KarWaiWong

Fallen Angels - http://www.sensesofcinema.com/contents/01/13/wong-symposium.htmlBugün blog yazma günüm. Bir önceki mesajda da belirttiğim üzere, akşamları pek de öyle Bir film koyayım da, seyre dalalım seçeneği açık olmuyor (Inactive). Hal böyle olunca da, şöyle güzel bir çözüm buldum: sevdiğim filmlerden birini koyuyorum, o arka planda oynarken ben arada ona takılıyorum, sonra yine işimin başına dönüyorum, film kendi yolunda, ben kendi yolumda seyrediyoruz, bir 10 dakika sonra yine yollar kesişiyor, vs.. Mesela geçen hafta çoktandır izlemediğim My Sassy Girl’ü (Hırçın Sevgilim / Yeopgijeogin geunyeo) (2001) taktım, ilaç gibi geldi (başta yazdıklarımla çelişecek olsa da, dürüstlükten şaşmamak lazım: My Sassy Girl’ü aslında öncülü (prequel) mantığıyla çekilmiş ve gerçekten çok çok kötü bir film olan Windstruck’ın (Nae yeojachingureul sogae habnida) (2004) bıraktığı kötü tadı silmek için tekrardan izlemiştim – yani öyle zaman yok filan diyoruz ama işin içine Ji-hyun Jun girince de vakit bulunuyor. 8)

Faye Wong - http://www.milinkito.com/cine100/?id=59Evvelsi akşam Ece’yi yatırmıştık, biz de biraz öyle böyle uyukluyor gibiyken, aklıma Chungking Express (Chung Hing sam lam) (1994) ama özellikle Faye Wong geldi, hemen soundtrack’ini başlattım ama müzik tek başına yeterli gelmedi, filmi de peşisıra başlattım böylelikle. Filmin ilk bölümünden çok az şey aklımda kalmış ilginç oldu. Çok çok güzel.

Chungking Express - http://www.lovehkfilm.com/reviews_2/chungking_express.htmAkabinde, doğal olarak Kar Wai Wong’um “geldi”. Yani, Kar Wai Wong deyince tabii ki In The Mood for Love (Fe yeung nin wa) (2000), yok efendim 2046 (2004), ama benim favorilerim daha vahşi, daha çiğ, ham filmleri mesela Fallen Angels (Duo luo tian shi) (1995), hele de jilet gibi Happy Together (Chun gwong cha sit) (1997) – bu filmde daha hemen başında çaktırmadan, bilinç altına usulca sızdırılan Caetano Veloso’nun Cucurrucucu Paloma‘sı, sonra filmin sonlarına doğru oğlanın Tony Leung’un ses kaydını dinlediği sahne.. bu filmden nasıl sağ kalarak çıktım, bilemem.

Fallen Angels - http://www.unizh.ch/ostasien/braunwald/urban.php?topic=Hong%20Kong%20CinemaHappy Together - http://www.wpcmath.com/films/happytogether/happytogether2.html
Happy Together - http://www.wpcmath.com/films/happytogether/happytogether2.html


Haftaya Löker’le 3 Kar Wai Wong bir arada günü yapmayı planlıyoruz. Ve evet, yukarıdaki filmler..

Filmleri seyretmiş olan şanslı kesim olur a, bir gün bu girişe denk gelirler diye, vaktiyle vardıkları o tadı biraz hatırlatsın diye, aşağıya filmlerin soundtrack’lerinden seçtiğim 3-5 şarkıyı koyuyorum. Yine çok düşük kaliteye (64KBPS) sıkıştırdım, kusura bakmayacaksınız artık.

Chungking Express

Fallen Angels

Eskiden (biz lisedeyken, üniversitedeyken) şimdinin (daha doğrusu geçen senenin) Faithless’ı neyse, işte o zamanın da Tricky’si vardı. Bu amca 1995’te Whale diye çok çok çok iyi bir grubun (ki tutunamadılar) We Care albümüne yardım etmişti (ilk CD’lerimden biridir). Fallen Angels’ın soundtrack’i bana fena halde o albümden Tryzasnice’ı hatırlatmıştı. Bir de, hep söylerim, Fallen Angels’ı uykusuz bir gecede seyretmiştim ve filmle frekansımız tam tutmuştu (Böylesi bir durum bir kere de Richard Linklater’ın Waking Life (2001)‘ında gerçekleşmişti).

Happy Together

Ne söylenebilir ki… O zaman 1!2!3!4!

Happy Together (orig. by Nylons)

Imagine me and you, i do
I think about you day and night, its only right
To think about the girl you love
and hold her tight
So happy together

If i should call you up, invest a dime
and you say you belong to me, I’d lose my mind
Imagine how the world could be so very fine
So happy together

I can’t see me lovin’ nobody but you
For all my life
When you’re with me, baby the skies will be blue
For all my life

Me and you and you and me
no matter how they toss the dice, it had to be
The only one for me is you and you for me
So happy together
(3 more times)

So happy together (8 times)

Sonradan aklıma gelen gereksiz bilgi: Kar Wai Wong’un görüntü yönetmeni Christopher Doyle’u çok severim ben, müthiş Paris Je T’aime (2006)‘deki en anlamadığım segment’i o çekmiş olsa da! 😉

Faye Wong

Sene 1996 – ne çok şey oldu sene 1996’da.

