Yemek Tarifi: Twist üzeri twist ya da House 3×05

Az evvel -nihayet- House’un Fools for Love alt başlıklı s03e05. bölümünü izledik. Bir aylık bir aradan sonra iyi geldi. Cameron’ın giderek sivrilen dili, House’un gereksiz uyumluluğu -kim ne önerirse peki dedi-, ama Foreman’ın sonda attığı çelme ve daha da sonraki House’un “aşırı” hızdan polis tarafından durdurulduğu kısım. İlk defa bir dizinin kahramanı “haksız” sebeplerden ötürü polis müdahalesine uğradığı için sevindim – sonuçta House’da bir adet kötü adam var ve o da diziye ismini veriyor

Bu bölümde Micheal Tritter’ı canlandıran aktörü gözüm fena halde ısırdı, düşündüm durdum, bir türlü bulamayınca da IMDB’yi kontrol ettim. Bana fena halde John Lithgow‘u anımsatan bu amca David Morse imiş. Aşırı sakin görünen bu amcalar gerektiği zaman bu sakinliklerini kullanarak bizi iyice çileden çıkartabiliyorlar da netekim (Lithgow için Blow Out‘u, Morse içinse 12 Monkeys‘i deneyebilirsiniz..) Bu kategoride bir de Boston Public & Legal’ın Anthony Heald‘ını anabiliriz, gene patronun kulaklarını çınlatalım.. 😉

morse/lithgow/heald

Dizi dizi inciyim, sınıfımda birinciyim.

Hazır söz dizilerden açılmışken, geçen gün sevdiğim dizilerin bir listesini yaptım. Sevdiğim derken, kast ettiğim şey hâlâ sevdiklerim olduğundan, Kara Şimşek ve Voltran gibi kardeşleri listenin dışında bırakmak zorunda kaldım 8). Listeye gelecek olursak:

Babylon 5
Black Books
Coupling
Cowboy Bebop
Drawn Together
Family Guy
Farscape (Bir yere kadar)
Frasier
Futurama
House, MD
How I Met Your Mother
IT Crowd
La Cities d’Or
Married With Children
Monty Python’s Flying Circus
My Name is Earl
Northern Exposure
Quantum Leap
Robot Chicken
Scrubs

Bilim-kurgu dizileri kurgu-biliM

Az evvel çoktandır merak ettiğim, arkadaşlardan da epey övgüsünü aldığım “Stargate – SG-1″in ilk (pilot) bölümünü izledim. Herhalde, diyorum, beklentilerimi yüksek tuttuğumdandır, konu çok dandirik geldi. Halflife2’yi onca bekleyip, olayın hoş kızın babası profesörü kurtarmak olduğunu çakmak gibi bir şey. Yok birinin karısı, birinin manevi evladı, kazma düşmanlar… Aynı hayalkırıklığı sonraki bölümlerini severek izlesem de, ilk bölümüyle beni afakanlara boğan ST-TNG (sıtartirekdınekstcenereyşın okunur)’nin ilk bölümünde de ziyarete gelmişti. Ah, ah ah! ya Farscape’in pilot bölümüne ne demeli! Atmosfer! “Sen benim kardeşimi vurdun düşürdün!” geyiği poffidi poffidi. Geçen gün Gürer-san bizdeyken Blake’in Yedilisi‘ni andık, kulakları çınlasın (Çelik) Blake’in.

Demek ki bir BK dizisi çekilecekse dikkat edilmesi gereken noktalar:
1. Kahramanlardan birisinin bacısı, dadısı bir şeyi kaçırılacak (Bkz. Drawn Together’da Xavier’in ilk bölümlerdeki performansı) / Ya da kahramanlardan biri kötü adamların birinin tavuğuna kışt diyecek.

2. Kesinlikle mantıklı bir senaryo olmayacak, dahası gidilen yere tüp ya da damacanalarla litre litre okşişien götürülecek.

3. Mutlaka hoş bir hatun olacak.

4. Potansiyel kitleniz geekler olduğunda mutlaka hoş bir hatun kişi olacak (en az), bölümlerden birinde ya bir hareme, ya da kadınlardan mürekkep gezegene düşülecek.

