Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Ivır zıvır
19 Haziran 2008 PerÅŸembe, 16:08

* Bugün, yani 19. Haziran. 2008 günü burda, yani Ithaka denilen dağ başında kalorifer yaktık. Tarih kitaplarına yazın lütfen.

* Yok hayır, Güney Yarımküre'de değiliz.

* Geçen hafta ilk olarak cam sildim hayatımda. İzlenimler: 1) Suya çamaşır suyu karıştırarak denedim, işe yarıyor ama camsil alıp gazete kullanmak daha makul. 2) Çamaşır suyuyla çooook uyduruk bezlerim vardı onları kullandım, camları bilmem ama bezler nerdeyse bembeyaz oldular. (Asıl renkleri koyu griydi.) 3) Ev kadınlarının cam sildikten sonraki gün yağmur yağınca duyduğu hayal kırıklığının nasıl bir şey olduğunu anladım.

* Evet, sadece kalorifer yakmıyoruz, deliler gibi de yağmur yağıyor burda.

* Birkaç ay oldu burda tavla turnavası düzenlenmişti, hala yazmamışım, hayret. İlk turda Danimarkalı ve daha zar atmayı beceremeyen (cidden) bir adama yenildim. Adam hep internetten oynarmış, ilk defa gerçek bir tavlada oynamış, ne yapsın.

* Bir de burda Amerikalı ve Hintli çocuklarla futbol oynuyoruz. İlk seferde muhabbet "Şimdi bu 'soccer' nasıl oynanıyor, el yok, omuzla dokunabilir miyiz?" şeklinde döndü. Hayatımda ilk defa bir grupta en kötü futbol oynayan kişi değilim, sevinçliyim.

* Tamam biraz abarttım: Galiba yine en kötü oynayan benim ama en azından açık ara en kötü değilim.

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (3)

Dönmek
31 Mayıs 2008 Cumartesi, 11:58

Yeni Türkü'nün şarkısı ile açalım yazımızı, sözler Murathan Mungan'ınmış:

"dönmek, mümkün mü artık dönmek
onca yollardan sonra
yeniden yollara düşmek
neresi sıla bize, neresi gurbet
(...)
yollar bize memleket"


Fazlaca ev kedisiyim galiba ki şehir değiştirmek zor gelmişti, ülke değiştirmek daha beter. Ordayken biraz alışmış gibiydim ama tatile gelip de burda bıraktığım hayatı görünce aklıma geçen sene gitmeden önce alıntıladığım Le Guin satırları geldi, bu sefer daha da içten yazıyorum buraya:

"I did not follow her. I had nothing to say her: literally. I felt that it would take me a month, a year, years, to find the words I needed to say her. I had been so rich, so comfortably complete in myself and my ambition and my destiny, five minutes ago; and now I stood empty, silent, poor, looking at the world I had thrown away."


Biliyorum, şikayet etmeye hakkım yok. Sonuçta kötü sayılamaz bulunduğum durum ve de gittiysem kendi isteğimle gittim. Gene de hala burası daha tatlı görünüyor, oturup ciddi ciddi doktorayı yakıp dönsem mi diye düşünüyorum. Ha, 2. sınıftan beri de okulu bırakmayı planlayan birisinin benzer düşüncelerine ne kadar önem vermek lazım size kalmış elbette.

Amaaan neyse. Pinhani'yi yazdım mı hiç buraya? Öyle ders çalışırken falan fonda çalınca çok rahatsız etmeyecek, dinlendiğinde depresifleştirmeyecek yumuşak bir pop grubu. İkinci albümlerini çıkarmışlar. Birincisinde çok amatör geliyorlardı kulağa ama yine de tatlılar bence:

Ne Güzel Güldün

belki durup dururken yanına gelince
söylediklerimi anlamsız buldun
oysa vakit yoktu ama sen haklıydın
çünkü böyle şeyler aceleye gelmezdi
yalandan da olsa
ne güzel güldün o akşam bana

belki tanışmak zor, iyi anlaşmak zor
peki görüşmek çok mu kolaydı
çok kısa bir zamanda, belki biraz da zorla
bence gayet de iyi anlaştık
yalandan da olsa
ne güzel güldün o akşam bana

yalandan da olsa
ne güzel güldün o akşam bana

bana bir söz verdin,yine gelirim diye
sen gelmesen bile ben gelirdim
sana bi şarkı yazdım, söylersin diye
beni hiç unutmamanı istedim
yalandan da olsa
ne güzel güldün o akşam bana

yalandan da olsa
ne güzel güldün o akşam bana

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Ev Yolu
16 Mayıs 2008 Cuma, 04:59

* Burda kullandığın cep telefonunun şarjını kontrol et, gerekirse şarj et.

