Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Sinema Macerası
16 Temmuz 2009 Perşembe, 23:37

Bizim Sinema

Bugün Ece ilk defa sinemaya gitti. 'Het Geheim van Mega Mindy' filmin adı; 'Mega Mindy'nin Sırrı' demekmiş. Ben de uzun zamandan beri ilk kez gittim aslında. (Şimdi hesapladım, dört yıl olmuş.) Mega Mindy burada televizyonda gösterilen bir çocuk dizisi. Şimdi, -Superman misali- Mieke diye pısırık bir polis kızcağız var. İş arkadaşı tipsiz Toby'ye aşık. Bu Mieke'nin mucit büyükbabası bir alet icat etmiş; Mieke içine girdiğinde maskeli, pespembe naylon giysili, bol makyajlı ve süper güçlere sahip Mega Mindy'ye dönüşüyor. Şapşal hırsızları yakalıyor, tam Toby ile öpüşeceklerken (Toby de Mega Mindy'ye aşık tabii ki ve ikisinin aynı kız olduğunu anlayamayacak kadar 'saf'.) enerjisi bitiyor, mecburen kendini büyükannesinin şekerci dükkanına geri ışınlıyor. Birkaç da klibi var, Toby Toby mesela son derece romantik, Mega Mindy Tijd nasıl değiştiğini filan gösteriyor. Müzikler, çocuğun sabahtan beş dakika seyretmesinin ardından, ebeveynin beyninin arka planında gece yatana kadar tekrar edecek şekilde tasarlanmış. Böyle anlatınca hiç sevmiyormuşum gibi göründü ama aslında iyi kız, filmde de komik yerler vardı.

Sinemamızı da görmeniz lazım... Bunca zaman önünden geçip gittikten, ara sıra afişlere bakıp iç çektikten sonra, nihayet içini de görebildiğim için mutluyum. Zaten adı 'Must See'. İçeride gelecek program 'Must Wait', filmler hakkındaki bilgiler de 'Must Read' başlıkları altında asılı. E, bu da beklenen bir şey o zaman:

Must WaitMust ReadMust Go To Toilet


Benden 9,20, el kadar çocuktan 8 Euro alan sinema işletmecilerinin, vicdan azaplarını biraz azaltmak için içeride dağıttıkları maskeyi takıp havaya giren; dışarı çıktığımızda bir yumruğu ileride sağa sola lazer şeysi fırlatarak son sürat kaçan; Ece diye seslenince değil ancak Mega Mindy diye seslenince cevap verdiği için, ben de sokağın ortasında "Mega Mindyyyy, geri döönnn!" diye bağıramadığım için (Yalan, bağırdım.) bir türlü bulamadığım, düşmüş mü diye kanala bakarken insanların "Maskeli küçük kızı arıyorsanız şu tarafa koşuyordu." diye gösterdikleri; en sonunda "Annesi nerede?" diye endişeli gözlerle bakınan iki teyze tarafından kuşatılmak suretiyle yakalanan küçük şey de bu:

Mega Mindy

[Ece Böcee] [Delft'te] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (5)

Yaz Şarkıları
8 Temmuz 2009 Çarşamba, 23:09

Havalar nasıl orada diye merak edip duruyorsunuz ya, ben de buraya bir 'Hava Durumu' kategorisi açacak kadar çok giriş yaptım ama kendimi alamıyorum. Dutch weather, şaşır şaşır bitmiyor.

Geldiğimizden beri hava güzel, çocukları su parkına götürecek kadar sıcaktı. Hafta başında bozdu yine, ama ne bozmak. İki gündür Merja Soria dinliyorum, o derece. Aslında Edith Piaf arıyordum (burada kışlıkları kaldırmıyoruz ;)) ama bu gözüme çarpınca "Hah!" dedim. Şimdi bakınca ne kadar uygun olduğunu daha iyi görüyorum, bir kere albümün adı 'Arctic Silence'. Albüm, 'Alalaarian Alalammi' şarkısının (Ya, tamam ama bu çok kibar duruyor; Baskça t, x ve k yoğunluğuyla korkunç görünüyor.) 30 saniyelik bir parçasını dinleyip çok sevince, fedakar eşimle cefakar öğrencisinin üstün çabaları sonucunda elimize geçti. Merak ederseniz şuradan birer kuple dinleyebilirsiniz. Fotoğrafını beğenmezseniz de alstublieft*...

Asıl konumuza dönersek, havanın vahametine bir de şöyle örnek vereyim: Bugün yüzümüze çarpa çarpa bizi eve geri göndermeye çalışan rüzgara karşı kahramanca yürüyerek kütüphaneye giderken Ece "Ne zaman kar yağacak?" diye sordu. Bu çocukcağız mevsimleri nasıl öğrenecek bilmiyorum.

