$izoSuru No:4 – Mutlu Sonlar

$izoSuru #4 — Mutlu Sonlar

  • Feist – My Moon, My Man (2007)
  • The Chordettes – Lollipop (1958)
  • Eisley – Marsh King’s Daughter (2007)
  • Maia Hirasawa – And I Found This Boy (2007)
  • Imogen Heap – Glittering Clouds (Locusts) (2006)
  • Bjork – Earth Intruders (2007)
  • The New Pornographers – Myriad Harbour (2007)
  • Camera Obscura – French Navy (2009)
  • Do Wacka Do – Roger Miller (1965)
  • Slow Club – When I Go (2009)
  • Nick Cave – Disco 2000 (2006)
  • Kate Nash – Merry Happy (2007)
  • The 88 – At Least It Was Here (2009)
  • The Bird & The Bee – Polite Dance Song (2007)
  • + Emre Sururi’den yorumlar, ahkamlar, karalamalar….

İndirmek için bu bağlantıyı takip ediniz / Please follow this link to proceed with download.

Feist – My Moon, My Man (2007) Take it slow /  Take it easy on me / And shed some light /  Shed some light on me please

The Chordettes – Lollipop (1958) I call him / Lollipop lollipop /  Oh lolli lolli lolli

Eisley – Marsh King’s Daughter (2007) Stealing to your window /  “Well, you know”, I say, “We could fall in love” /  Sighing in exasperation /  “No”, you say again, “This simply is not love” / And I just know that we could work out

Maia Hirasawa – And I Found This Boy (2007)
And we talked about life,  we talked about time / We talked about me, while he was looking around / He was searching for something new and exciting, / while I was standing there right in front of him / (HELLOOOO!!!!)

Imogen Heap – Glittering Clouds (Locusts) (2006) I’m not always like this /  It’s something I’ve become, /  A terrible weakness /  In my nature, in my blood. /   Save me, oh save me, save me from myself / Before I hurt somebody else again.

Bjork – Earth Intruders (2007)
We are the earth intruders  / We are the earth intruders /  Muddy with twigs and branches  /  Turmoil! Carnage!

The New Pornographers – Myriad Harbour (2007)
Someone somewhere asked me, / “Is there anything in particular / I can help you with?”  / All I ever wanted help with was you.

Camera Obscura – French Navy (2009)
I’ll be criticized for lending out my art /  I was criticized for letting you break my heart /  Why would I stand disappoint for looks? /  I’m fully grown, but I’m on tender hooks  / Ooh with the looks, on tender hooks  / Ooh with the looks, the looks, the looks…

Do Wacka Do – Roger Miller (1965)
Yeah, I see you’re goin’ down the street in your big Cadillac, / You got girls in the front, you got girls in the back, / Yeah, way in back, you got money in a sack, / Both hands on the wheel and your shoulders rared back / root-doot-doot-doot-doot, do-wah

Slow Club – When I Go (2009)
If I get to sixty will you let me slip away  / Into an armchair for the rest of my days / Cos you’ve got your family and I’ve got mine  / The love that we share is for another time

Nick Cave – Disco 2000 (2006)
Oh, what are you doing Sunday, baby? /  Would you like to come and meet me, maybe?  / You can even bring your baby. / Ooh ooh-ooh-ooh-ooh..

Kate Nash – Merry Happy (2007)
So I learnt from you /  Do do do da do do do do do do da do do do do do do da do /  Do do do da do do do do do do da do do do do do do da do /  I can be alone /  Yeah /  I can watch a sunset  / On my own / I can be alone /  Yeah / I can watch a sunset / On my own / I can be alone / I can watch a sunset / On my own / I can be alone / Yeah /  I can watch a sunset / On my own / I can be alone / Yeah /  I can watch a sunset /  On my own  / I can be alone /  I can watch a sunset /  On my own

The 88 – At Least It Was Here (2009)
Give me some rope / Tie me to dream / Give me the hope / To run out of steam / Somebody said / It could be here / We could be roped up, tied up / Dead in a year / I can’t count the reasons I should stay / One by one they all just fade away

The Bird & The Bee – Polite Dance Song (2007)
Pardon me /The music is moving / Moving from left to right / Apologies / For losing my cooling / Losing the day to night.

