The Lathe of Heaven
29 Temmuz 2008 Salı, 06:07
He stood and endured reality...
Türkçeleştirirsek "Tanrı'nın Torna Tezgahı" gibi birşeyler oluyor galiba. Le Guin'in kitabı, az önce (5 dakika falan oldu) bitirdim. Listenin tepesine koymam ama yine de güzel kitaptı. Rüyaları gerçek olan bir adamı anlatıyor. Mecazi anlamda değil; elemanın gördüğü rüyalar gerçek oluyor hakkaten. Sonra güç manyağı bir psikiyatrist adamı hipnotize ederek rüyalarını yönlendiriyor böylece gerçekliği istediği yönde değiştirebiliyor. Hani bir fıkra vardır ya, tamamı blog için fazla belden aşağı ama bir bölümünde adam lambadan çıkan cinden karısının yüzünü bir daha görmemeyi diler, cin de çözüm olarak adamı kör eder. İşte buna benzer bir iki olay sonunda işler iyiden iyiye sarpa sarıyor, vs. Bir yandan da "Rüya mıyız gerçek mi? Ne farkeder hemşerim?" geyiklerini belki de 100.000. kere yapıyor. Hakkını yemeyelim gerçi, bayağı eski kitap ((c) 1971).
Hakkaten yahu; bu "Abicim bu dünya var ya bu dünya, yok bu dünya aslında, Matrix bu..." geyikleri acaba hep mi bu kadar popülerdi, Descartes da mı kahvede falan bu muhabbetleri çeviriyordu, yoksa Matrix'tir filan Hollywood mu biz genç kuşağa sevdirdi bunları?
Neyse, ben şimdilik biraz uyumayı planlıyorum (Bloğun saati pek işe yaramıyor galiba, burda saat 23:18). Yarın kalkar bu bilinmezliklerle dolu gerçekliğe dayanmaya çalışmaya devam ederim. Esen kalın.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|
Yorumlar |
A-ha [-, 29 Temmuz 2008 Salı, 13:21]
Ohoo, 1970 lere erken diyorsan, tee idea kavramına alalım seni. Aynen dediğin gibi, antik yunan devrinden beri çevriliyor bu muhabbetler.
Al sana o akımdan biraz daha güncel felsefe/gidişatımız yönünde kara bir öngörü (Bir kısmı Zieche, bir kısmı fransız ismini hatırlamıdığım bir şahsiyet, bir kısmı kişisel):
Peki eğer gerçeklik dediğin şey sadece sana aitse, gerçekler dediğin aslında kendini nasıl tanımladığın, kendinin farkındalığının çevren üzerine iz düşümü ise.
O zaman cognitive çalışmalar hakkında ne düşünürdün?
Al mesela, daya elektriği adamın kafasına, sevdiği bir mi öldü, iflas mı etti hiç umurunda olmasın:
http://www.nature.com/news/2008/080723/full/news.2008.970.html?s=news_rss
Ne oldu, depresyon hastalığının tedavisi bulundu. Ne güzel.
Belki de 'matrix' dediğin kendiyle yüzleşmekten çekinen insanların kaçtığı bir yerdir.
Kendi isteÄŸiyle pil olmak.
Özgürlüğünden ne kadar fedakarlıkta bulunursan o kadar kafan rahat, gerçeklerin o kadar basit.
Buradan başka ufuklara açılmadan kesiyorum 'geyiği'...
|
ben de böyle bir hikaye duymuştum! [Mujen, 21 Ağustos 2008 Perşembe, 00:57]
galiba bir psikoloji kitabında okumuştum. mutsuz çocuk, bu çocuk ne hayal kursa gerçek oluyor. sonra millet de bu işe bir el koyup onun gerçek dışı bir hayal kurmasını engelliyorlar. ama sonra bakıyorlar ki çocuk onların hayal kurduğunu hayal etmediğinden onlar da hayal kuramıyorlar. velhasıl kelam herkes mutsuz oluyor. ama sonra çocuğa kendilerinin hayal kurduğunu düşletip kendileri mutlu oluyor. ama çocuk hayal kuramadığından hep mutsuz. kim uydurdu bu hikayeyi bilmiyorum ama bu hikayenin çıkarımı hayal kuramayan herkes mutsuz olur. çok ısrarlı bir çıkarım!! seninkinin çıkarımı nedir turan??
|
Çıkarım [Turan, 21 Ağustos 2008 Perşembe, 01:02]
"Hiçbir hayal gerçekten güzel olamaz." bir de "Bakmasını bilene gerçek dünya da yeterince güzel." sanırım benimkinin çıkarımları...
|
|