SoÄŸan
8 Ekim 2007 Pazartesi, 04:06
* Dün soğan soyarken derin felsefi düşüncelere gark oldum yine...soğan soymak çok açıdan hayata benziyor. Mesela mükemmel olmak imkansız, ama işi savsaklarsanız, yani "Amaaan boşver, kabukla beraber dıştaki iki katı daatarım çöpe." derseniz her şey çok kolay. Soğan soymak da hayat gibi: ananızı ağlatıyor. Burda kinaye midir nedir onu yapmış oldum sanırım; 50 yıllık ev kadını annem bile hüngür hüngür ağlar çok zaman elinde bıçakla. Acıyla lezzet hayatta da yemekte de genelde beraberdirler. Vs, vs.
* Hangi akla hizmet bilmiyorum bir dalgınlık anımda buzdolabındaki yumurtaları buzluğa atmışım. Beyazları kristallenmiş gibi görünüyordu ama pişirince bir sorun çıkmadı...yani en azından şimdilik zehirlenmedim, sabaha kadar ne olur bilmiyorum.
* Asimov'un Foundation'larını okuyorum sıradan; üç tanesini devirdim. Kendisini eskiden çok severdim ama üç kitabını okumama rağmen burda hiç alıntı yapma ihtiyacı hissetmiyor olmam sanırım adamın edebi derinliğini pek takdir etmediğim anlamına geliyor. Tamam iyi güzel yazıyor, tamam bazı konularda hayal gücü de fena değil; ama şöyle oturup bakınca yazdıkları ne öyle pek derin şeyler, ne de edebi bir haz veriyor sanki. Polisiye roman gibi bir şey, çıtır çerez ayağına okuyorsun, bitiyor. Ama bir Le Guin öyle midir, bir Dune öyle miydi? 'Kaplan Kaplan' da eski, 'Cesur Yeni Dünya' da eskiydi.
[Genel/Geyik] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
|
|