Neyse. SG-1’de hoşuma giden zekice göndermeler oldu (tabii bu konuda tam bir başyapıt olan Farscape’e şapkamızı çıkartmak boynumuzun borcudur – daha fazla bilgi için bkz. gitmeniz gereken yer: http://www.crichtonisms.com/crichtonisms.shtml). Ama önce şu bayanın (Amanda Tapping imiş adı) cümle içinde McGyver’ı geçirmesi, ardından da McGyver’ın StarGate’i öte taraftan açmak için bir kutu selpak mendilin yeterli olacağını söylemesi hakikaten ince işti. 8)

Bu bloguma burada son verirken fişek patron Babylon 5 izlesin diye çığırmayı kendime borç bilirim, bildim.

ISFDB – the Internet Speculative Fiction DataBase

Tek rakibi Bishop!Her seferinde bir yerlere not alayım deyip, sonrasında atlıyordum: Culture kitaplarının bir listesi. Az evvel yine aklıma gelince, hemen bakıp bloglayayım dedim, Prof. Google’a sordum ve başlıkta bahsi geçen siteyi keşfettim. Epey etkileyici. Hayalimde, aşırı derecede anal terbiyeden muzdarip bir çocukluk geçirmiş, kalın kemik gözlüklü, kısa kollu desenli gömlek üzerine giydikleri kravatla (hımm.. sanırım IT Crowd‘dan Moss beni etkisi altına almış durumda) bilgisayarının başında hayatını geçiren bir arşivci geek ordusu var. Neyse, gene uzattım lafı. Sadede gelecek olursak, işte kapı, işte sapı! (Ta-ta!)

Culture Kitapları Eski Kapaklar

Culture Kitapları Yeni Kapaklar

Iain M. Banks‘in yazmış bulunduğu Culture kitapları:

  1. Consider Phlebas (1987)
  2. The Player of Games (1988)
  3. The State of the Art (1989)
  4. Use of Weapons (1990)
  5. Excession (1996)
  6. Inversions (1998)
  7. Look to Windward (2000)

Culture Kitapları Eski-Yeni Kapaklar

Nil Karaibrahimgil, MFÖ, House

Mazhar-Fuat-Özkan’a MFÖ değil de, Mazhar-Fuat-Özkan diyenlerdenimdir (başlığın ben de farkındayım). M.V.A.B.‘ı çok çok beğenmiştim (yine de en sevdiğim albümleri tabii ki Ele Güne Karşı‘dır). Yeni albümleri AGU‘nun çıktığını duyunca sevinerek gidip aldım ve evet, albüm Mazhar-Fuat-Özkan albümü değil de, MFÖ albümü olmuş. Ya, neden ille de albüm çıkarmak zorunda hissetmişler ki kendilerini? Biraz daha sabretseler, Aysel Gürel’den şarkı almasalar daha iyi olmaz mıydı?

Haftasonuna doğru asıl sürpriz gazetede Nil Karaibrahimgil’in yeni albümünün çıktığını okumamla gerçekleşti. Her gün, düzenli bir şekilde dükkanları dolaşıp albümün gelip gelmediğini sordum, nihayet cuma günü Migros’taki D&R’da albüme kavuştum. Başta Bu mudur olmak üzere, albümdeki şarkılar çok çok iyi. Öyle uyumlu bir albüm olmuş ki, tek başına dinlediğimde pek de beğenmediğim Organize İşler bile epey güzel geliyor kulağa. Starbucks’la birlikte Nil Karaibrahimgil sevgim, yegane tikiliklerim bildiğim kadarıyla. Seviyorum ulan! 8)

Gelelim House‘a. Scrubs, ailecek hastası olduğumuz dizilerin başında gelir. Oradaki Dr. Cox’ı alın, ciddi yapın ama bütün ukalalığını üzerinde bırakın, bir de bacağını sakatlayın, oldu size House, M.D.. Doruk’un tavsiyesiyle almıştım, dün ilk bölümünü seyrettim, zaten Bryan Singer çekmiş, adam çok kişili yönetim uzmanı dengeleme filan süper, bize de beğenmek kaldı haliyle.

house - nil karaibrahimgil - mazharfuatözkan