(Dün eski defterleri karıştırdım)

Geçen aydı sanırım, Morissette’in “Head over Feet”ini bir şekilde terennüm etmiş idim (Bu arada, bağlantı yapmak için ilgili girişi aradığımdı, geçen ay sandığım şeyin nisanın başı olduğunu görüp, tam bir dumura uğradım (total eclipse)). Hazır Emir de yurda geliyor, alınız size sene 1996, Skunk Anansie, Twisted (Everyday Hurts), Stoosh.

Skunk Anansie
Twisted (Everyday Hurts/ Skunk Anansie
I cried on my blood day
There was nothing that I
Could hold on to
Just a line could have helped
Remind me of you, of you

I screamed till the blood came
I was living in a cloud of hope
Lover’s kiss then they make a wish
To the end, they pretend

Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts

I cried in the sunlight
Would I fake all the times I loved you
Just to play in a game of twisted with you
With you
I need to believe you
Sacrificed all the lies we made up
How we kissed then we made our wish
to the end, to the end

Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts

Time made me confide in you
So contrived were the words you sold me
Now nothing can swallow
The feeling so shallow inside

fidyoklip

Tanrı çocuk ruhlu mimarları da korusun!

Eki DG 2006Geçen sene Nisan’ın 21’i cuma gününe denk geliyordu. Bir gün öncesinde Bengü’yle kontrole gitmiştik, doktor sancı olmadığını, daha en az bir haftamız olduğundan filan bahsetmişti. Ben de, hal böyle olunca, o zamanlar iki-üç haftadır yaptığım gibi, o cuma da [[fch]]’a gideyim demiştim. Eki’nin de doğum günü 24 Nisan ya, bir de pasta aldım, onu da biraz erken kutlarız deyu. Sol tarafta gördüğünüz pasta o pasta, gün o gün. Biz pastayı kestik mi, kesmedik mi, hatırlamıyorum şimdi ama kısa bir süre sonra benim telefon çaldı, Bengü müjdeli haberi verdi. O zaman da dediğim üzere, meğer Eki o gün bir başkasının doğum günü pastasının mumunu üflemiş! 8)

Dün, bütün gün aklımdaydı, arayayım da adamın doğum gününü kutlayayım diyordum, bir türlü denk getirip de arayamadık Bengü’yle, nihayet gece 11.30’da, yatmadan evvel bir SMS salladım kendisine, akabinde de aradı, çocuklar gibi şendi, hala kutlamalardaymış (Bizim bir de fi tarihinde Eki’yle kafaları çekip Bengü’yü aramamız vardır, meşhur 8). Ne diyeyim, iyi ki doğdun Eki!

Eki üzgün-neşeli harman Alanis Morissette şarkıları gibidir, genelde hüzünlüdür ama neşelidir de (çok açıklayıcı oldu). Yazdık madem, sonunu da getirelim: Sevgili okurlar, Kanada’dan Alanis’ten bilişimsel görevini İstanbul’da yapmakta olan Eki için geliyor yalnızca:

Alanis Morissette / Ironic / Jagged Little Pill

An old man turned ninety-eight
He won the lottery and died the next day
It’s a black fly in your Chardonnay
It’s a death row pardon two minutes too late
Isn’t it ironic … don’t you think

Chorus

It’s like rain on your wedding day
It’s a free ride when you’ve already paid
It’s the good advice that you just didn’t take
Who would’ve thought … it figures

Mr. Play It Safe was afraid to fly
He packed his suitcase and kissed his kids good-bye
He waited his whole damn life to take that flight
And as the plane crashed down he thought
‘Well isn’t this nice…’
And isn’t it ironic … don’t you think
Repeat Chorus

Well life has a funny way of sneaking up on you
When you think everything’s okay and everything’s going right
And life has a funny way of helping you out when
You think everything’s gone wrong and everything blows up
In your face

It’s a traffic jam when you’re already late
It’s a no-smoking sign on your cigarette break
It’s like ten thousand spoons when all you need is a knife
It’s meeting the man of my dreams
And then meeting his beautiful wife
And isn’t it ironic… don’t you think
A little too ironic… and yeah I really do think…
Repeat Chorus

Life has a funny way of sneaking up on you
Life has a funny, funny way of helping you out
Helping you out

Hakikaten de life has a funny way of sneaking up on you, life has a funny, funny way of helping you out, değil mi Ekin’im? 8)

Tuulilta Tuleva / Värttinä

Bugün güzel bir gün olacağa benzer. Değişik bir şeyler yapmak lazım, bir öneri: eğer evvelden bilmiyorsanız, Fin grubu olan Värttinä‘nın Tuulilta Tuleva‘sını bir deneyin. Şarkıyı gayet düşük bir kalitede (64KBPS) sunucuya koydum (1.5 MB boyunda), iyi dinlemeler..

