Gençlik Başımda Duman
28 Ağustos 2010 Cumartesi, 00:48
Markette iki kız kikirdeyerek yanıma geldi. Bir şey sordular, ben anlayamayınca çabalayıp İngilizce'ye çevirdiler. "Biz parasını versek bizim için bunları alır mısın?" diye iki şişe gösterdiler. Ben de "Olmaz." dedim. Yüzleri düştü biraz, başka birine sormaya gittiler.
Şimdi ben gıcık mıyım? Çocuklara içki alıp verse miydim? Bira filan olsa neyse... Gelsinler 18 yaşlarına, üniversite çağlarına, ne istiyorlarsa alsınlar, içsinler. Gazetede görmüştüm, İspanya'da 25 yaş altı ve üstünün alkol tüketimi eşitmiş. Tamam, 'istatistik' pek inanılası bir şey değil ama görünen o ki zaten bir kaç yıla kadar coşacaklar. O zamana kadar da ben koruyacak değilim İspanyol gençliğini tabii ki ama, olsun.
Almıyorum kardeşim, gıcıksam da gıcığım Allah Allah...
[Bır bır bır] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (1)
|
Yıkıyorum, Çıkıyorum, Hala Yanıyorum
13 Ağustos 2010 Cuma, 01:00
Biraz önce dünyanın en kötü fikirlerinden biriyle karşılaştım. Üstelik fikir olarak kalmamış; sivri zekalının biri üretmiş, biz de para verip almışız: Mentollü şampuan!
Gözümüzü yaksın diye uğraşmışlar ve başarmışlar. Duş perdesinin içindeki yoğun buharla birleşince tepeden tırnağa sızım sızım sızlatıyor. Yüzüne gözüne Vicks sürülmüş gibi...
Ne gerek var böyle şeylere anlamıyorum, elmanın suyu mu çıktı?
[Bır bır bır] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
İsveç'in Üç Harikası
28 Temmuz 2010 Çarşamba, 01:21
Büyük harflerle yazmak istiyorum ama zaten öyle yazılıyorlar:
ABBA
H&M
IKEA
Hepsini ayrı ayrı çok seviyorum ama o IKEA yok mu... Bilmiyorum ne yapardık olmasaydı. Sadece hayat kurtarmıyor, çok da güzel tasarımları. Baktıkça hoşuna gidiyor insanın. Delft'te (Delft'in ölçeği dolayısıyla tabii) çok içli dışlıydık, pikniğe giderken uğrayıp meyve suyu (lingonberry yani buraların vişnesi) ve bisküvi alıyorduk, o derece. Burada meyve suyu almak için biraz sapa kalıyor ama en ufak bahanede o yolları arşınlıyoruz. Mobilyasız evden daha geçerli bir bahane olabilir mi? Çocuğu da oyun parkına iteledik mi değmeyin keyfimize...
Soğukmuş, karanlıkmış, geçelim bunları... Gidelim de görelim şu İsveç'i diyorum bir fırsat bulup.
[Bır bır bır] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Hoh hoh hoo!
8 Temmuz 2010 Perşembe, 00:33
Facebook'ta birkaç İspanyol arkadaşım var, ayıptır söylemesi. Status, resim altı yorumları, ne yazarlarsa okuyorum. Okuyorum da anlıyor muyum? E, anlamıyorum ama olsun, bir gün anlayacağım elbet. Şimdilik melaba naber ne güzel foto sularında seyrediyorum. Bir de habire jajajajaaa yazıp duruyorlar; ben de Hollanda geçmişim ve fazlasıyla Dutch biliyor oluşum nedeniyle birbirlerini tabi tabii tabee diye onaylıyorlar diye hayal ediyordum. Biraz önce jeton düştü! 'ja' burada 'ya' değil 'ha' okunuyor baştaki harfin 'hota' olması sebebiyle ve de aslında bunlar birbirlerine gülücükler saçıp duruyorlar. Yaa, tabi tabi, hahahaaa...
(13 Haziran 2010'da yazmışım.)
[Bır bır bır] | Gönderen: nergis | Yorumlar (1)
|
Kutu Kutu Pense
10 Mart 2010 Çarşamba, 01:05
Benim haberim olalı neredeyse 20 sene oluyor. Baktım şimdi, 1982'de piyasaya çıkmış CD'ler. Kendisi iyi, güzel, üstelik dekoratif ama kutuları bir felaket... Neden kaset kapağı mantığında ısrar ediliyor hala anlayabilmiş değilim. O kapağı gövdeye bağlayan ince parça küstüm çiçeği gibi -sanki el değdiğinde kırılsın diye yapılmış. Hele ortadaki kıymık kıymık göbek... CD'yi her alıp koyuşta çıtırdayıp dökülüyor. Zarfta satılsa bundan iyi. Ya da karton olsa artık bütün kapaklar... Sanki and içmişler CD başka kutuda satılmaz diye. Bari bir geliştirin; yaylı yapın, vidalı yapın, bir şey yapın 30 sene olmuş artık!
Yok, dışına sardıkları jelatine bir kolay açma yeri yapmayı bile akıl edemediler ki kutuya sıra gelsin...
[Bır bır bır] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|