Bazen…

Çoğu zaman tesadüfler, başka şeylerden haberdar olmamıza sebep olabiliyor. Bazen hakikaten çok tatsız tesadüfler, üzücü şeylerden haberdar ediyor, az evvel bir yakınımın uzaktan da olsa tanıdığım, saygı & sevgi duyduğum bir akrabasının vefatını bu şekilde öğrendim.

Okumayı çok arzu etmeme rağmen sonunda pes edip okumayı bıraktığım John Crowley’nin The Solitudes kitabında şöyle bir kısım vardır:

When he was very small he had been told the story of the man who was caught in a rainstorm and sought shelter in an old barn. He fell asleep in the hayloft, and when he woke it was deep midnight. He saw, walking on the rafters of the barn, a clowder of cats; they would walk the rafters and meet, and seem to pass a message. Then two cats met on a rafter very near where he lay hidden, and he heard one say to the other: “Tell Dildrum that Doldrum is dead.” And so they parted. When the man got home that day, he told his wife what had happened, and what he had heard the cats say: “Tell Dildrum that Doldrum is dead.” And on hearing that, their old family cat, dozing by the fire, leaped up with a shriek and cried out: “Then I’m to be king of the cats!” And it shot up the chimney, and was never seen again.

That story had made him shiver and wonder, and ponder for days; not the story that had been told, but the secret story within it that had not been told: the story about the cats, the secret story that had been going on all along and that no one knew but they.

Geçen gün (11/1/2017), sabah kalkar kalkmaz fikir defterime bu minvalde aklıma gelen şu cümleyi yazmıştım:

“Amaçları neydi, bilmiyorum ama başarıya ulaştılar.”

Sanırım rüyamla ilgiliydi: rüyamda bir sürü gülen, güldüklerini gizlemeye, çaktırmamaya çalışan ama bariz şekilde mutlu olan takım elbiseli, bıyıklı, uzun burunlu adamlar vardı. Çok rahatsız oluyordum, çoktan kazanmışlar da, bizi hala boşu boşuna, kedinin fareyle oynadığı gibi boşuna uğraştırıyorlardı. Öyle bir sıkıntıya uyanmıştım.

Başka, bambaşka öyküler, arka planda, söylenmeden geçip gitmeler. Misal, bir öğrencim benimle konuştuğu zaman, aslında gölgelerimiz (bir saniye, çok klişe bir düşünce olduğu için kesin alakalı bir çizim/foto bulabilirim… — bulamadım. Platon’un Mağarası’na kadar bin türlü şey buldum da, iki kişi konuşurken, çok daha fazla yer kaplayan duvara yansıyan gölgeleri gibi bir şey bulamadım), biraz başa saralım: misal, bir öğrencimle konuşurken, yüzeyde görünen ikimizin konuşur siması, diyelim ki fizikten bahsediyoruz, halbuki onun gölgesinde doğup büyüdüğü ortam, çektiği sıkıntılar, bin türlü bilim dışı sorun, bende de var bir şeyler ama işte fizik konuşuyoruz, mucize gibi bir şey. Bütün varoluşumuz çeşitli yönlere yaptığımız projeksiyonların kesişimlerinden ibaret. Breh breh. Brehxit.

Bugün güzel başladı

Dışarıda yağmur yağıyor, hava soğuk, karanlık. Ama kim düşündüyse ellerine sağlık, Google’ın “Türkan Saylan” Doodle’ı ile güne başlamak bütün bunları unutturup, yüzüme bir tebessüm kondurdu. Bugün Türkiye’de Google’ı kullanmak istediğinizde, arama formu, Türkan Saylan’ın 81. doğum günü vesilesiyle aşağıdaki resimle çıkıyor:

Bu vesileyle Vanessa Winship’i de Sweet Nothings‘iyle analım (ilgili girişin ikinci kısmı)…

I gotta learn how to live as somebody’s yesterday…

1993’te Spin Doctors Two Princes’ı; 1995’te Alanis Morissette Jagged Little Pill‘i, No Doubt Tragic Kingdom’ı çıkardı; 1997’de Sixpence None the Richer Kiss Me‘yi. Haydi izleyelim o halde bir, eski günlerin anısına (sonrasıyla alakalı, izleyin o yüzden), siz izleyin, sonra tekrar görüşürüz:

Okumaya devam et “I gotta learn how to live as somebody’s yesterday…”

Saçma düşünceler, rüyalar…

İnsanların kış uykusuna yatmaları gerektiğini düşünüyorum. Doğaya toparlanacak zaman verilmeli, hem soğukta dışarı çıkmak zorunda da kalmayız.

Bir zamanlar bir trene binmiştik, hava sıcaktı, havalandırma yoktu, çok sıcak basmıştı — az evvel, hazır İspanyolca şarkılar dinlerken, o trende sıcaktan kendimden geçtiğimi, belki de hâlâ o trende olduğumu düşündüm. Güneş Tecelli Ediyor‘daki gibi biraz da belki. Güneş Tecelli Ediyor’u göndermemişim hiç daha önce, Google bilemedi, o zaman al sana Google…

upstream-color-screenshot-2

Okumaya devam et “Saçma düşünceler, rüyalar…”