İlgili bağlantılar, aklıma getirilenler:

Scrubs / Lollipop : http://www.youtube.com/watch?v=KGaL3gMsEHY

SW Mos Eisley Edit : http://forgng.blogspot.com/2010/09/star-wars-mos-eisley-edit.html

xkcd playlist shuffle : http://xkcd.com/668/

The New Pornographers’in bahsettigim “diger” sarkisi All the Things that Go to Make Heaven and Earth imis bu arada, hakikaten de guzel sarki. Ayrıca bahsettiğim sağcı moronun adı Jimmy Swaggart imiş ve dahi o bu lafı rock müzik için söylemiş ve dahi sene 1986 imiş ama fekat grup meğer adlarını oradan değil, bir capon filminden alıyormuş (this sentence is wrong on so many levels).

“La Même Histoire”yı bu sefer de doğru telaffuz edemedim. (Heyhat!) Ayrıca program boyunca sürekli aksi yönde çaba sarf ettiysem de, tahriklere kapılmayınız, Eisley’nin şarkısının adı “Marsh King’s Daughter”, Björk’ünkü “Earth Intruders”, Kate Nash’in son albümünün adı da “My Best Friend is You”.

Yanlış hesap Bağdat’tan döndü, Camera Obscura için boşu boşuna içeri gidip ağlamışım, matematiğim kuvvetli değil sadece (2011’in evvelki senesi: 2009, hesap tamam ama 3 sene değil, 2 sene öncesi, gerçi aslına bakarsanız 3 senedir dinliyorum, evet, yine kafam karıştı, matematik zor, iyi ki sözeli seçmişim (karşılaştırmalı edebiyat).

Programın listesi hazır olduktan sonra Selma, Zappa ve Sabun’la paylaşmıştım, sağolsunlar görüşlerini esirgemediler, bu vesileyle onlara programda bir kedi selamı çakacaktım ammavelakin program telaşesi içinde yandı bitti kül oldu gitti aklımdan, bir selam borcum olsun. Benzer minvalde, bu program için Ece en favori şarkılarından olan She&Him’in “In the sun”ını söylemişti, ama Audacity dayanamadı, kilitlendi, göçerken yanında bilgisayarı da götürdü, o da başka bir sefere artık. Ayrıca bu, bunları ikinci yazışım çünkü 20 dakika öncesinde, xkcd’nin şu literary criticisim’le ilgili olan strip’ini ararken firefox’un o tab’i göçtü, o da yanında benim epeydir yazdığım şeyleri götürdü, sinir oldum, kalktım Chrome yükledim, o da editörü Javasız açınca, firefox 4’ü indirip yükledim çaresiz.

Bugün Bengü’yle konuştuk, ne kadar çok kız+oğlan, hepi topu o kadar grup var diye. The Bird & The Bee’den başladık saymaya, Pomplamoose, Eats Tapes, Stereophonic, She & Him, Slow Club, var da varrrr… (Kızlar süper, oğlanlar da geek gibin yalnız niyeyse).

Slow Club, Çetin Beyciğim (biraz Meren havasi da mi var sanki yoksa sakaldan mi) :

Bu da Raising Hope’taki Do-Wacka-Do sahnesi:

 

Geçen programda (80ler) arka planda çalınan müziklerin dizileri (bir son dakika karışıklığı olmadıysa sıralı olarak):
Dallas, McGyver, The A-Team, Air Wolf, P.I. Magnum, Knight Rider, Twin Peaks, Quantum Leap, Mission Impossible. Yarışmayı 3 doğruyla sevgili Bilgehan Demir kazandı (yaşının verdiği avantajla diyeceğim ama bu diziler için biraz büyük kalıyor gibi gelmiyor da değil!). Bir gün şayet 80ler devam programı olursa, 3 şarkıyı kendisinden isteyeceğiz, vermezse de küsüp bozulacağız (aka küs boz burnun iki karış yaptırımı / cips kola kilit blöf (cımbız) yaptırımından sonraki en sağlam yaptırımdır, “ayna demek yok” korumasını da baştan sallıyorum ortaya (+2/-1, vurdum mu?).

