Bir süredir İstanbul’dayım. Bu sabah misler gibi Sarıyer Böreği yedim (om nom nom) – aramızda kalsın ama ne zamandır börekten konu açıldığında kendi kendime bir durup düşünüyordum Karaköy müydü, Sarıyer miydi diye… o derece ama buradayken ucundan özüme döner gibi oldum, birkaç semtten geçerken oranın ismini, etrafındaki semtleri hatırladım az çok (Halıcıoğlu, Balat, Eyüp, ilk halı saha, Dinarsu…)
Kadıköy’e inmedim (sadece yürüme mesafesindeki Hups* ile Panel Kırtasiye’ye gittim, işte bir de bu sabah Öz Sarıyer Börekçisi’ne) ama Kadıköy güzel bir yer (ortaokula kadar Şişli’de (bir apartımanda), ortaokul/liseyi Bakırköy’de, üniversiteyi kısa bir süre Kağıthane, uzun bir süre Ataşehir’in oralarda yaşadım: Lise / üniversitenin ilk yılları yoğun şekilde Beyoğlu’nda, üniversitenin son yılları ise Beyazıt/Çemberlitaş civarında geçti daha çok). Slow Horses 3’de Fantastic Beasts’in teyzesi (Katherine Waterston imiş adı) Ortaköy’den bot-taksi’ye binip altyazı’da “to Kadıköy” yazdığında, inip de dolaştığı yerin Karaköy olduğunu bilecek kadar unutmamışım buraları henüz. 8)
İstanbul güzellemesi yapmayacağım, sonuçta klişe tabirle: “İstanbul gezilecek yer, yaşanacak yer değil.” (okkada 8) Kadıköy şöyle güzel bir yer mesela:
*Hups’ta da şöyle bir şey oldu: Ben girdiğimde bir bey alışveriş yapıyordu, oradaki hanımla sohbet ederken “Ankara’da, aletli pilates yaparken…” dedi, ben de, 10 bin yılın introvert’i, artık nasıl olduysa atladım “aaa, Ankara’da hangi reformer pilatese gidiyorsunuz, ben de Ankaralıyım…” (şair burada “reformer” diyerek, konu hakkındaki engin bilgisinin havasını atıyor), meğerse Ankara’da pilates eğitmeni imiş arkadaş. Sonra onun işi bitti, vedalaştık, bir süre sonra da bir hanım, bir çocuğu ve çocuğunun arkadaşı girdiler, meğerse onlar da Ankara’dan gelmemişler mi! Sonrasında dedim ki: siz en iyisi Ankara’da şube açın, bugün Ankaralılar günü olmuş! (bu vesileyle ben de ileride okuyacağınız -çünkü bu kısım sonradan edit-üzere, ürün yerleştirmesi yapmış gibi oldum ama Hups’u bilmemeniz çok normal, zira kendi halinde, ihraç fazlası kıyafet satan güzide, küçük bir mağaza… 8)
Okumaya devam et “Hal Hatır und 40 Satır”