Kabus
1 Nisan 2008 Salı, 04:39
Son haftalarda gördüğüm iki kabus:
* Rezalet bir film seyrediyorum. Korku filmi miydi, çok mu mide bulandırıcı sahneleri vardı hatırlamıyorum ama film o kadar rezil ki ekrana bakamıyorum bile. Acayip sıkılıyorum. Film daha da rezalet bir hal alıyor. Uyanıyorum.
* Yemek yemek için restorana gidiyorum. Yer yok biraz bekleyin diyorlar. (Buranın adeti bu, kafana göre oturmuyorsun, ya da yer yoksa bekliyorsun çünkü aynı saatte hiçbir yerde olmuyor.) Bekliyorum, bekliyorum. Hala yer açılmıyor. Bir saat falan bekliyorum. Acayip sıkılıyorum.
Evet, var mı aramızda bilinçaltı çözümlemesi yapacak olan?
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Ä°hanet
12 Nisan 2008 Cumartesi, 06:25
Olmadığınız bir şey gibi görünmeye çalıştığınız her an, inandıklarınızı savunmadığınız her an aslında kendinize ihanet ediyorsunuz. Kuyruğunuzu dik tutmak için her pisliğinizi saklıyor, başkalarının farketmesine izin vermeyi bırakın, kendiniz bile unutuyorsunuz. Bunları yaparken kendinizden uzaklaşıyor, gerçekten sahip olduğunuz tek şeye (kendinize) yabancılaşıyorsunuz.
Kimsenin gözündeki değeriniz kendi varlığınız kadar değerli değil halbuki. Üç kuruşluk egonuzu diğer insanların verdiği değerle yükseltceğinize adam olmaya çabalasanız daha iyi değil mi?
Bozmayın asabımı benim, çok sinirlendim.
Not: 2. çoğul konuştum diye ben daha mı farklı olduğumu düşünüyorum? Yööööö. Bir de blogdan kime neye saydırıyorum ki ben? Aman neyse, deşmeyin çok.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Sıcaklık - Burukluk ilişkisi üzerine bir deneme
16 Nisan 2008 Çarşamba, 03:31
Tam kaç dereceye denk geliyordur bilmiyorum, serin ama soğuk olmayan bir sıcaklıkta hissettiğim ürperti oldum olası bende tam olarak hüzün ile aynı etkiye sahiptir. Hani aşırı güneş ışığı insanların %10'unda mı ne fotosinirlerde aşırı yükleme yapıp yandaki sinire etki eder ve insanı hapşırtır ya (hakkaten de biyolojik mekanizması buymuş), belki de öyle bir şeydir, bilmiyorum.
İşte bugün okuldan dönerken de hava tam böyleydi. Daha doğrusu sıcaklık + üzerimdeki palto kombinasyonu tam uygun ürperti seviyesine denk geldi. Güneş de batıyordu, fazla rüzgar yoktu, vs, vs; belki de Ankara'nın mayıs/haziran akşamlarını andırıyordu, emin değilim. Sonra mp3 çalar peş peşe iki kere Missing'i çaldı. İşte efendim, birden aklıma eski hikayelerim falan geldi, böööyle bir hüzünlendim. Şimdi meraklı okuyucunun burda sorması gereken ilk soru "Ne hikayesi, var da biz mi bilmiyoruz?" olmalı: Efendim sorunumuz da budur belki, hiiiç anlatılmadı o hikayeler zaten. İkinci soru "Neyin var yavrucuum, aşık mısın?" olabilir: Yok efendim, yok valla bir şey, bu havalar bu hale getirdi beni.
Neyse, ben ödevime döneyim.
[Genel/Geyik] [Ansiklopedik/İşe Yaramaz Bilgi] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
Balık
18 Nisan 2008 Cuma, 03:00
Şebnem Ferah'ın Okyanus'unu daha önce yazmıştım:
Üniversiteye başladıktan çok değil, galiba 6 ay falan sonra okulun ne menem bir şey olduğunun farkına varıp bu inek yaşamını bırakasım gelmişti. Hala da (özellikle de sınav dönemlerinde) diplomayı falan sallayasım geliyor ama yapmıyorum işte. Yani okul illa da okyanus ile özdeşleştirilcek bir şey değil (belki tam tersi) ama işte yine de bırakmak sanki yüzmekten korkmakmış gibi geliyor...
...sıkıldım ama artık ben bu tereddütlerden. Artık kararımı verdim, sallamıyorum. 'Küçük denizde büyük balık mı, büyük denizde küçük balık mı' sorusunun yanına bir otuzbeşlik açıp rakı-balık yapmak en iyisi. Tabii bunun için de memlekete dönmem lazım. Sanırım bir ay kadar bekleyebilirim.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|