Imogen Heap’in Glittering Clouds (Locusts)u zor bulunan bir parçadır, benim radyoODTÜ olsa gerek, radyo vesilesi ile haberim olmuştu, geçen sene de Spotify’dan para verip aldım (internetten satın almış olduğum tek mp3’tür kendileri bu arada). Bu program için listeyi toparlarken, The 88’in “At least it was here”ını çok alasım vardı ama ne Spotify’ın şeysinde, ne ubuntu one’da ne de amazon ve diğer arkadaşlarda bulamadım — bir tek Apple’ın iTunes’unda vardı, ondan da indirdikten sonra ya taşıyamazsam kaygısıyla alamadım.

(Yeni gelin mode on) yerim olsaydı bunları da çalacaktım kategorisindeki şarkılar:

Sia – Buttons
/ Şarkının özellikle orijinal klibini tercih etmedim link verirken çünkü Sia “Ben kliplerimde bilgisayar kullanmadan özel efekt yapabilirim” düsturunu kendine ilke edinmiş bir nom nom yönetmen ile çalışmış, üç şarkının üç klibi de bu kadar mı kötü olur yahu! (Total eclipse of the heart’a laf ettik ya geçen programda, beterin beteri geldi).

Kate Nash – Do-Wah-Do
/ Süper – ama bunu yerim dar diye değil de, zaten halihazırda Merry Happy’sini çalıyorum diye alamadım.

Pogues – Rocky Road to Dublin
/ Bunu başta almıştım, sonra niye aldığımı anlayamadım, çok güzel şarkıdır ama mutlu son ne alaka? olsun, dinleyelim coşalım, Shane McGowan için içmeyelim bu gece.

Feist – My Moon, My Man (Boys Noize remix)
/ ohar.

Pulp – Disco 2000
/ Bu da orjınali. Ya bana bir bu adamı, bir Suede’in Brett Anderson’ını, bir de Love Actually’de Billy Nighy’nin canlandırdığı Billy Mack’i versinler, dans edeyim onlarla (garip danslar kategorisi, katakullisi).

The Dresden Dolls – Coin Operated Boy
/ yok, bunu da çalmayacaktım, Maia Hirasawa’nın And I found this boy’u vesilesiyle kulaklarını çınlatıyorum da, oradan şey ettim.

Hayatımın filminin (metaforik bir anlam yüklenmemektedir, cenazemde çalınması için değil, bizzat eğer bir gün hayatım filme çekilirse o filmi kast etmekteyim) sonunda çalınmasını isteyeceğim iki şarkı var, biri The Cardigans’ın In the Round’u, diğeri de Rage Against the Machine’den Sleep now in the fire. (biri perhiz, diğeri lahana turşusu). [cenazemde çalınacak şarkı olarak vaktiyle Danzel – Pump it up‘ı istemişliğim vardır, fakat bu isteği yaparken ciddi değildim, ciddi değilim hala, ama yine de, aklımın bir köşesinde cenazemde sevgili dostunun bu son isteğini gerçekleştirmeye teşebbüs ederken linç edilip, yanımda gömülecek sevgili arkadaşım OBM ile ilgili böyle bir fantazim de yok değildir 8]

GürerSan için Roger Miller – Do Wacka Do‘daki amcadan (Thumbs Carlisle – nasıl bir insandır o ya!) Batman şeysi giymesini rica etmiştim, o da beni kırmadı. Ayrıca Roger Miller’ın Erol Evgin’in biyolojik babası olduğu yönünde söylentiler de yok değil (değil).

$izoSuru No:3 – 80ler

$izoSuru #3 -- 80ler

$izoSuru #380ler

  • Katrina & The Waves – Walking On Sunshine (1983)
  • The Go-Go’s – Lust To Love (1981)
  • Robert Palmer – Johnny and Mary (1980)
  • George Michael – Faith (1987)
  • Heart – Alone (1987)
  • Dexy’s Midnight Runners – Come On Eileen (1987)
  • Fairground Attraction – Perfect (1988)
  • Billy Idol – Dancing With Myself (1981)
  • Simple Minds – Don’t You (Forget About Me) (1985)
  • Genesis – Invisible Touch (1986)
  • Nena – 99 Luftballons (1983)
  • Mike Oldfield & Maggie Reilly – Moonlight Shadow (1983)
  • Bon Jovi – Bad Medicine (1988)
  • + Emre Sururi’den yorumlar, ahkamlar, karalamalar….

İndirmek için bu bağlantıyı takip ediniz / Please follow this link to proceed with download.