Kokko - Värttinä
Tuulilta Tuleva / Värttinä
Läksin kuuta etsimähän
päivyttä tavoittamahan
viel vuotti minun päiväni
ja huomeneni huokaeli
Etsin yhtä ystäväistä
sekä toista tuttavaista
liekö maalla vai merellä
vai lie selvällä salällä

Niin miun lempeni lentäköön
missä mun kultani kulkee
laulan tyrskyt tyyntymään
vaahot meren vaipumaan

Näiltä tuulilta tulevan
nähtävän näiltä ilmoin
missä mun kultani kulkee
mailla millä marjani

Lennä tänne lintuseni
tule tänne tuttuseni
niemelle nimettömälle
saarelle sanattomalle

Laulaisin laulun laatuisan
sanoisin sanat paremmat
oisi kulta kuulemassa
oma armas oppimassa

Niin miun lempeni lentäköön
missä mun kultani kulkee
laulan tyrskyt tyyntymään
vaahot meren vaipumaan

O benim bildiğim gibi değilmiş!..

Bundan seneler seneler evvel (in a kingdom by the sea), bir arkadaştan güzel bir albümü mp3 formatında almıştım. Yalnız (o zamanlar) küçük bir problem vardı – arkadaşım CD’yi riplerken, şarkı isimlerini cddb vesaire bir yerden buldurmamış, dahası kendi de elle yazmamıştı. Özetle: 11 isimsiz şarkı, bir albüm adı: Full Circle ve sanatçıların kimliği: Czukay, Wobble & Liebezeit. Ufuk açıcı bir albümdü, yıllar yılı dinleyegeldim. Şarkılar arasında bariz tarz geçişleri vardı, misal ikinci şarkı Björk’ü fena halde andırsa da, bir sonraki şarkı oldukça cool bir tona bürünüyordu vs.. Bu seneler boyunca, albümü tanımlayabilmek için faydasız girişimlerim oldu. Öncelikle, Full Circle albümünde 6 parça var idi, yani ya bendeki albüm bu değildi, ya da 5 adet bonusla birlikte geliyordu. Kaldı ki, şarkı isimleri ile şarkılar arasında bir bağ kurmak da pek olası olmuyordu. Sonunda, iki hafta kadar önce, Czukay’ın, Wobble’ın ve Liebezeit’ın solo ya da başka insanlarla yaptıkları bütün albümleri inceledim – şarkı uzunlukları ve albümdeki toplam şarkı adetlerini baz alarak ama yine başarısız oldum. Ardından internette yaptığım arama sonucu Tunatic adındaki programcıktan haberdar olup, şansımı bir de onunla denedim. Bu program, şu Turkcell’in de sunduğu hizmet gibi: şarkıyı çalarken mikrofonu hoparlöre tutuyorsunuz ve program da o kısmı kullanarak veritabanından size hangi şarkı olduğunu bildiriyor. Popüler ve yarı popüler şarkıları başarıyla tanısa da, iş bendeki albüme gelince patlak çıktı ne yazık ki. Yine bilinmeyen şarkılarım ve ben, bir başımızaydık.

Bilmiyorum buraya yazmış mıydım ama galiba yazmıştım: birkaç hafta evvel emektar Winamp 2.xx sürümümle vedalaşıp, şöyle bana en son neleri ne sıklıkta dinlediğimi vs.. şıp! diye söyleyebilsin diye, ortam kütüphaneli bir Winamp 5.xx sürümüne göç etmiştim. Ama bu sürümün burnu biraz büyükmüş ki, benim şarkıların çoğunu öyle bir bakışta tanıyamadı, “git bunların etiketlerini doldur da gel” diye burun kıvırdı. Ben de biraz (ama hakikaten az) bir arayış sonucunda, basit ama işini hakkıyla yapan Automatic Shell MP3 Tagger (ASMT)‘da karar kıldım. Sonrasında, belki içinizde duymayanınız kalmıştır, Windows’la %95 oranında vedalaşıp, Pardus’a, dolayısıyla Linux ortamına geçtim. Burada Amarok’tan maksimum derecede memnunum. Gerçi kendisi de bir mp3 etiket düzenleyici sunuyor sunmasına lakin, Patron’dan varlığını öğrendiğim Easytag‘ı kurup, onunla günlerimi (abartı) geçirmeye başladım.

Ve gelelim mutlu sona: Dün, bir “Acaba?” içerisinde, Easytag’e sanki tamamıyla gündelik bir şeymiş, her zaman yaptırdıklarımdanmışçasına, çaktırmadan, “ya, bir de sana zahmet olmazsa şu dosyaların bilgisini getirebilir misin?” diye yarım ağız zorup, baştan beri sözünü ettiğim albümün dosyalarını itekleyiverdim. Bir anda nihai, ilahi cevap gözümün önünde belirdi: Hector ZazouSongs from the Cold Seas! Kaldı ki, 2. şarkı gerçekten de Björk’müş ve dahası o benim bayıla bayıla dinlediğim 1. şarkı da meğerse pek sevgili Fin kardeşlerimiz Varttina imiş!

Son ~ Erme Film.