* Hollandaca'da en çok kullanılan, bütün zorluğuna rağmen ilk öğrendiğimiz sözcük. Buyurun, lütfen, al bakalım, ahanda işte, ... demek.

[Ece Böcee] [Lay lay lay] [Delft'te] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Yavru
12 Haziran 2009 Cuma, 01:26

Öpücük


Daha yeni harıl harıl yuva yapmaya uğraşıyorlardı, yavruları çıkmış bile! Kendisi, kanallarda gezinen su kuşlarımızdan beyaz gaga. Daha önce de yazmıştım, bu adı ona biz taktık çünkü gagası beyaz. Pek yaratıcı bir fikir değil belki ama pratik olduğu kesin. Bu resimdeki açıkgöz de artık kraliçeleri mi yoksa sadece uyanık mı bilemeyeceğim ama şahane bir yer kapmış yuva yapmak için. Fıskiyenin dibine döşemiş çalı çırpıyı, temel de sağlam. Geçen gün Ece'yle gezerken, ördekleri besleyen bir kız çocuğunu terörize etmek suretiyle ekmeklerinin bir kısmını ele geçirip kanal boyuna iliştik.


Kanal Kalabalığı


Biraz kanalın ahalisini besledik, biraz fotoğraf çektik, o arada bebekleri de gördük. Sağ alt köşedeki benim dizim, kırpmadım çünkü fotoğrafı kimin çektiğinin ipucunu veriyor. Evet, üç yaşındaki çocuk çekti. Fotoğraf çekmenin çocuk oyuncağı olduğunu ispatladıktan, elimizdeki ekmekleri bitirip daha isteyen ördekleri de kışkışladıktan sonra, Allah'tan makina da çocuk da suya düşmeden maceramızın sonuna geldik. Ben biraz yıprandım tabii ama kazancımızın yanında önemsiz bir kayıp diyerek her zamanki gibi avunuyorum. Fotoğrafa biraz zoom yapıp kırmızı bebekleri de yakından gösterdikten sonra bugünkü yazımı bitiriyorum. Esen kalın...

Yakından

[Ece Böcee] [Delft'te] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Karpuz Kabuğu
6 Haziran 2009 Cumartesi, 02:49

Bizim göle karpuz kabuğu düştü! Yapay oluşuna hep şaşırdığımız bir gölü var Delft'in; sörf, yelken yapılabiliyor, balık tutuluyor, etrafında kumsal, kamp alanı, piknik alanı, çocuklar için su parkı, cafe, restoran, bir gezi çiftliği, ne ararsanız var. Hava da haftasonu çok güzeldi. Pazar günü hadi dedik, gidelim kumsala, Ece kumda oynasın, biz de sırayla kitap okuyalım. Öğleden sonra biraz bulutlu ve rüzgarlıydı ama eve yakın zaten, hava bozarsa hemen döneriz diye düşündük. Atladık bisikletlere gittik. Bir de baktık çoluk çocuk suda! Suya girecek kadar sıcak da değildi, onun için hep çoluk çocuktu girenler. Rüzgar vardı bir kere, 22 derece parçalı bulutlu gösteriyordu hava durumu. Ben hırkamla oturdum mesela ama bizim küçük hanım daha hasırı yere sermeden kendini attı suya, yakalayıp çıkardık, değiştik üstünü başını, titremesi geçtikten sonra biraz kumda oynadı, eve döndük. Ama Pazartesi günü buraya artık tamamen uyum sağladığımızı anladık. Pinkster'ın ikinci günü münasebetiyle tatildi, 24 derecelik rekor sıcaklığı da görünce, bu sefer mayoları giyip gittik göle. Zaten iğne atsan yere düşmezdi plajda, yediden yetmişe herkes sudaydı, biz de tadını çıkardık, hatta güneş kreminden nasibini almamış bir kaç yerimiz kızarmış bile! Ee, yaz sıcağı bu; dile kolay, 24 derece. Çarşamba günü sıcaklık 12 dereceye düştü, o tatlı günlerimiz bir anı oldu. İleride "Delft'te yazları amma üşürdük." diye şikayet edecek olursak her zaman öyle olmadığına dair panoramik bir delil iliştiriyorum; Ece sarı havuzda yüzmedi, babası da mavi mayosuyla başında beklemedi diye iddia edersek inanmayın!


Bizim göl

[Delft'te] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Kararsız
4 Haziran 2009 Perşembe, 01:21

Dün sandaletle çıktık dışarı, bugün paltoyla. Hayır, ikisinde de abartmadık.

Buralarda hava nasıl merak eden olursa diye yazdım...

[Delft'te] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Takvim

2009

Ara

P

S

Ç

P

C

C

P

27

28

29

30

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat

<-Önceki || Sonraki->