İlgili bağlantılar, aklıma getirilenler:

  • Bonnie Tyler – Total Eclipse of the Heart (Literal Version) : Bu klip, şarkının orijinal klibidir, sadece sözler klipte görülenleri anlatır şekilde değiştirilmiştir. Orijinal şarkı için de bu bağlantıya gidebilirsiniz. Vaktiyle Georgina’yla bu klibin öte-kötülüğü (aka “çok çok” kötülüğü) üzerine konuşurken, “herhalde,” demiştim, “Bonnie Tyler şarkının iyiliğine, başarısına o kadar inanıyordu ki, bir arkadaşı ile iddiaya girdi, ‘bu şarkıya 13 yaşındaki yeğenime bile klip çektirsem, şarkı tutacaktır, var mısın iddiaya?’ dedi.” diye. (edi büdü abet troy, emir, o bölüm sonrası komikliğinde de koptuk gittik uzaklara, güneşin battığı diyarlara, seni tsunamide sırtlayan itfaiyeci göremedim bu arada desem, ortamı yumuşatmaya çalışsam bu arada (iyi olduğunu biliyorum, Skype status’ünden okudum)).
  • Fare Şehri‘ni Dreamworks’le yapan adam işte bu: diyecektim ki, kast ettiğim kişinin (Aardman) kişi değil de, stüdyo olduğunu öğrendim, dum and dumur oldum. Ian McKellen’ı hatırlamaya çalışırken de hani “Lord of the Gay Rings” diyorum ya, hatırlatma maksadıyla, orada yanlış yapmışım, “Gaylord of the rings” diyecektim, düzeltir, özür dilerim (böyle de pis bir insanım işte). “Fare Şehri güzeldir” derken bu arada, “çocuklarla birlikte seyretmek için” kast edilmektedir (Koca koca adam/kadın başına izleyenlerin bilet/DVD/internet parası iade edilmez, baştan söyleyeyim).
  • İspanyolca’daki “baştaki b’yi mi diyorsun, sondaki b’yi mi?” anekdotunun ayrıntıları için bkz. Nergis’in ilgili girişi.
  • Mikrofon aldım ben, canıma okundu, kaç kerrrrre, kaç kerrrrrre editlemekte, düzenlemekteyim bir bilseniz. Bengü’yle aralarda konuşulmayacakmış, onu öğrendim, ses kısılıyor (misal Doğu Almanya Muhabbeti).. Bir de p ve b patlamaları var, böy böyy.
  • Good Bye, Lenin! bu, Das Leben der Anders de işte bu.
  • Bir de, bu Almanya muhabbetini yaparken (Alone’dan sonraki, Come on Eileen’den önceki muhabbet), arka planda çalan müzik 4-5 kere tekrar ediliyor ahkamlarımın uzunluğundan ötürü: orkestra ne zaman baştan başlasa, kendimi böyle Oskar ödül töreninde teşekkür konuşmasını uzatmış olan kazananlar gibi hissediyorum (“kazanan” lafın gelişi, müzik girdi mi bir kere, oskar bile yetmiyor karizmayı kurtarmaya). Bir de bir keresinde çok büyük eşeklik yapmışlardı, sonra telafi etmeye çalışmış olsalar da, onu hatırladım şimdi.
  • 1977 doğumluyum (thus, çok çok küçük).
  • Yarışmamızı buradan açıklıyorum: Yanlış saymadıysam, 10 adet dizinin müziğini arkaplan olarak kullandım program boyunca. Bu dizilerden en çoğunu izlemiş -& izlemiş olduğunun da farkında- olan siz azizzzz dinleyicilerimden bir kişiyi, bir sonraki 80ler programı için 3 şarkı belirlemeye davet edeceğim. Eğer diziyi müziğinden doğrudan tanıyamıyorsanız, o diziyi izlemiş sayılmazsınız (Seyfettin sözüm sana ve arkadaşın Khaquille O’Neal’a! :). Müziklerini kullandığım dizilerden sadece bir tanesi (Dancing with myself’den sonraki, Don’t you forget about me’den önceki sekansta kullandığım giriş müziğine sahip olan) 80’lerden değil (ilk bölümünün yayınlanışı 1990’da) ama, bu konuyu Bengü’yle konuşurken, onun müthiş bir şekilde saptadığı üzere: ” O da, Northern Exposure da 90’lara ait sayılamazlar, eskinin dizileri onlar” (ya da bu anlamda bir başka sözcükler birliği).
  • Bu vesileyle, başta listeye alıp da, sonrasında vokal de ihtiva ettiklerinden dolayı kullanamadığım dizi müziklerine geçeyim:

