Trailer
6 Haziran 2010 Pazar, 19:00
İki el, parmaklar bitiştirilmiş yukarı aşağı sallanıp cümle sonunda iki yana açılıyor:
"Yani beni hiç anlamıyorlar. Yani hiiç anlamıyorlar. Sanki kulakları sağır."
10 sene sonra oynayacak bir filmin trailer'larını (Bunun Türkçesi ne acaba?) izliyoruz ara sıra.
Vay başımıza gelecekler...
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Beddua
10 Mayıs 2010 Pazartesi, 03:52
Hanımefendi köpürmüş yine:
"Elin yansın, çaya sok, tırnaklarını ye!"
Bir insanın başına bunlardan daha korkunç ne gelebilir ki zaten, değil mi?
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (0)
|
Koş Diego Koş!
3 Nisan 2010 Cumartesi, 00:16
Diego dedi diye kafasını devekuşu gibi yere gömmeye çalışıyor, ellerini büküp parmaklarının ucunda yürüyor, yavru kartal saklansın diye çalı olup kollarını sallıyor, daha neler neler... Hiç ikiletmiyor. Ama ben "Haydi ayakkabılarını giy, gidiyoruz." deyince mesela, hiç oralı olmuyor.
Bir koca kafalı Diego kadar olup sözümüzü dinletemiyoruz ya şu çocuğa...
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (1)
|
Arap Kızı Camdan Bakıyor
14 Şubat 2010 Pazar, 01:34
Bu haftasonu karnaval varmış burada. Cuma günü de Ece`nin okulunda kutlandı. Kutlanır mı karnaval bilemedim... İdrak edildi mi desem? Neyse, ben de anaokuluna giderken Türkmen Kızı diye ront yapmıştım. Türkmen kızı kıyafetim vardı; inek sağıyor, hamur yoğuruyor, sonra da yayık yayıyordum. "Sen allar giy ben kırmızı, çıkalım dağlar başına, sen gül topla ben nergisi..." Hatırlıyorum hala...
Karnavalın neyle ilgili olduğunu, neyi kutladıklarını öğrenemedim bir türlü. Aman, seyretmeye filan da gitmedik. Sonradan televizyonda 'posta kutusu' kılığına girmiş insanları görünce de gitmediğimize memnun bile olduk.
Büyük Çin medeniyetinin arkasından minikler bahçeye çıkmaya başlıyor.
Vikingler neşe içinde...
Okuldaki gösterinin yapılıp yapılmayacağı son dakikaya kadar belli olmadı. Hava soğuk diye ertelenebilir dediler ama sonra acele tarafından yapıverdiler bahçede. Pek de güzeldi.
Öndeki pembeliler Ece'nin sınıfı. Arkadakiler iki yaş sınıfı. Dağılmasınlar diye ipe dizmişler. Erkeklerin de kıyafeti aynı -yalnız başlarına poşu sarılı. Ama anlaşılan iki yaşın öğretmeni pembe giymeyi reddetmiş.
İnsan ister istemez heyecanlanıyor çocukları öyle görünce. 23 Nisan sendromu diyorum kendiminkine; Halit Kıvanç'ın gala programının en sonunda bütün çocuklar sahneye çıkınca çok duygulanır, gözyaşlarımı tutamazdım hiç. Bu törende gözyaşı yoktu ama; başından sonuna kadar kelle gibi sırıtıp durduk, ağzımız hiç kapanmadı.
|
Ece'nin sınıfı. Yanındaki büyük Arap sınıf öğretmenleri. Romalı kılığındaki de durmadan çocuklara şeker dağıtan beden eğitimi öğretmenleri. |
İstedikleri Arap kıyafetini dikmek üç gecemi aldı. İki parça bir şey -cepkenle şalvar- ama tahminimden daha çok uğraştım. Ece'nin oyuncak dikiş makinasını kullanmayı denedim ama kumaş çok kaygandı, beceremedim. Yıllardır ödev için sabahlamıyordum, çok zor geldi. Yaşlanmışım... Neyse ki yetiştirdim. Bir ara paniğe kapıldım pantolonun patronuna bakıp bakıp bir türlü nasıl yapacağımı anlayamayınca. Meğer benim paça sandığım kısım ağıymış. O kadar biliyorum işte dikiş dikmeyi! Neyse, okulda bitmişlere bakınca anladım. Katina'nın elinde makası, biçtim, diktim, fena olmadı. Okulda üstüne renkli kağıtlardan desen yapıştırmış öğretmeni ama bahçeye çıkana kadar dökülmüştü çoğu. Bir de, diğer kızların kıyafetlerinde altınlar dizili sıra sıra. Annelerden biri almış herkese, biz geç geldiğimiz için Ece'ninkinde yok onlardan. Olsun, kendisi de pek mutluydu, biz de sevindik onu öyle mutlu görünce.
