Süslü
10 Mayıs 2008 Cumartesi, 12:54
Benim akıllı kızım doğumgününde gelen bu oyuncağı makyaj seti sanıyor. Kırmızı silindir parçaları dudaklarına, diğerlerini gözlerine, yanaklarına sürüyor.
Emre, bak doğru söyle, bu çocuğun annesi kim?
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|
Okula Başladık Heya!
14 Mayıs 2008 Çarşamba, 16:53
Ece bugün okula başladı. Haftada üç gün üçer saat gidecek. Çarşamba ve perşembe günleri sabahtan, pazartesileri öğleden sonra. Aslında ben üç gün sabah olanı istemiştim ama beğendiğimiz okulda o grup doluydu. Yaz tatilinden sonra yer açılacağını söylediler, şimdilik böyle devam edecek.
Uzun zamandır beynini yıkıyorduk aslında; okulun ne kadar güzel olduğunu, bahçede arkadaşlarıyla oynayacağını, öğretmeninin kitap okuyacağını, şarkılar söyleyeceğini filan anlatıyorduk sürekli. Arkadaşlar kısmı hariç ("ı-ııh!") sesini çıkartmıyordu ama bunların sağı solu belli olmaz, biraz endişeleniyorduk. Neyse bu sabah güzelce hazırlandık, tezahüratlar eşliğinde yola çıktık. Sesini çıkartmadı hiç. Kapıda indi güzelce pusetinden, direk içeri girip oynamaya başladı. Daha önce bir kez okulları gezerken uğramıştık buraya kısa bir süre, bir kez de kayıt yaptırdıktan sonra deneme için gitmiştik. Ben biraz oyalandım oralarda, sonra "Anne, git!" dedi bana -her on dakikada bir yaptığı gibi-, ben de gittim! Döndüğümde bankta oturan bir kız çocuğunun yanında "Abla, kalk!" diye salya sümük ağlıyordu. Öğretmen 10 dakikadır böyle olduğunu, herhalde yorulduğunu söyledi. Bir de üstü başı boya olmuş; yeni boyanmış bir kaydırak varmış, öğretmenler onda kaymayın demişler ama Ece kaymış... Zaten Türkçe söyleseler de Ece dinlemezdi büyük ihtimalle.
İşte, okulun ilk günü böylece geçti. Bakalım devamı nasıl gelecek. Hiç anlamadığı kitaplar okunurken oturup dinleyeceğini filan zannetmiyorum ama maksat sosyalleşsin, enerjisini harcasın ve altı ayı ekstra olmak üzere on aydır devam eden yapışık halimizden kurtulup biraz nefes alalım...
Yaptığı resimler kuruyormuş, yarın koyarlar sepetine. Deneme için gittiğimizde yaptığı resmi verdiler bugün, onu yapıştırayım buraya ilk gün hatırası olarak:
[Ece Böcee] | Gönderen: nergis | Yorumlar (5)
|
Bahar
17 Mayıs 2008 Cumartesi, 00:35
Bu da -beyaz halini de gördüğümüz- arka bahçemizdeki yeşil ağacın süslü hali:
Fotoğraftan seçilmiyor ama salkım salkım çiçekleri çok güzel, gidip bir de yakından çekeyim.
28 Mayıs 2008 Çarşamba: İşte böyleydi ama geçen hafta fırtınada hepsi döküldü..
[Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (2)
|
Diyalog
26 Mayıs 2008 Pazartesi, 02:07
SAHNE. Bir yemek masası, masanın üzerinde iki bilgisayar ve çeşitli eşyalar; anne, baba, çocuk. Çocuk masanın bir tarafına oturmuş bilgisayarda Barbapapa seyretmektedir. Karşı tarafta oturan anne çocuğun ön dişleriyle bir şey çiğnemekte olduğunu farkeder. Masada herhangi bir gıda olmadığını bilen anne aklından bir sürü şey geçirir. Kırıntı mı kalmış? Laptopun lastik ayağı, masadaki kağıtlardan bir parça? Düğme? Toka? Telaşlandığını hiç belli etmeyen bir ses tonuyla sorar. Çocuk gözünü çizgi filmden ayırmadan sükunetle cevap verir.
ANNE | : | Ne yiyorsun kızım? |
ÇOCUK | : | Sünük. |
[Ece Böcee] [Yersen] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|
Nilüferler
29 Mayıs 2008 Perşembe, 16:29
Nisan ayının sonlarına doğruydu yanlış hatırlamıyorsam, kanallarda tek tük nilüfer yaprakları çıkmaya başladı. Giderek çoğaldılar ve bazı yerlerde bütün kanalı kapladılar.
Üç çeşit yaprak görüyorum; yeşil yuvarlak, kızıl yuvarlak ve yeşil uzun. Kızıl olanların yeni çıktığını, sonradan yeşile döneceklerini düşünmüştüm ama galiba onlar da ayrı bir cins.
Yeşil uzun olanların kenarları hafifçe fırfırlı. Ben yuvarlak şekillileri daha çok seviyorum. Suyla hemyüz bir tane yaprak. Çok sade, çok güzel...
Suyun altında geniş, kıvrımlı, kocaman yapraklar görünüyor bir de. Onları nilüferlerin yaprakları sanmıştım önce ve çok şaşırmıştım çünkü suyun yüzündeki görüntüye tamamen tezattı. Ama yaptığım araştırmalar (wikipedia'ya bakmak) ve incelemeler (uzun uzun suya bakmak) sonucunda anladım ki onlar başka bir sualtı bitkisi. Sevindim doğrusu, onları nilüferlere hiç yakıştıramamıştım.
Çiçek açmalarını heyecanla bekliyordum ki geçen hafta tomurcukları farkettim. Ve yine şaşırdım çünkü çocuk kitaplarındaki kurbağalı resimlerde olduğu gibi yaprağın kesik kısmından çıkmıyorlar, yapraktan bağımsızlar. Kendi başlarına suda yüzüyorlar. Bugün ilk çiçekleri gördüm, çok güzeller. Ortası (ne deniyordu oraya?) koyu sarı, etrafında bembeyaz yapraklarla çok -yoğun diyeceğim- etkileyici görünüyor. Şimdilik suya düşmüş gibiler, çoğalınca kimbilir nasıl görünecekler...
Ördekler, balıkçıllar ve beyaz gaga ismini taktığımız korna gibi öten su kuşları da sırtlarında bir tane, peşlerinde birkaç tane çirkin yavruyla yaprakların arasında dolaşıp duruyorlar. Tam seyirlik; biraz güneş, bir de şezlong, başka bir şey lazım değil..
[Delft'te] | Gönderen: nergis | Yorumlar (4)
|