    • Charles in Charge
    • Golden Girls
    • Marriage with Children
    • Cheers!
    • Perfect Strangers
    • Moonlightning
    • 21 Jump Street
    • Square One
    • 3-2-1 Contact!
  • Gürer-san ve Air Wolf’u (bilenler bilir).
  • Doktorayı bitireli 4 sene olduğundan kelli, 4 senedir sınavlara girmiyorum, o yüzden “sınavda bana podcast’ten sorular sorulması” ne mutlu ki abartılmış bir fantazyadan ibaret.
  • Bad Medicine da tıpkı benim anonslarım gibi, bir türlü bitmek bilmiyor her ne kadar o yönde telkinlerde bulunsa da, bittiğini sandığınız anda “wait a minute… wait a minute… one more time!” ile haydi koş fiş.
  • Bana zorla program yaptirmiyorlar, bilakis sevdiğimden ve istediğimden dolayı programları hazırlamaktayım ama yine de programın sonuna yaklaştıkça bu seferi de kazasız belasız atlatmış olmanın (haklı) sevincini yaşamıyor değilim, onadır yani “program bitiyor, şıkıdım şıkıdım!” tarzı yaklaşımım.
  • Arkaplan müziği bazen neredeyse asıl konuşmaya yetişiyor ya, o öyle değil aslında. Biraz kısınca bazen, mp3’e sıkıştırmada tamamıyla yutulabiliyor, o yüzden (ne dedim ben şimdi).
  • Audacity güzel program ama bir noktadan sonra sürekli olarak kilitlenmeye başiaması (arızaya geçmesi) yok mu!..

$izoSuru No:2 – Kanserojen Şarkılar

Jacob Holdt - Poor White Couple in Florida
[Jacob HoldtPoor white couple in Florida]

$izoSuru #2Kanserojen Şarkılar

  • Tom Waits – I hope that I don’t fall in love with you (1973)
  • Nicky Holland – I just don’t know what to do with myself (1997)
  • Yazoo – Only You (1982)
  • Shane MacGowan & Sinead O’Connor – Haunted (1995)
  • Florence + the Machine – I’m not calling you a liar (2009)
  • Mission of Burma – That’s when I reach for my revolver (1981)
  • Daniel Lanois – Jolie Louise (1992)
  • The 5th Dimension – (Last night) I didn’t get to sleep at all (1972)
  • Skunk Anansie – Twisted (Everyday Hurts) (1996)
  • Nik Kershaw – Wouldn’t it be good (1984)
  • Yeah Yeah Yeahs – Modern Romance (2003)
  • Neko Case (w/ Sook-Yin Lee) – Knock Loud (2007)
  • Zero 7 – In the waiting line (2001)
  • + Emre Sururi’den yorumlar, ahkamlar, karalamalar….

İndirmek için bu bağlantıyı takip ediniz / Please follow this link to proceed with download.

Canciğer kuzu sarması arkadaşım Georgina’yla bugünkü sohbetimizde ona programın listesini gönderdim, o da şu aşağıda okuyacağınız yorumda bulundu, bir kez daha çok sevdim canım arkadaşımı (bizim bir de onunla Boston (i.e., “More than a feeling”i söyleyen bıyıklı adamlar topluluğu) şarkılarının adlarını üzerine vaktiyle yaptığımız öldürücü bir analiz vardır):

The order in which they are in read like a story of a (modern) romance gone wrong.


First there is the acknowledgement that falling in love with this person is probably going to be the wrong thing to do, but having done so, the person in question is at odds and ends with him/herself putting the other person ahead of everything else (as if haunted). Finally, paranoia creeps in, cracks appear – is the other person lying? Absurd thoughts are keeping subject A up at night with the gun at close hand  – conjures of  terrible things subject B has (most definitely not) done and how the revolver will be the solution of it all. And then, it comes – the inevitable break-up! Another Modern romance dead. Subject A later sees subject B with another person and wishes he/she were in their shoes. Years go by, and thoughts of subject B still remain in subject A’s mind – will they ever come back?

