The Fountain
1 Mayıs 2007 Salı, 22:36
Aranofsky denilen adamın 3. filmini de seyrettim. İsmini bilmeyenler için sayalım: Abimizin ilk filmi Pi, 1998'de çıkmış. Bundan sonra 2000'de Requiem for a Dream (korsan VCD'ci çevirisi ile 'Gökyüzü') gelmişti. Sevgili yönetmenimiz bu 2. filminden sonra sinema izleyicilerinin önemli bir kısmının nefretini kazandı. Filmin adını anınca hala tüyleri diken diken olan arkadaşlarım var. Bu aralar da bir film çektiğini zannediyordum ama çekmiş ve 2006'da bitirmiş bile. The Fountain. Öncekiler kadar ruh hastalığı taşıyan bir film değil ama duygusal yükü ağır diyebiliriz sanırım. Güzel. Çok güzel. 1500, 2000 ve 2500'de geçen üç hikaye var. (Gerçi tarihleri filmin içinde vermedi sanırım.) Seyredin, seyrettirin; yalnız eğer ertesi gün yapmanız gereken önemli birşeyler varsa bu adamın filmlerinden uzak durmanız gerektiğini unutmayın.
IMDB'ye bir bakıverdim; 2008'de 'Black Swan' ve 2009'da 'The Fighter' diye iki filmi daha geliyormuş adamın. Birinin buna dur demesi lazım...
('Black Swan' ismi sakat...gene ne halt yiyecek acaba bu adam?..)
[Genel/Geyik] [Ansiklopedik/İşe Yaramaz Bilgi] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
J. Caesar.
5 Mart 2007 Pazartesi, 16:05
"Of all the wonders that I yet have heard.
It seems to me most strange that men should fear;
Seeing that death, a necessary end,
Will come when it will come."
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
William Blake.
3 Mart 2007 Cumartesi, 21:28
"The Man who can Read the Stars often is opressed by their Influence, no less than the Newtonian who reads Not & cannot Read is opressed by his own Reasonings & Experiments. We are all subject to Error: Who shall say that we are not all subject to Crime?"
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Missing.
26 Åžubat 2007 Pazartesi, 13:11
1) Şarkı Evanescence'in. İsmi 'Missing'. Daha önce de bir ya da iki kere lafı geçti bu blogda. İki değişik sürümü var bulabileceğiniz, biri biraz daha yavaş ve de diğer sürümünde olan birkaç mısrayı içermiyor.
2) Resim 2005'in Mayısından kalma. Vay bea; üzerinden nerdeyse iki yıl geçmiş. Yine 2005'in Eylülünde de yeni bilgisayarıma geçtiğimden beri de Windows arkaplan resmim kendisi.
3) O zamanlaaaar, şarkı sözlerini kağıda yazdırıp okuduğum, bilmediğim kelimeleri çıkardığım; bunlarla işim bitince de müsvedde olarak kullandığım zamanlardı. (Kağıdın arkasını doldurmuş olsam gerek ki ön tarafa geçmişim.) (Yani hakkaten de çalışmıştım o kağıdın üzerinde; resim çekmek için öyle ayarlamadım.)
4) O zamanlaaaar, 508 dersinde Björken & Drell'den relativistik kuantum mekaniği çalıştığım zamanlardı. O yüzden Pauli Spin Matrisleri ile doldurmuşum kağıdı. Sol üstte de kitap görünüyor zaten. (İlk sayfalardan biri olsa gerek.)
5) Gerçi o zamanlaaaar bile "that unimportant, so insignificant" hissetmiyordum ama yine de değişiktim galiba; kızın birine göndermemek için mektuplar falan yazardım. Hakkaten de birşeyler eksikmiş demek ki de neyse...
6) O zamanlaaaar, Goethe Enstitüsünde Almanca öğrendiğim zamanlardı. Sağ tarafta silikleşmiş de olsalar (belki çözünürlüğü düşürünce hiç görünmezler) masaya yazdığım Almanca zamir çekimlerim var. (Nominativ, Akkusativ, Dativ.)
7) Gene o zamanlaaaar, matrislerle aramın kötü olduğu zamanlardı; sol tarafta 'transpose'la alakalı birşeyler var.
8) O zamanlaaaar, Evanescence'e bayağı sarmışım galiba; yine masada "Lost.." diye başlayan dize de onların 'Away From Me' şarkısından.
9) Yukarıdaki o siyah kalem çok adiydi ama bayağı idare etti; en son buraya (mastıra) da getirdim galiba da kaybettim sanırım.
10) Siemens A 52 telefonum yeniydi o zamanlaaaar. İlk telefonum Mitsubişi Triyum -ki aldığımda piyasadaki en ucuz telefondu- bozulunca gene piyasadaki en ucuz telefon olduğu için bunu almıştım. Birkaç ay önce bu da bozuldu; ama bu sefer geleneğimi bozup piyasadaki en ucuz 2. ya da 3. telefon olan bir Motorola aldım.
11) Son olarak, o zamanlaaaardan beri cep telefonlarımın açılış notu hep "Birşeyler eksik!!!" olmuştur. Yani hakkaten severim ben bu şarkıyı.
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|
Dark Moor.
1 Åžubat 2007 PerÅŸembe, 21:54
Metalci dediğin çıksa çıksa Finlandiya'dan çıkar (Stratovarius, HIM, Nightwish, vs, vs.); bir ihtimal Alman da olabilir (Blind Guardian, Rammstein). Ama mesela İspanyol metalci kulağa komik geliyor, di mi? O kadar da gelmemeliymiş. Dark Moor diye bir grubun daha piyasaya çıkmamış albümü 'Tarot' geçti elime. (Bayram'ın günde 8 yeni grup deneme yeteneği sağolsun.) Adamların uluslararası piyasaya verdikleri ilk albümleri sanırım. Bomba gibi geliyorlar diyebiliriz. Tarot kartlarının her birine (hepsine değil sanırım) birer şarkı yazıp albüm yapmak gibi ilginç bir fikri hayata geçirmişler. Güzel olmuş. 'The Moon'da Beethoven'ın 5. Senfonisini ve Ay Işığı Sonatını 'kavır'lamışlar ki bence güzel olmuş. O 5. senfoniyi zamanında Malmsteen çalmıştı, bence rezil etmişti. Bunlar da biraz suyunu çıkarmışlar gibi ama gene de güzel. Öyle işte. Öneririm.
[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|