Hayvanat Bahçesi
12 Ağustos 2008 Salı, 01:57
Dün Rotterdam'daki hayvanat bahçesine gittik. Kangurunun yavrusuna kanımız kaynadı, aldık eve getirdik. Biraz zıpzıp çıktı ama olacak o kadar...
[Ece Böcee] [Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Kutup Ayıları Uyanmış!
15 Ağustos 2008 Cuma, 00:40
Bir süredir otobüs duraklarında Rotterdam'daki Blijdorp Hayvanat Bahçesi'nin reklamlarını görüyorduk. Kutup ayıları Blijdorp'a geri dönmüş. Şu devekuşu gidip de didiklemeden gördük kendilerini.
"The polar bears are back in Blijdorp." diyor Google Translate ama gerçekten uyandılar mı yoksa yeni mi geldiler emin değilim. Kışın gittiğimizde buzul görünümlü film gösterim kısmı filan yoktu ortada, ya da ben hatırlamıyorum. İki tane sarı postlu ayı gördük. Bir tanesi uyuyordu bahçede, öbürü de öyle sağa sola kartopları atacak kadar neşeli görünmüyordu maalesef. Çok üzücü bir şey hayvanat bahçesi fikri ama çocuklar için güzel işte. Sadece çocuklar için de değil; yakından görmek öyle televizyondan görmeye benzemiyor; insan heyecanlanıyor, şaşırıyor. İnşallah hayvanlar da fazla üzülmüyorlardır orada oldukları için. Belki bir takım avantajları bile vardır. Mesela çocuklarını vahşi hayvan kapması gibi bir tehlike yok, düzenli yemek, sağlık sigortası, emeklilik güvencesi... Bankada çalışmak gibi bir şey olsa gerek...
[Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (1)
|
The Gun Seller
18 Ağustos 2008 Pazartesi, 22:55
Bu kitabı Amsterdam'da İngilizce kitaplar satan bir kitapçıda gezerken, Yasemin tavsiye etmişti. Dün bitirdim. Bu kadar uzun sürmesi tamamen benim yüzümden, kitabın hiçbir kabahati yok. Gayet akıcı, sürükleyici; beni hiç de açmayacak konusuna rağmen çok severek okudum. Kapaktaki yorum ("A work of comic genius" - Time Out), Time Out'un İngiliz olması dolayısıyla şaşırtıcı değil, onların neye komedi dediklerini biz ailecek anlayamıyoruz. Komedi filan değil yani; gayet ciddi bir konuya sahip, basbayağı aksiyon ama çok yerinde gerçekten güldürdü beni. Kahramanı da uzunca bir süre House'un ta kendisi canlandırdı imge sinemamızda -konuşurken başını öne öne eğerek filan- ama sonradan değişti, biraz daha gençleşti, Thomas Lang oldu... House'u seviyordum zaten, Hugh Laurie'yi de sevdim. Takdir ettim kendisini. (Ah, ne kadar sevinecek bunu okuyunca!)
Onu son bölümde "Miserable olmak istemiyorum, ühü ühüü..." diye ağlatanlar utansın!
Bunlar da bendeki kitabın kapağını ararken bulduğum diğer kapaklar. Mavi Ay versiyonunu görmüş ve onaylamış olabilir mi acaba?
[Okur Yazar] | Gönderen: nergis | Yorumlar (10)
|