İlgili bağlantılar, aklıma getirilenler:

Söylemeyi unuttuğum şeyler ya da $izoSoru $izoCevap:

  • Niye Nick Cave, the Smiths, Portishead, (the Cure, Sincerely El Cohen) yok? Bu adamlardan tabii ki tuttuğumu koyabilirdim (Cure’da artık Robert Smith’e kırgınım epey, Cohen de oyy oyy oyyy oldu benim için artık ya), ama onlara şöyle geniş geniş zaman ayırayım, ikişer üçer parçalarını çaldığım bir program hazırlayayım dedim (Nick Cave’in yorumuyla Disco 2000, Smiths’den illa ki I know it’s over, Portishead’den Magic Doors banko mesela).
  • Arka planda çalan şarkı ne? Ne değil de, nereden, hangi filmden diyelim gerek ipucu gerekse cevap olarak. Geçen programınki (Yılın Listesi 2010) Inglorious Basterds’ın soundtrack’inden, Ennio Morricone – Rabbia E Tarantella idi bu arada.
  • Ben baktım Youtube’e Zero 7’ın “öldürücü” yorumu için, yok öyle bir şey, bildiğin şarkı, eee? Ben de baktım link vereyim, o kadar versiyon arasında aramayın diye, hatta linki (http://www.youtube.com/watch?v=FwpZi2KkuwM) -dahi anlamında- de buldum ama kapı yok, gönderen kaldırmış. Bulursanız bana da haber verin bir zahmet, indireyim de bir daha kaybetmeyeyim (interneti yedekleyen arkadaşlara çağrımdır).
  • Bengü niye hiç konuşmuyor? Aslında konuşuyor (biraz, “La meme histoire”ın nasıl telaffuz edildiğini örneklerken) ama haklısınız, o kadarcık konuşması bile duyulmuyor. Çok istiyorsanız, siz söyleyin, ben davet ettim, hayır da demedi ama olmadı niyeyse.
  • Tebrik ediyoruz, ses seviyesi bir öncekinden bile daha inişli çıkışlı olmuş, Dee uyarmıştı halbuki, değil mi? Ne deseniz haklısınız. Bu seferlik affedin, bir daha olmayacak inşallah.
  • Bir sonraki programın teması nedir? Gönlümden Chemical Brothers, Fatboy Slim, Groove Armada’lı böyle bup-tıs-bup-tıs’ı bol bir “top-ding-dız-dam-çong-cıs-tak” bölümü yapmak geçiyor, bir de 80ler var tabii ki.

It’s alive!!! $izoSuru No:1

Geçen günkü “Yılın Listesi: Müzik” girişimde değindiğim üzere, artık benim de bir podcast/imsi, radyo program/sı bir kaydım var: $izoSuru #1. İçeriğe gelecek olursak:

  • Motörhead – Louie Louie (1978)
  • Pixies – Break my body (1988)
  • Vampire Weekend – A Punk (2008)
  • She & Him – In the sun (2010)
  • The Damned – New Rose (1976)
  • Siouxsie and the Banshees – Love in a void (1979)
  • Room Eleven – Hey hey hey (2008)
  • Regina Spektor – Us (2004)
  • Lendakaris Muertos – Oso Panda (2006)
  • Mecano – El Siete de Septiembre (1991)
  • Enya – Orinoco Flow (1988)
  • The Fall – Blindness (2005)
  • vee tabii kiiii, bizzat Emre Sururi (ta kendisi)’nin (Türkçe) yorumları / Aaaaand of course including the commentaries (in Turkish) by none other than yours truly!

İndirmek için bu bağlantıyı takip ediniz / Please follow this link to proceed with download.
Podcast’te bahsi geçen siteler:

Yılın Listesi: Müzik

Hemen last.fm’deki kayıtlara bakarsak işte bu senenin ilk 10’u sayın seyirciler:

  1. Pixies
  2. Portishead
  3. She & Him
  4. Florence + the Machine
  5. Morphine
  6. Neko Case
  7. Nine Inch Nails
  8. Ramones
  9. Camera Obscura
  10. Cake

Bunlar tabii, okulda ya da evde dinlediğim için kaydı tutulan seferlere dair. Yoksa bir de müzik dinlediğim asıl zaman olan sabah akşam okul/ev yolculuklarım var. Ama onlar da büyük ağırlıkla ya Pixies ya da Nine Inch Nails oldığından, çok çok NIN 7.likten 2.liğe çıkardı, o kadar.

