Sen getir üstünü...
1 Aralık 2008 Pazartesi, 18:37
Düşün, uzay çağında bir ayağımız
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için
Koymuş postasını
Görmüş restini
He canım
Sen getir üstünü
Şiir Ahmet Arif, şarkı (aslında pek sayılmaz) Ahmet Kaya'nınmış. Uçakta tanıştığım Amerikan pasapotlu Yozgatlı kamyon şöförü amca (iğneleme falan yok adam buydu hakkaten de) ne iş yapıyorsun diye sorunca "Fizik...eeee şey nasıl anlatsam şimdi atomlar falan var..." demiştim, o da "Ah, atom fiziği, biliyorum ben bunu, şiiri var!" deyip bunu okumuştu. Şiiri sevdim; fizik satır arasında geçiyor, demek ki ondan sevmemişim.
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
Hava....bııııırrrrrhh.
24 Kasım 2008 Pazartesi, 04:14
- Birader gel çıkalım.
- Yok abi ya hiç çıkasım yok evde iyiyim ben, hava da soğuk zaten.
- Ne soğuğu lan hava çok güzel.
- Hadi ya kaç derece? Aaaa 29-30 diyor hakkaten iyiymiş.
- Demedim mi?
- Tamam abi geliyorum.
Bu diyalog bu sabah hakkaten yaşandı burada. 29-30 dediğimiz şey fahrenheit ölçeğinde, medeni dünyanın sıcaklık birimine çevirirsek -1 ya da -2 dereceye denk geliyor. Anlayacağınız, burası soğuuuuuk, 4-5 gündür gündüz gece sıfırın (celcius) üstüne çıkmadı. Daha kasımdayız, demek ki çekeceğimiz var...
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (0)
|
Mango: Tadı ve Kızları
25 Eylül 2008 Perşembe, 22:58
Bu sadece benim yaş grubuma ya da Ankara çevresine mi mahsustur bilmiyorum ama gerek benim gerekse yaşıtım arkadaşlarımın yüzünde 'mango' kelimesini duyar duymaz böööyle salakça/safça bir gülümseme belirir. Hayır, tadına bayıldığımızdan değil; arada bir dondurmasına denk gelmişizdir ama hangimizin babasının evinde tropik meyve yeniliyordu ki? (Hakkını verelim gerçi, arada bir hindistan cevizi alıyorduk ama mango satılan tek bir yer bile bilmiyordum ben.) Ama aynı isimdeki giyim mağazası heeeep en güzel kızları model olarak kullanıp bütün şehri posterleriyle donatırdı. Yanlış anlamayın, baldır-bacak hikayesi değil bu; şirin olurdu adamların modelleri, bir de renkli makyajlar falan yaparlardı sanki. Ne bileyim, işte bu yüzden hepimizin mangoya karşı da Mango'ya karşı da bir sempatimiz vardı.
Sonraaaa, malumunuz gavur ellere geldim. (Evet, bunu da gurbet yazısına çevireceğim.) Geçen sene Kaliforniyalı bir ofisdaşım vardı, bana Kaliforniya'nın meyve-sebze konusunda ne kadar şanslı bir eyalet olduğunu anlatmıştı bir gün:
- Ya hede hödö hede hödö, işte her türlü meyveyi sebzeyi çokça yiyebiliyorduk biz orda. Ama Amerika'nın her yerinde böyle değil. Bilmemne eyaletinden bir kadınla tanışmıştım, hayatında hiç mango yememiş.
- Eeee?
- Ya hiç mango yememiş hayatında, inanabiliyor musun? Yani daha mangonun tadını bile bilmiyor!
O aralar burdakilerin yiyip de benim yemediğim o kadar çok lüzumlu lüzumsuz şey vardı ki, mangoyu listeye bile yazmadım. Ancak geçen hafta nasip oldu kendilerini alıp yemek. Yediğim şey olmuş muydu ham mıydı emin değilim; aslında bana ham geldi ama dediğim gibi babamın evinde mango ile büyümediğim için ham derken neyi referans aldığımı ben de bilmiyorum. Sonuçta o kadar da matah bir şey olmadığına karar verdim. Üstelik dişlerimin arasına kaçtı hep.
Hikayeden çıkaracağınız ders: Mango'nun kızları meyvesinden daha güzel.
Gelecek dersin konusu: Hoş bir avokado hikayem var bir de, onu da anlatsam mı? Bir de İstanbul'dayken üç kişi para birleştirip ananasa girmiştik, keserken fotoğraflarımız bile var, onu da koyarım belki.
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|
Askerlik
17 Eylül 2008 Çarşamba, 05:33
Bir erkeğin ömrünün ne kadar askerlik ile geçer? Vatandaşı olduğu ülke top yekün savaş halinde değilse çok fazla olmamalı bu di mi, belki 1 yıl? Yurtdışı deneyimi ve baba parası bunu bir aya kadar indiriyor biliyorsunuz bizim memlekette, gözleriniz benimki kadar ileri derecede miyop ise o bir ayı bile yapmak zorunda kalmıyorsunuz.
Amaaaaaaa bu evrak işlerinden kurtulmak için yeterli mi? Hep beraber cevap verelim: Değiiiiiiiilllll. Eğitim Ataşeliği ve Yozgat Askerlik Şubesi'nin ortak çalışması ile tehir işlerimi hallettim geçen sene. Şimdilik Türkiye Cumhuriyeti Ordusu ile olan hukukum her dönem başında öğrenci belgesi göndermekten ibaret.
Tam rahata erdim diyordum ki Sam Amca'dan mektup geldi bu hafta. Amerikan Ordusunun veritabanına almışlar beni, haberim olsunmuş. Neden hiçbir fikrim yok. Sanırım herkese uygulanan rutin bir şey, zaten yabancıysanız ve başvurmadıysanız bize bildirin diyor ya uğraşmayacağım sanırım. Yeter kardeşim ya bırakın peşimi. Sanki elime tüfek verseniz bir şeye mi yarıycam?
[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (2)
|
Grip ve greyfurt
10 Eylül 2008 Çarşamba, 04:04
Gene o meşhur 'aylar süren bir türlü geçmeyen ömür törpüsü grip'lerimden birini oldum. Malum burası soğuk, ağustosta başladım bu sefer. Muhtelif ilaçların neredeyse etkisiz olduğu iki hafta geçirdim, bol bol modern tıbba sövdüm, tekrar tekrar egzersiz sözü verdim kendime (eve eliptik bilmem ne alıcam galiba kondüsyon için), vs, vs. Şimdi iyiyim, günde iki turunçgilden aşağı düşmemeye çalışıyorum.
Uzattım gene.
Bugün portakal sanarak iki tane greyfurt almışım, parasını öderken yazarkasada görünce dank etti. Kendisini yemeyi bırakın, portakalla karıştırılmış suyu bile naciz bedenime terstir benim. Az önce birini soyarken, epeydir hiçbir şeyi dilemediğim bir yoğunlukla fazla ekşi olmamasını dilediğimi farkettim.
Yazının ana fikri: Bu aralar hakkaten çok sıkıcı oldu benim hayatım ve de hala "Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar/ve hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar..." şarkısını söyleyecek greyfurttan hallice birini bulamadım.
[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar | Yorumlar (1)
|