…they always play your favorite tune…
Kategori: Şarkı filan…
satellite of love
Satellite of Love / Lou Reed
Satellite’s gone I watched it for a little while Satellite of love Satellite’s gone I watch it for a little while Satellite of love I’ve been told that you’ve been bold Satellite’s gone I watched it for a little while Satellite of love Satellite of love |
bugün yorucu bir gündü (ama bitti). az evvel taktım bir güzel satellite of love dinledim, şimdi de sweet jane of velvet off! (Y’know that, women, never really faint / And that villains always blink their eyes, woo! 8) makale hala bitmedi. bu aralar eve dönüşlerde kitap okumak için laptop’ı değil de, parış’tan aldığım PDA’i (Sharp Zaurus SL-5500) kullanıyorum, güzel bir alet. Song of Susannah hala bitmedi — halbuki ne kadar da ince bir kitaptı.. saat 17.05, birazdan ev yoluna koyulacağım.. PDA ile ilgili güzel bir özellik, üzerine her türlü linux nanesini kurabilmeniz. yakında güzel bir apache server ile php çalıştıracağım. mysql bile kurulabiliyormuş.. biz C64 yıllarından geldik bayım, çok bize 64MB!
love will prevail..
|
you bet your life it is!.. ya da taa venüs’e kadar gitmek..
okuldayım. dün, sonunda makalenin kabasını, hatta bırakın kabasını, referanslar ve figürler hariç, makalenin ta kendisini bitirdim, üzerimden nasıl bir yük kalktı, anlatamam.. zig-zag olsun, armchair olsun, her türlü nanotübü (ve tabii ki bunların dışındaki chirality’ye sahip olanlar hariç 8) takır takır her ortamda üretebiliyoruz artık. bir senedir sil yap boz baştan, fena daralmıştım. okuldayım. hava çok güzel. taktım cd’ye tori amos’ımı, çoktandır dinlemediğim Under the Pink albümünü dinliyorum şimdi. cornflake girl.. ahh ah!
Cornflake Girl
Never was a cornflake girl Peel out the watchword just peel out the watchword She knows what’s going on Rabbit where’d you put the keys girl |
ah tori-sama! ah tori-kyou! ah tori-heika! ah! ah ginger!..
tom waits: bir delikanlı abimiz..
haftabaşına tom waits girişiyle başlamak ne derece normal bilemiyorum ama şu sıralarda, vaktiyle dinlediğim ilk tom waits albümü olan the heart of saturday night‘ı hele de san diego serenade‘i dinliyor olmam şüphesiz güzel bir şey:
San Diego Serenade
I never saw the morning ’til I stayed up all night I never saw the white line, ’til I was leaving you behind I never saw the east coast ’til I move to the west |
ya 1993, ya 1994… lise sondayım, eXpress sayesinde haberim olmuştu Tom Waits’den. ilk olarak, dediğim üzere, The Heart of Saturday Night‘ı dinlemiştim, arkasından da büyük bir şans eseri Frank’s Wild Years‘ı.. Innocent When You Dream, doğal olarak kafama fena vurmuştu.. iki sene sonra da Jarmusch gelmişti festivale, ne güzel günlerdi onlar.. Daha önce de yazmıştım, Tom Waits, müzikal dehasının yanında, ne yazık ki aktörlük kabiliyetinin 0 olduğu bir abimiz.. bir de şöyle bir olay oluyor, öylesine televizyonu açıyorum, alakasız bir şekilde, alakasız bir filmde Tom Waits’i görüyorum, dumur yaşıyorum.. dün de bengü’yle gilliam’ın ‘Fisher King‘ini seyrederken pat diye giriverdi adam görüntüye, ondan önce, cuma günü ben stiller’ın, geoffrey rush’ın filan oynadığı ‘Mystery Men‘ adlı abuk bir filmde gene gösterdi kendini.. ah ah! bir de ‘Cold Feet‘ dumuru var ki, hiç girmeyeyim!..