. En soldaki inek kostümlü Eceler'in Baskça öğretmeni. Yanındaki tefli okul müdiresi. Büyük sınıflar Mozart dönemindeki gibi giyinmişlerdi, perukalı olan onların hocalarından biri. En sağdaki de spor öğretmenleri, köylü möylü bir şeyler dedi ama baca temizleyicisi olmuştu galiba.
Bütün sınıflar sırayla yerlerini alıyor. Önde robotik vız vız arılar...
Arkada paşalar, şövalyeler ve zevceleri...
Başladı, başladı!
Diğer sınıflar gösterilerini yaparken küçükler de kendi danslarını icra ediyorlar.
İşte bir karnaval daha böyle geçti.
[Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|