Uçmak
9 Mayıs 2010 Pazar, 20:08
Çok değil bir iki yıl önce, benden birkaç yaş büyük (ve de kıtalararası hayatta birkaç yıl ileri) bir arkadaşım "Hani yolculuk deyince aklına otogarlar gelir ya insanın, o artık değişti, benim aklıma havaalanları geliyor" demişti de ben ukala diye terslemiştim. Efendim, hayat bu, tükürdüğünü yalatmakta üstüne yok. Artık ben de yolculuk deyince havaalanlarını düşünür oldum. Eve giderken 10000 km yolu otobüsle gelecek değilim heralde. Ama yine de bu 'uçaklaşma' trendi canımı sıkıyor. Zengin düşmanı züğürt öğrenci triplerimden biri galiba bu da. (Aman ne züğürttük ya neyse.) Hani 70'lerin Türk filmlerinde Paris'e uçan sosyete kokonaları vardır ya, onlar gibi hissediyorum hala her uçağa binerken.
Not: Şimdi buna yorum olarak "Ay şekerim tabii bir de olayın çevre boyutu var, acayip karbondioksit salıyor o uçaklar..." demeyi düşüyorsanız demeyin, kesin başka biri daha vardır aynısını yazacak olan.
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
Ä°nek olmak
9 Şubat 2010 Salı, 12:56
Yıllar önce (takriben 3-4 yıl olsa gerek) tez hocasını anlatan bir master öğrencisi görmüştüm. Adamın standartlarına çıkmanın ne kadar zor olduğunu anlattıktan sonra "O kadar çok çalışıyor ki ailesi ile haftada bir gününü filan ancak geçiriyormuş..." demişti. Düşünsenize, haftada 6 gün çalışacaksınız; sadece bir tam gününüzde çoluk-çocukla eğleneceksiniz. Breh.
Sonra, CSI New York'da işkolik bir amca vardı (ki hala vardır heralde ama benim ilgi alanımdan çıktığı için kendisinin yok olduğunu varsayabiliriz, ne de olsa dünya benim etrafımda dönüyor). Bir gün bir otel odasından kanıt toplarken iş arkadaşı "Gece uykun kaçınca ne yaparsın?" diye sormuştu, adam da "Çalışırıııım, başka ne yapıcam ki..." demişti de hatun kişiden "Seni değil be normal insanları soruyorum, ipucu arıyoruz burda!" diye zılgıtı yemişti. O zamanlar çok uzak görünmüştü; yani insan gece uykusu kaçınca televizyon izler, bilemedin kitap okur, bilgisayar oynar di mi? Çalışmak da ne?
Bu noktaya kadar okuduysanız yavaştan tahmin ediyorsunuzdur ne diyeceğimi: Evet, artık bu iki örnek de hiç de uzak, olmadığım ya da olmayacağım şeyler gibi görünmüyorlar bana. Ne oldu, nasıl oldu anlamadım ama hakkaten de üniversiteye girdiğim andan itibaren her basamakta daha fazla vaktimi bilgisayar/kitap/kağıt başında öldürür oldum. İyi bir şey mi, yoksa insaniyetten uzak bir yaratığa mı dönüşüyorum göreceğiz. Kalp için de iyi değil derler hırs küpü olmak. Hadi bakalım...
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Guvenlik
17 Ocak 2010 Pazar, 22:15
Bir suredir sagda solda insanlardan duyuyordum: X isinli muhtelif yontemler yetmediginden olsa gerek insanlarin uzerlerinde/cantalarinda patlayici kalintisi ariyorlarmis. Asa gibi bir seyi cantaniza surup kutle spektrometresine sokuyorlar demislerdi. Son ucusumda guvenlikci adam uzerimi ararken hatunun biri de gelip uzerime bir kagit parcasi srdu, sonra yan odaya kostu. "Aaa, o ne ki ne?" soruma cevap vermedi elbetteki guvenlikci amca (Alman oldugu icin olabilir mi? Irkciliga basladim gene.) ama eger cok ilginc bir eglence anlayislari yoksa benim de uzerimden ornek aldilar belli ki.
Lisedeyken ne zaman ogretmen biraz nasik olmayan bir sekilde bir sey istedigi an icimde bir ses "Bana ne, bana ne, itiraz edicem ben!" diye bagirmaya baslardi. Artik buyudum de bastirabiliyorum zannediyordum bu sesi ama meger hala varmis, sadece biraz daha kuvvetli bir otoriteyi bekliyormus. Iste bu yukarida bahsi gecen andan beri kafamda "Ben bu adamlari nasil ugrastiririm?" sorusu donuyor. Bulabilsem uzerime patlayici surup oyle havaalanina gidecegim. Uzerimde iz bulsalar ama cantamdan bomba cikmasa beni hapse atabilirler mi? Kac saat sorgularlar, ucusu iptal ederler mi, omrum boyunca ekstra kontrolden mi gecirirler her ucaga binisimde? Ya da direkt burdan sinirdisi filan mi ederler acaba?
Ve daha da onemlisi, ben bunlari buraya yazdim diye basim belaya girer mi?
Bu arada, bu Turkce klavyesiz ilk girisim oldu. Icimdeki duzen meraklisi kil adamin acayip sinirleri bozuldu Turkce karakter kullanmadan yazmama ama ne yapayim, hic yazmamaktan iyidir heralde.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (4)
|
Kahvemin ÅŸekeri
19 Kasım 2009 Perşembe, 02:52
Son zamanlarda irademi en çok zorlayan şey kahveme şeker koymamak. Her sabah şeker kavanozuna (ya da dışardan alıyorsam mini mini kağıt şeker poşetlerine ya da sıvı halde bir şey akıtan o acayip makineye) iki üç saniye bakıyorum; o arada beynimde fırtınalar kopuyor, nefsim çırpınıyor. Sonra şeker koyuyor ya da koymuyorum, hayat devam ediyor. Ama ne kadar trişkadan bir hayat kurmuşum kendime yahu; bir aksiyon olmamasını anlarım ama aksiyonun teorisi bile yok üzerinde düşünüp irademi sınayacak.
Bu arada galiba hayatımda ilk defa az önce trişka yazdım. Acaba doğrusu tirişka ya da trışka mı? Sözlükte olur mu? Çok egzantirik durdu yazınca.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (2)
|
Google
27 Ekim 2009 Salı, 04:14
Deminki mesajı yazdıktan sonra aklıma geldi: Sitenin bir yerinde de "web sitenize altavista arama motorunu nasıl eklersiniz"i anlatmışım. Yani google öncesi devirlermiş. Geçen gün bizim Paul'la konuşuyordum (arxiv'ı yapan adam bu Paul dediğim, kahveden arkadaşım olduğu ve her gün tavla attığımız için 'bizim Paul' diye hitap ediyorum); "Ya Tassadar Abi," dedi; "Bu sene üniversiteye giren çocuklar Google öncesi devirleri bilmiyorlar artık, farkettin mi?" dedi. Yani elemanlar doğduklarında Simpsons bilmem kaçıncı sezonundaydı, Michael Jackson benden beyazdı; bu geyikler eskidi belki ama hakkaten de ilk dönem ödevini Google'da yapmış insanların üniversiteye gelmiş olmaları korkutucu di mi?
Geçen günlerde bir xkcd karikatürü vardı bunla ilgili. Ama üşendim, arayamıycam valla şimdi.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|