* Orda kullandığın cep telefonunun şarjını kontrol et, gerekirse şansına küs, uygun adaptörün yok.

* Laptopun şarjını kontrol et, gerekirse şarj et. Yolda izlemek için hafızasına bir iki film yüklesen fena olmaz ama korsan orası kadar gelişmemiş ki burda.

* mp3 çaların şarjını kontrol et.

* FotoÄŸraf makinesinin pillerini ÅŸarj et.

* Üzerinde toplam taşıdığın elektrik enerjisinin miktarını hesapla bir ara, merakını tatmin et.

* Orda kullandığın kredi kartlarını yanına al. Adamlar altı ayda bir kullandığın kartlardan bile yıllık kullanım bedeli tahsil ediyor diye küfret.

* Uçak biletini kontrol et.

* Pasaportunu kontrol et. Yanında gereken bir araba evrağı kontrol et.

* Yolda bir sorun çıkar da aç kalırsan diye en büyük boydan bir snickers al yanına.

* Evinin (gerçeğinin) anahtarını al.

* Akbil ve Ego kartını al.

* Kaç saat sonra nerde olacağını hesapla. Mesela şu anda İstanbul 19 saat, Ankara 26 saat.

* Aspirin içmeyi unutma, kanın sulansın, bacakların uyuşmasın, emboli atmasın.

[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (2)

Sıcaklık - Burukluk ilişkisi üzerine bir deneme
16 Nisan 2008 Çarşamba, 03:31

Tam kaç dereceye denk geliyordur bilmiyorum, serin ama soğuk olmayan bir sıcaklıkta hissettiğim ürperti oldum olası bende tam olarak hüzün ile aynı etkiye sahiptir. Hani aşırı güneş ışığı insanların %10'unda mı ne fotosinirlerde aşırı yükleme yapıp yandaki sinire etki eder ve insanı hapşırtır ya (hakkaten de biyolojik mekanizması buymuş), belki de öyle bir şeydir, bilmiyorum.

İşte bugün okuldan dönerken de hava tam böyleydi. Daha doğrusu sıcaklık + üzerimdeki palto kombinasyonu tam uygun ürperti seviyesine denk geldi. Güneş de batıyordu, fazla rüzgar yoktu, vs, vs; belki de Ankara'nın mayıs/haziran akşamlarını andırıyordu, emin değilim. Sonra mp3 çalar peş peşe iki kere Missing'i çaldı. İşte efendim, birden aklıma eski hikayelerim falan geldi, böööyle bir hüzünlendim. Şimdi meraklı okuyucunun burda sorması gereken ilk soru "Ne hikayesi, var da biz mi bilmiyoruz?" olmalı: Efendim sorunumuz da budur belki, hiiiç anlatılmadı o hikayeler zaten. İkinci soru "Neyin var yavrucuum, aşık mısın?" olabilir: Yok efendim, yok valla bir şey, bu havalar bu hale getirdi beni.

Neyse, ben ödevime döneyim.

[Genel/Geyik] [Ansiklopedik/İşe Yaramaz Bilgi] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Kabus
1 Nisan 2008 Salı, 04:39

Son haftalarda gördüğüm iki kabus:

* Rezalet bir film seyrediyorum. Korku filmi miydi, çok mu mide bulandırıcı sahneleri vardı hatırlamıyorum ama film o kadar rezil ki ekrana bakamıyorum bile. Acayip sıkılıyorum. Film daha da rezalet bir hal alıyor. Uyanıyorum.

* Yemek yemek için restorana gidiyorum. Yer yok biraz bekleyin diyorlar. (Buranın adeti bu, kafana göre oturmuyorsun, ya da yer yoksa bekliyorsun çünkü aynı saatte hiçbir yerde olmuyor.) Bekliyorum, bekliyorum. Hala yer açılmıyor. Bir saat falan bekliyorum. Acayip sıkılıyorum.

Evet, var mı aramızda bilinçaltı çözümlemesi yapacak olan?

[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Takvim

Aralık2014

Oca

P

S

Ç

P

C

C

P

25

26

27

28

29

30

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

5

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/İşe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat

<-Önceki || Sonraki->