Lindsey Buckingham’la Stevie Nicks’in son efso kavgasından sonra bir daha olur mu olmaz mı derken Christine McVie 2022’nin kasım ayında öldü. Bu aralar Bahar’ın kulaklarını çok çınlatıyorum (Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, / Daha çok seviyorum Cansever’i, Uyar’ı, Can Yücel’i / Bir de Fethi Naci’yi, ve elbet Mustafa Kemal’i — Cemal Süreya, Oteller Hanlar Hamamlar için Sürekli Şiir). Onun bir serisi vardı güzelonlu’da, “Sen bana bakmıyorken”. Geçen gün çok güzel bir tane buldum tam oralık, ama orayı ne kadar aradıysam da -sanırım- bulamadım. Bunu buldum ama bu tam değildi sanki seri yapmıştı, örneğin Marianne Faithful Mick Jagger’a bakmıyorken, Alain Delon’a bakıyorken.

Sonra geçen gün şöyle bir şeye rastlayıgeldim:
ya da bu da olabilir:
“Rumors of Fleetwood Mac“, adından ve tonundan da anlaşılacağı üzere bir tribute grubu (Liverpool’dan hail ediyorlarmış). İlk başta, hele de insan o gün biraz huysuz tarafından kalkmışsa, şöyle bir şey akla getirse de:

Gerçekten değil. Belki şu, en buruk haliyle…




Aklımdaydı yazacaklarım, resimleri aramaya gidip de dönünce unutmuşum. Neyse, hem zaten sonra Jon Hamm’e sormuşlar Stevie Nicks mi,Christine McVie mi diye…
Jeff VanderMeer’in Absolution’ını okuyorum bu aralar (Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, / Daha çok seviyorum Cansever’i, Uyar’ı, Can Yücel’i / Bir de Fethi Naci’yi, ve elbet Mustafa Kemal’i, again…), bir süredir. Tabii ki yine çok zor okuması ama hakikaten yine çok sağlam. Old Jim var, onun estranged kızı Cass var, sonra o Cass’ın yerine başka bir Cass geliyor, olur mu olmaz mı derken bir şekilde oluyor, ama sonra… ayın on üçü olmuş, günlerden de perşembe… Kitabın %60’ında aksiyon yeni başladı, değişik oldu (Annihilation’da hiç yoktu diye hatırlıyorum). Jeff VanderMeer’i yıllar yıllar evvel Briantje tavsiyelemişti ama girebilmem epey zor ve zorlama sonucu olmuştu (hâlâ da takdir ediyorum, saygı duyuyorum fakat uzağında duruyorum); yine onun tavsiyelediği bir film vardı, Pontypool, ondaki gibi bir olgu da var burada. Biyoloji cahili olduğumdan etkileyici geliyor, psikolojiye de bir şekilde katlanıyoruz. Bunu bitirebilirsem, elimin altında bir Memet Baydur (Yeşil Papağan Limited & Kamyon (belki)) ile Richard Flanagan’ın “Question 7″ı var, bekliyorlar.
Dışarı çıktıkça daha da içeri kapanasım geliyor.