Bu sene gerçekten de Pixies‘in yılı oldu benim için. Pixies -en azından bende- öyle bir grup ki, ya sürekli dinliyorsunuz ya da bir daha dinlemeniz için 10 yıl geçmesi gerekiyor. Adamlar (ve tabii ki sevgili Kim Deal) tanımlamışlar. Neyi? işte yaptıkları şeyi. Benim favori albümüm böyle damardan destrüktif (yıkıcı, self-destructive) Surfer Rosa (Come on Pilgrim ile alındığında etkisi yumuşuyor mu? Aralarda belki ama sonra I’ve Been Tired ve Levitate Me ile finishes you). Ya zaten oraya kadar sağ kaldıysanız, aferin size çünkü Surfer Rosa, ancak ilk 7 şarkıdan sonra 8.de Cactus ile şöyle bir soluk almanıza müsade ediyor (çünkü Gigantic’i de bitiriciler arasında saymaktayım). Neyse, dinlemezseniz hiçbir şey kaybetmezsiniz Pixies’i, daha da iyi etmiş olursunuz zira paylaşmayı hiç sevmem.

Portishead de, NIN de bildiğiniz Portishead, bildiğiniz NIN. Ama NIN bu sene, evveliyatının aksine Downward Spiral ya da Fragile ile değil, With Teeth ile vurdu beynime. Benim favorim/bitiricim Every day is exactly the same ile Sunspots kardeşler olmakla birlikte, son derece tutarlı ve ilintili (aka basur) bir albüm olmuş (basuru ben uydurdum ama basura İspanyolca’da çöp demek, o da anti-alakalı oldu şimdi). Only var mesela geniş kitleler için.

Bu sene Trent Reznor ve dadaşlar nihai olarak bitirdiler projeyi bildiğim kadarıyla. Ben daha Year Zero’yu zorlamadım, Ghosts da çok boş geldi. With Teeth’den sonra istikamet ileri değil de, gerisin geriye olacak anlaşılan.

Eski Deli Kız Arkadaşlar (filed under the category : Manic Pixie Dream Girls)
Bu senenin (bu sene bu sene deyip duruyorum da, tabii ki kast ettiğim 2010 bu arada), en güzelliği Zooey Deschanel oldu. She & Him böyle ferah sular gibi geldi, hoşlaştırdı. Sabkategorı ne olsun, can can Regina Spektor (Marianne is a bitch / Marianne is a biiiitch… eğer bu ayıpça geldiyse, o halde tabii ki her zaman için Us‘ımız var. Ayrıca onu güzel bulan bir ben olmak istiyorum ama mümkün değil tabii ki. (dudaklarında arzu, kollarında yalnız ben, sana bakan bir çitf göz, ben olayım sevgilim / … / sanaaa aşık yalnız ben, ben olayım sevgilim ), Dresden Dolls olsun, bir de bunu yazacağımı hiç sanmıyordum ammavelakin tüm cemaatin, Katy Perry (NEEEE?) . Şimdi gelelim niye ne alaka aklımı mı kaçırdım ben mevzuatına. Efendim, popüler bir insan olaraktan KP ile tabii ki bir işim olmaz fekat, bu sene kendisi Susam Sokağını (siz  Tüğkleğ nasığ diyoğ?) promote etmek için “Hot’n cold” isimli parçasını Elmo ile söyledi, epey de sevimli idi orada. O bunu söyledi söylemesine de, bir takım antikozlar (kazmanın kazmacası) ayaklandı, din devlet elden gidiyor, susam sokağı kuklalarındır, tema erekzyona hayır, dediler de dediler, geri adım attırdılar ben de mazlum kontenjanından KP’yi sevdim. (Ha ama bu sene en çok Susam Sokağı’na güldüm, o başka).

