Guvenlik
17 Ocak 2010 Pazar, 22:15
Bir suredir sagda solda insanlardan duyuyordum: X isinli muhtelif yontemler yetmediginden olsa gerek insanlarin uzerlerinde/cantalarinda patlayici kalintisi ariyorlarmis. Asa gibi bir seyi cantaniza surup kutle spektrometresine sokuyorlar demislerdi. Son ucusumda guvenlikci adam uzerimi ararken hatunun biri de gelip uzerime bir kagit parcasi srdu, sonra yan odaya kostu. "Aaa, o ne ki ne?" soruma cevap vermedi elbetteki guvenlikci amca (Alman oldugu icin olabilir mi? Irkciliga basladim gene.) ama eger cok ilginc bir eglence anlayislari yoksa benim de uzerimden ornek aldilar belli ki.
Lisedeyken ne zaman ogretmen biraz nasik olmayan bir sekilde bir sey istedigi an icimde bir ses "Bana ne, bana ne, itiraz edicem ben!" diye bagirmaya baslardi. Artik buyudum de bastirabiliyorum zannediyordum bu sesi ama meger hala varmis, sadece biraz daha kuvvetli bir otoriteyi bekliyormus. Iste bu yukarida bahsi gecen andan beri kafamda "Ben bu adamlari nasil ugrastiririm?" sorusu donuyor. Bulabilsem uzerime patlayici surup oyle havaalanina gidecegim. Uzerimde iz bulsalar ama cantamdan bomba cikmasa beni hapse atabilirler mi? Kac saat sorgularlar, ucusu iptal ederler mi, omrum boyunca ekstra kontrolden mi gecirirler her ucaga binisimde? Ya da direkt burdan sinirdisi filan mi ederler acaba?
Ve daha da onemlisi, ben bunlari buraya yazdim diye basim belaya girer mi?
Bu arada, bu Turkce klavyesiz ilk girisim oldu. Icimdeki duzen meraklisi kil adamin acayip sinirleri bozuldu Turkce karakter kullanmadan yazmama ama ne yapayim, hic yazmamaktan iyidir heralde.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (4)
|
Kahvemin ÅŸekeri
19 Kasım 2009 Perşembe, 02:52
Son zamanlarda irademi en çok zorlayan şey kahveme şeker koymamak. Her sabah şeker kavanozuna (ya da dışardan alıyorsam mini mini kağıt şeker poşetlerine ya da sıvı halde bir şey akıtan o acayip makineye) iki üç saniye bakıyorum; o arada beynimde fırtınalar kopuyor, nefsim çırpınıyor. Sonra şeker koyuyor ya da koymuyorum, hayat devam ediyor. Ama ne kadar trişkadan bir hayat kurmuşum kendime yahu; bir aksiyon olmamasını anlarım ama aksiyonun teorisi bile yok üzerinde düşünüp irademi sınayacak.
Bu arada galiba hayatımda ilk defa az önce trişka yazdım. Acaba doğrusu tirişka ya da trışka mı? Sözlükte olur mu? Çok egzantirik durdu yazınca.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (2)
|
Google
27 Ekim 2009 Salı, 04:14
Deminki mesajı yazdıktan sonra aklıma geldi: Sitenin bir yerinde de "web sitenize altavista arama motorunu nasıl eklersiniz"i anlatmışım. Yani google öncesi devirlermiş. Geçen gün bizim Paul'la konuşuyordum (arxiv'ı yapan adam bu Paul dediğim, kahveden arkadaşım olduğu ve her gün tavla attığımız için 'bizim Paul' diye hitap ediyorum); "Ya Tassadar Abi," dedi; "Bu sene üniversiteye giren çocuklar Google öncesi devirleri bilmiyorlar artık, farkettin mi?" dedi. Yani elemanlar doğduklarında Simpsons bilmem kaçıncı sezonundaydı, Michael Jackson benden beyazdı; bu geyikler eskidi belki ama hakkaten de ilk dönem ödevini Google'da yapmış insanların üniversiteye gelmiş olmaları korkutucu di mi?
Geçen günlerde bir xkcd karikatürü vardı bunla ilgili. Ama üşendim, arayamıycam valla şimdi.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|
Nietzsche
3 Nisan 2009 Cuma, 05:28
Yeni bir kitabına başladım. ("Yeni bir kitap" derken Nietzsche'nin yeni yazdığı değil, benim yeni okuduğum anlamında.) Lisede-üniversitede filan işin içinde biraz da özenti olduğundan sarmıştım rahmetliye, zaten çok kişi de ondan bulaşıyor sanırım. Bağırıp çağırınca her şey çok 'cool' görünür ya insanlara. Daha ilk 5-10 sayfadan anladım ki hakkaten hakiki bir abimizmiş; hakkaten sağlam şeyler düşünmüş/söylemiş. Ve de ben hakkaten özlemişim o (umarım lise yıllarında kalmış olan) 'yanlış gördüğü her şeye inanılmaz bir özgüven (ve hatta küstahlık ile) sinirlenme' halini.
"Umarım" dediğime bakmayın; belki de "maalesef" demeliyim. Dünya çok daha tatlı idi galiba o zamanlar. Şebnem Ferah'ın Geçmişe Yolculuk'una ya da Evanescence'in Field of Innocence'ına bir satır eklemek lazım, "öfkemin arkasında durduğum zamanlara dönmek istiyorum..." diye.
Bir de bloğunda okuduğu kitapları sayıp hava atmaya çalışan adam gibi görünme riskini göze alarak bir tespitte bulunacağım/soru soracağım: Ayn Rand da her şeye/herkese bağırır/çağırır/söver ama Nietzsche'nin yarısı kadar adam yerine koyası gelmiyor di mi insanın onu? Biri yaşlı, bilge ama aksi bir adam gibi dururken öbürü 5 yaşındaki şımarık bir veleti andırıyor sanki.
[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (3)
|
Başka Türlü Bir Şey
10 Kasım 2008 Pazartesi, 17:21
Yeni Türkü şarkısı var bir tane, başlıktaki isme sahip. Muhterem okuyucum belki biliyordur ama ben öğreneli çooook olmadı. Güzel, güzel diyerek dinlerken internette araştırayım dedim, şiir Can Yücel'inmiş, alıntılayasım geldi. Tabii internetten bulunan bütün şiirler gibi seksen değişik versiyonu var ortalıkta, o yüzden ne kadar aslına uygun buraya yazdığım bilmiyorum:
Tabii insanın tatminsiz ve sıkılmaya meyilli doğasını hesaba katarsak şairin o istediği 'başka türlü bir şey'i bulduktan sonra da aynı şarkıyı söylemeye devam edeceğinden emin olabiliriz. Geçmiş tarihte burada Nightwish'in bir şarkısını yazmıştım, "daha iyi bir dünya için iç geçirme, nah bulursun..." tadında birşeylerdi. Winamp'da peş peşe koyup tekrar tekrar dinlemek lazım bu iki şarkıyı, "Shewing the Two Contrary States of the Human Soul" olsun diye.
Not: Evet, hala en klasik görünümüyle Winamp kullanıyorum. Seviyorum, sayıyorum. Kullanmaya da devam edeceğim. Media Player'la, I-Tunes'la falan zehirlemeye kalkmayın beni.
[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|