Merak...
22 Temmuz 2009 Çarşamba, 07:57
Okulda benim kattaki erkekler tuvaletinin kabinlerinden birinin kapısına "girmeyin" diye bir kağıt yapıştırdılar geçen gün. Sonra da çarpı şeklinde bantlamışlar kapıyı, biri yazıyı görmeyip de dalgınlıkla girmesin diye herhalde. İki gündür meraktan kıvranıyorum, içeride ne var acaba? Sadece bozuk bir boru filan mı? O zaman neden "kullanmayın" değil de "girmeyin" yazmışlar ki? Çatlayacağım resmen, ne var yahu, ne var içerde?..
("... var!" dediğinizi duyar gibi oldum; duruma uygun olabilir ama ağzınızı bozmayın.)
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
O yeah.
28 Haziran 2009 Pazar, 04:00
Evet, çok zaman oldu yazmayalı, üşengeçlikten başka bir sebebim yok; siz sayın okuyucularımdan özür diliyorum. Buyrun:
* Son yazıma iki yorum geldi: "Sıkıldım :)" başlıklı yorumda "Karnıbahar'ı severim ama bu yazıyı burada görmekten sıkıldım.. Yeni yazı girseniz? :D:D" denmiş. Kanıbahara özel isim gibi davranılması ve benim gibi bir dallamaya 2. çoğulda hitap edilmesi bir yana, bu yorumun tarihinin 23 mayıs olmayı her şeyi daha dramatik yapıyor sanırım. Sonra başka bir okuyucum da "hala mı karnıbahar yaz artık başka şeyler :P" demiş, "Başüstüne!!!" diyesim var ama bu üzerinden de 29 gün geçtiğine göre biraz geç sanırım.
* Türkiye'ye geldim; gittim. Bu sefer ağırlıkla da evde oturdum ama zaman çok çabuk geçti, neden anlamadım.
* Ben kıl olurum uçak yolculuklarını filan çok sıradan şeylermiş gibi anlatan tiplere/yazarlara oldum olası, sanki herkes her gün uçuyor. Bize ne kardeşim bilmem ne havaalanından, bilmem ne havayolundan.
* Olsun, gene de Iberia (İspanyol Havayolları) ile uçmayın siz. Sürekli bağıra çağıra mı konuşur kardeşim bir millet? Bir de hostesler İspanyol olmadığıma inanmakta bir zorlandılar, bir zorlandılar anlatamam. Burdan kendilerine sormak istiyorum: Muhtemelen "Tavuk mu makarna mı?" karmaşıklığında olan bir soruyu İngilizce ve "Anlamıyorum..." diyerek cevaplayan bir adamın konuştuğunuz dili bilme olasılığı nedir? Hieyt, zorla ırkçı edeceksiniz ulan beni!
* Türkiye'deyken bir internet kafede başıma bir olay geldi, daha doğrusu ben sadece şahit oldum; yazılmıycak gibi değil: Başında takkesiyle genç bir adam girdi içeri, USB'den mi ne bir yerden bir şey aktaracakmış, internet kafe sahibine virüs mirüs olmasın sizde diye sordu. Kafe sahibi "Bizde program var, olmaz, asıl sizde olmasın?" diyince "Yok, elhamdülillah benim bilgisayarımda virüs yok." dedi. İlginç.
* Artık o kadar da özlemiyorum galiba evi/memleketi. En azından kebapçılara saldırmıyorum gelir gelmez.
* Türkçem sonunda bozulmaya başlamış. Başımdan geçen acı bir olay sonucunda öğrendim. Şimdi efendim bu gurbet ellerde garson getirip masaya illa bir bardak su koyuyor, sonra gelip de sorunca içecek başka bir şey istemezseniz "I'm good with water." diyebiliyorsunuz. Aynısını Türkiye'de köftecide sorular bana:
- Abi içecek bir şey getireyim mi?
- Yok, suyla iyiyim ben... (Ne dedim ben ÅŸimdi?)
Hikayeden almanız gereken ders: Öyle yabancı kelime kullanmıycam filan diye kasmakla olmuyor, fazlasını yapmak lazım.
* O yeah o zaman.
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
Karnıbahar
20 Nisan 2009 Pazartesi, 00:35
Karnıbahar aldım. Kendi kendime, kendim yemek için, yanımdaki kimsenin gazına gelerek de değil üstelik. Kolestrol var diye etten uzak durarak başladığım, sonra yağ ve kalori ölçerek devam ettiğim 'sağlıklı beslenme' yolcuğunda son adımım bu oldu. Yazık bana. Memlekete son gittiğimde adam gibi ne kebap ne künefe yedim. Eve kırmızı et nerdeyse sokmuyorum. Öğlen yemeklerini salata ile geçiştirdiğim bile oluyor. Biri beni durdursun, yoksa fazla sağlılıktan başıma bir iş gelecek.
Yahu bir başına yaşayan bir Türk erkeği neden kendine karnıbahar alır?
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (2)
|
Börek
3 Nisan 2009 Cuma, 05:38
İlk defa börek yapmayı denedim dün. Ispanaklı. Ölçüde bir sürü şey şaştı, koca bir 'paket' (ıspanağın paketle satıldığı günlere geldik) ıspanak anca 283 gram çıktı da az geldi, elin Amerikasında yufka diye aldığınız şey ne kadar analarımızınkine benziyor bilinmez, vs, vs...sonunda yenilebilir bir şey çıktı yine de, sevinçliyim. Tarihe fizikle ilgili bir şeyi değil de 'ıspanaklı su böreği'ni icat ederek geçmek varmış kaderimde, varsın olsun. Bir dahakine daha az su/süt/yağ koyacağız demek ki. Zaten elin gavurları anlamadı aradaki farkı...ya da yutkunurken yaşadıkları zorlukları benden saklayacak kadar naziklerdi.
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Nietzsche
3 Nisan 2009 Cuma, 05:28
Yeni bir kitabına başladım. ("Yeni bir kitap" derken Nietzsche'nin yeni yazdığı değil, benim yeni okuduğum anlamında.) Lisede-üniversitede filan işin içinde biraz da özenti olduğundan sarmıştım rahmetliye, zaten çok kişi de ondan bulaşıyor sanırım. Bağırıp çağırınca her şey çok 'cool' görünür ya insanlara. Daha ilk 5-10 sayfadan anladım ki hakkaten hakiki bir abimizmiş; hakkaten sağlam şeyler düşünmüş/söylemiş. Ve de ben hakkaten özlemişim o (umarım lise yıllarında kalmış olan) 'yanlış gördüğü her şeye inanılmaz bir özgüven (ve hatta küstahlık ile) sinirlenme' halini.
"Umarım" dediğime bakmayın; belki de "maalesef" demeliyim. Dünya çok daha tatlı idi galiba o zamanlar. Şebnem Ferah'ın Geçmişe Yolculuk'una ya da Evanescence'in Field of Innocence'ına bir satır eklemek lazım, "öfkemin arkasında durduğum zamanlara dönmek istiyorum..." diye.
Bir de bloğunda okuduğu kitapları sayıp hava atmaya çalışan adam gibi görünme riskini göze alarak bir tespitte bulunacağım/soru soracağım: Ayn Rand da her şeye/herkese bağırır/çağırır/söver ama Nietzsche'nin yarısı kadar adam yerine koyası gelmiyor di mi insanın onu? Biri yaşlı, bilge ama aksi bir adam gibi dururken öbürü 5 yaşındaki şımarık bir veleti andırıyor sanki.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|