Amarok, Rhytmbox, last.fm, Spotify, musicovery
Bu kısmı da sağ salim atlattıktan sonra gelelim enternete, kompadora. Dersimiz siteler ve programlar. Amarok’un yeni versiyonuyla (1.4 –> 2.0 // yeni diyorum ama Aralık 2008, bizim oralara gelmesi 2009’un ortalarını bulmuştu) çok afedersiniz içine edilmesiyle birlikte (bu derece kızgınım hala) düştüğüm dudak ucu düşüklüğünden bu sene de kurtulamadım ne yazık ki. Bu sene, Rhytmbox’la geçti ama o da kötü ya (daha doğrusu, iyi değil). Bakın istediğim bir adet özellik var, şimdi hep beraber deneyelim artık hangi oynatıcıyı kullanıyorsanız: Diyelim ki, elimde 300 çalgıcının 1200 albümü var. Ve ben Ramones’in I Wanna Be Well şarkısının olduğu albümü dinlemek istiyorum. Arama kısmına başlıyoruz yazmaya, “Ramones wanna be” — hemen sonuçlar uymayan girişlerin filtrelenmesi sureti ile belirdi, benim istediğim has versiyon “Rocket to Russia” albümünde imiş, ne iyi. Şimdi ilgili şarkıyı seçiyoruz, arama kutusunu temizlememizle birlikte… Amanın! O da ne! O şarkı türkü çalgıcı listesi tekrar flooded edildi, en tepeye yollandık. İşte size Amarok 2.0. 1.4’te anahtar kelimeler temizlendiğinde, diğer girişler görünür olurdu ama aktif lokasyon sizin seçtiğiniz şarkı (ve etrafı) olarak tutulurdu. Rhytmbox’da albümü seçip temizlik yaptığınızda bir nebzeye kadar oluyor ama siz de ben de biliyoruz ki aptal bir şey Rhytmbox, sırf Amarok kullanmayayım diye şey ediyorum.

Amarok’tan başka diğer bir keleklik de last.fm’den gelince (evet kardeşim, cimriyim, ne var? 8P), alternatif aramaya başladık, Spotify Espanyalarda desteklenir olunca, baktık, memnun kaldık ama çeşit az gibi be. Bunun yanısıra musicovery de güzel görünse de, parasız anca bu kadar, o da sen olduğun için yaklaşımı pek tatmin etmedi, gene dön dolaş harddiskimizin cevherlerinden çıkardık melodilerimizi.

Müzik ve internet, gece ve müzik, sezen ve cumhur, teleskop ve optik ve azı dişi kerpeteni.
Bu sene iki müziksel (müzikal) site epey vaktimi aldı. Biri sevgili Entrailicus’un hazırladığı önce Fades in Slowly, sonrasında da John Peel Wiki‘si, diğeri de benim ancak keşfettiğim Jonas Woost’un eski programı heute:pop:morgen’in podcastleri. Tabii sizler yeni nesil olarak sourberry radyosundan da haberdarsınızdır ama ben twitter’a yakalanmış Ece Temelkuran misali (olmadı).

Bu bağlamda: The Fall, The Damned, Siouxie and the Banshees, blah blah… << John Peel
Vampire Weekend, Blitzen Trapper, Slow Club, o lala şalala << Jonas Woost

Gelelim enternasyonel ayağa (yukarıya şalala yazdım ya, oradan şey etmiştir subliminally). Fransa’ya ziyaretimizde Efelerden Olivia Ruiz’i, Neslihanlar gelende Hollanda’dan Room Eleven’ı, İspanya’dan Nerea vesilesiyle Mecano’yu, Julen sayesinde de Hertzainak ve Lendakaris Muertos’u bildik, edindik. 

Pearl Jam yıllardan sonra dinlenir, yüzüne bakılır bir albüm çıkardı (Backspacer) eğer son bir şans vermediyseniz aşkolsun size. Enya’nın Orinoco Flow’unu keşfettik tekrardan onbin yıl sonra, hoş oldu. Bir de Nina Persson’un “Nina Perşon” olarak okunduğunu öğrendik İsveççe’de (IKEA’ya da IKEA deniyormuş, aynı yazıldığı gibi bu arada) başımız göğe erdi.

Eğer becerebilirsem (becermek: vakit, sabır bulabilmek), bir adet podcast de ben atacağımdır sanal aleme, duyururum sonuçlanırsa (sizin de çok umrunuzdaydı zaten).

Mektubuma burada son verirken, resim koymaya da karar verdim. İnsanlar şarkı söylesinler, canımı yesinler.


[ve sururi, ilerleyen yıllarda on milyorlarca gencin başını yanmaktan kurtaracak öğüdünü işte burada, bu anda vermişti:
piyano çalan kızlardan uzak durun, delidirler]