Neydim, Ne Oldum...
11 Mart 2011 Cuma, 01:17
Anne çöp kutusu değildir: Sümüklü mendil, yapış yapış şeker kağıdı, çeneden akan dondurmanın silindiği peçete annenin eline tutuşturulup kaçılmaz.
Anne müneccim değildir: Doralı çorabınızın tekinin, bebeğinizin pembe çiçekli eteğinin nerede olduğunu bilemez. Nerede çıkardıysanız oradadır.
Anne define avcısı değildir: Boyunuzun yettiği her deliğe çiğnenmiş peçeteler, top haline getirilmiş yapışkanlar, erimiş sabun parçaları sokuşturmayın.
Anne non-stop animatör değildir. Öyle olsa karnınız doymaz, pislik içinde otururdunuz.
Karnınızı doyuruyor olması dünyanın en iyi aşçısı olduğunu göstermez tabii ki ama "Mmmhh... Okulda ıspanak yedim bugün, çok nefisti; sen pişirme hiç güzel olmuyor, seyymiyorum." denmez. Anne yemeği denen bir şey var, daha da önemlisi ayıp denen bir şey var!
[Bır bır bır] [Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (7)
|
Karnaval Zamanı
13 Mart 2011 Pazar, 02:44
Bask ellerinde geçen haftadan beri mübarek karnavalı idrak ediyoruz. Karnaval, insanların garip kılıklara girip sokaklarda karnaval tatlısı yiyip sıcak çikolata içtiği bir eğlence. Cuma günü Ece'nin okulunda gösteri vardı. Geçen sene Arap kılığına girmişlerdi sınıfça. Bu sene oyuncak bebek oldular, diktiğim kıyafet de arap döpiyesinden daha kolaydı neyse ki...
Bu da bizim oyuncak bebek.
Geçen sene acemiliğimize gelmişti, neyi kutladıklarını anlayamamıştık. Bu sene aslına erdik. Bizim Ramazan Bayramı'nın tersiymiş meğer! Efendim, Katolikler Paskalya'dan önceki 40 gün (İsp: Cuaresma, İng: Lent) bir çeşit oruç tutar, et yemezlermiş. İşte bu oruca başlamadan önce de, üç ila beş gün süren karnavalda eğlenirlermiş. Sonra 'Ash Wednesday' gecesi kiliseye gidiliyor, dua edip alınlarına küllerden bir haç çizdiriyorlar ve oruca başlıyorlar. Allah kabul etsin diyelim. Anlıyorum, dini bayramlarına pagan gelenekler ve ticari kaygılar karışmış; Paskalyası, Noel'i hep öyle. Fakaat, karnavalın tekrarı ne demek yahu? Karnavaldan tam bir hafta sonra yeniden herkes giyindi kuşandı, sokaklara döküldü. Metro bu haftasonu da sabaha kadar çalışacak, müzik sesleri ve çığlıklar eve kadar geliyor (gecenin iki buçuğu). Festivale, tatile, bayrama bu kadar meraklılar; eğlenmeye doymuyorlar, doyamıyorlar.
Neyse, okuldaki gösteriye döneyim.
3,4 ve 5 yaş sınıfları öğretmenleriyle birlikte geliyor.
Yerlerini aldılar, sıralarını bekliyorlar. Bunun ne kadar ciddi bir durum olduğunun farkında hepsi. Oysa biz aklı havada veliler ellerimizde fotoğraf makinaları ve kameralarla birbirimizin önüne geçip üstüne çıkmaktan başka bir şey düşünemiyoruz sırıtan suratlarımızla. (O kalenin yanındakiler hariç...)
Öğretmenler de kaptırmışlar kendilerini. En soldaki inek kostümlü Eceler'in Baskça öğretmeni. Yanındaki tefli okul müdiresi. Büyük sınıflar Mozart dönemindeki gibi giyinmişlerdi, perukalı olan onların hocalarından biri. En sağdaki de spor öğretmenleri, köylü möylü bir şeyler dedi ama baca temizleyicisi olmuştu galiba.
Bütün sınıflar sırayla yerlerini alıyor. Önde robotik vız vız arılar...
Arkada paşalar, şövalyeler ve zevceleri...
Başladı, başladı!
Diğer sınıflar gösterilerini yaparken küçükler de kendi danslarını icra ediyorlar.
İşte bir karnaval daha böyle geçti.
[Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Tostadas de Carnaval
15 Mart 2011 Salı, 00:59
Geçen yazıda dediğim gibi, karnavalın resmi içeceği sıcak çikolata. Resmi yiyeceği ise 'tostadas de carnaval'. Karnaval zamanı herkes evinde mutlaka yaparmış bundan. Paskalya'ya kadar sık sık yenirmiş. Dünyaca meşhur Bask mutfağının (evet evet, meşhur gerçekten) en zayıf olduğu konu tatlı. Tatlı fukarası diyebilirim, ne görünüş ne de lezzet olarak cazip hiçbir şey yok bence. İçine dışına krema basılmış, albenisi olmayan tatlılarla dolu pastanelerin vitrinleri. Nerede bizim çeşit çeşit sütlüler, şerbetliler, pastalar... Tatlı sevmez geçinirim, hiç aramam, bir parça bitter çikolata beni günlerce idare eder; buna rağmen eksikliğini hissediyorum.
Karnaval tatlısını da söylediler, tarif ettiler ama ben yapmadım. Bizim ekmek balığının (çook) tatlı olanı işte. Tarifini yazayım, özellikle bizim bölgenin spesiyalitesiymiş, Bask tatlısı yapasınız gelirse diye.
Pastaneler bu tatlı için özel ekmek çıkarıyorlar. Francala genişliğinde, baget uzunluğunda, poğaça görünümünde tatlı bir ekmek:
Ama olmasa da olurmuş, evdeki normal bayat ekmek de aynı işi görürmüş.
1 litre süte 5 çorba kaşığı şeker ekleyip içine yarım çubuk tarçın atıyorsunuz. Kısık ateşte 10 dakika kadar ısıtınca tarçın aromalı sütünüz oluyor. Sonra tarçını çıkartıp (eğer evde "Yaşasın, ağaç kabuğu! Yiyebilir miyim?" diye sevinen biri yoksa) atıyorsunuz. Ekmekleri 2 parmak kalınlığında dilimleyip kokulu süte bandırıyorsunuz. Fazlasını akıtıp çırpılmış yumurtaya daldırıyorsunuz, oradan da hop kızgın yağa. Kızaranları çıkarıp kağıt havluların üstünde yağını aldıktan sonra toz şeker ve toz tarçın karışımına buluyorsunuz. Ça-çaam! Sonra sıcak sıcak yiyorsunuz -yanında sıcak çikolatayla tabii ki. Herhalde yanında içilecek sıcak çikolatayı da artan sütten yapıyorlardır, buncacık ekmek bir litre sütü emecek değil ya...
Ortaya şöyle bir şey çıkacak:
Ne kadar tabağa kararmış yapma çiçekler koyup absürd bir arkaplana yerleştirseniz de, görüntü bu. Hile yapıp toz şeker ve tarçına bulamadan önce çekmişler bunu üstelik.
On egin! Afiyet olsun!
[Yersen] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|