Kafamda Zooey’nin donuk sesiyle She & Him’in “Hold Me, Thrill Me, Kiss Me” cover’ı gidiyor ama birkaç gündür kulağımda bambaşka bir şarkının başlangıcı vardı. Bir oyun müziği gibiydi (Gods – Into the wonderful? / Xenon 2 – Megablast? Speedball 2?) en nihayetinde bir saat kadar önce yatınca Midnight Resistance‘ın müziği olduğuna kanaat getirip uyuyordum ki, işte o anda dipten ve derinden (biraz da zorlamayla) aslında aklıma takılan şarkının Bombay Bicycle Club’ın “Eat, Sleep, Wake (Nothing But You)”su olduğunun ayırdına vardım (aka “aydım”).
Okumaya devam et “Hold Me, Thrill Me, Kiss Me”“Günler, tepelerden aşağı koşan vahşi atlar misali” (Rerun)
Halbuki öyle de emindim ki daha evvelden bu başlığı kullandığıma fakat şöyle bir arayınca bulamayıp şaşırdım. Hoşgeldin 2025!
Aralık ayı Bukowski’nin başlıkta dediği gibi, gümbür gümbür geçti. Bu seneki YMF (Yoğun Madde Fiziği – Ankara Toplantıları) bizdeydi, onun hazırlıkları, kaygıları ile uğraştık ama çok şükür her şey yolunda gitti, sorunlar çözüldü, gayet başarılı bir organizasyon gerçekleştirdik, yüzümüzün akıyla sıramızı devrettik. Bu tabii işin organizasyonel kısmı, asıl olarak çok sevdiğim birçok insanla aynı çatı altında buluştuk, konuştuk, hasret giderdik. (YMF ile ilgili olarak bu sayfalardaki ilk giriş için bkz. “Güzel şeyler…” (12/10/2016))
Bu sene akademik olarak gayet verimli geçti. Hayat da güzeldi (lokal hayattan bahsediyorum, globalde dünya kendisine çeki-düzen vermeli).
Mesut Bahtiyar
Barthes vaktiyle (S/Z’de) demişti ki “bir hadım hikayesi, bedeli ödenmeden anlatılamaz” (ya da öyle bir şey, ezberden yazıyorum). Şimdi tabii çok alakalı değil ama geçen gün Emekli Albay Emre S. Nişasta Paşa’ya cevap yazarken Sanat Güneşi’mizden bahsedince, aklıma düştü, yazmasam olmaz.
I’m leaving on a jet plane…
Lale Müldür, Peter, Paul and Mary’nin versiyonunu pikaba takıyor şiirine başlarken, o ritimde yazıyor ama ben spotify’dan Chantal Kreviazuk yorumunu açıyorum.
Okumaya devam et “I’m leaving on a jet plane…”Cosy Sururi
Hollandaca’da “gezellig” (hezellihk gibi okunuyor) diye, oldukça tipik, Hollanda spesifik bir kelime (çokça sıfat) var, birbirine benzeyen pek çok anlama geliyor haliyle, öyle tipik olunca; kolay kolay da başka dile çevrilmiyor ama keyifli, konforlu, rahat, sakin bir şey düşünün, işte gezellig o.
Okumaya devam et “Cosy Sururi”