Bask ilindeki ilk karnavalımızı da böylece geçirmiş olduk.
[Ece Böcee] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Mini Mini Mektepli
4 Şubat 2010 Perşembe, 00:19
Ece bugün okula başladı! Burada mecburi eğitim 6 yaşında başlıyormuş ama okullar 3 yaşından itibaren çocukları alıyorlar. Kreşler sadece 0-3 yaş arasına bakıyor, sonrasına "No" diyor, o kadarını anlıyoruz neyse ki...
Ece de evimize çok yakın bir okulun 3 yaş sınıfına başladı. Okulun adı Larrañazubi. Kurbağalı köprü gibi bir şeymiş. Delft'teki okulu da 'Mierrennest' idi -karınca yuvası demekti o da. Sabah 9.00'da başlıyor. Bahçede bekleşiliyor, öğretmen gelip birinin elinden tutuyor, sonra hepsi birbirine kolundan paltosundan yapışıp tren olup gidiyorlar. Yavru ördekler gibi aynı. Öğleden sonra ikide bitiyor. Aslında ikide öğle yemeği oluyor. Burada saatler çok fena şaşmış durumda -bize göre tabii. Bir de Hollandalılar'a göre. Saat ikide öğle yemeği deyince "Ama acıkırlar o saate kadar..." dedim, "12.00'de kahvaltı var." dediler. Beslenme çantası hazırlıyoruz, meyva filan yiyorlar sınıfta. İkide siesta başlıyor, yani herkes öğle yemeğini o saatte yiyor. Buna da alışırız herhalde...
Önlük istediler, gidip aldık pembesinden. Tek tip değil, herkes nasıl isterse alıyor bir tane. Özel okullarda üniforma giyiliyormuş sadece. Onları da görüyoruz sabah okula giderken, erkekler şort giyiyorlar. Bu soğukta! Bizim sadece gözlerimiz açıktayken yazık çıplak bacaklarla okula gidiyorlar. Bütün ülkenin aynı da bunlar güneye göre mi belirlemişler kıyafetleri nedir...
Okula başlar başlamaz ödev verdiler. Ece'ye değil ama, bana! Karnaval yaklaşıyormuş, bizim okulun teması da 'Büyük Medeniyetler'miş. Ece'nin sınıfı Arap olacakmış. Arapların hangi medeniyetiyse artık... "Kıyafet hazırlanacak, dikebilir misiniz?" diye sordular. Kendi kendime dedim ki: "Arap kıyafetinden ne olacak, beyaz bir örtü sallarız başından aşağıya, tamam işte." Dikerim, dedim. Aman pek sevindiler, elime kumaşla patronu tutuşturdular. İki parça, cepkenle şalvar gibi bir şey. Bakalım nasıl yapacağım...
Okulun faydaları, hemen bir şeyler öğrenmeye başlıyorsunuz. Mesela biz hemen İspanyolca'da 'c' sesinin olmadığını öğrendik. Ece'yi on kere tekrar ettirdikten ve tahtaya yazdırdıktan sonra 'ethe' diyebildiler ancak. (İngilizce'deki gibi 'th'.) Baskça filan da karıştı araya, en sonunda 'etje'yi uygun buldular. Ece de bu arada "Anne ben ese deyince anlıyorum." diyordu kenardan. Uğraşsınlar biraz canım, aaa. Adımızı değiştirecek değiliz herhalde. Zaten ece demeyi biraz denedikten sonra benim adımı sorup gözlerini deviriyorlar!
İşte bu da mini mini mektepli:
Mahzun durduğuna bakmayın, heyecandan gece uyuyamadı, o yüzden öyle. Benim üstün saç yapma yeteneğim de gözden kaçmasın lütfen; görüldüğü gibi iki kuyruğu eşit bağlamayı bile beceremiyorum maalesef...
[Ece Böcee] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis | Yorumlar (6)
|