Bir Hobbit’in Güncesi: Oradaydım… Hala buradayım.

İnsan -niyeyse- 40 yaşa önem veriyor. Bu satırların yazarı yours truly bile bir güzelleme/değerlendirme/ahkam yazısı çekmişti vaktiyle (orada Gürer’e kapak olsun mahiyetinde attığım yorum DEVO’nun – Whip It’i çıktı bu arada, iyi mi! Hayatımız self referans, self reverans, reviendra…). Halbuki 40 geçip gitmişti pek öyle dramaya yer vermeden. 42 farklı çıktı. Bunda tabii ki soğuk, kayıpla geçen baharın (bahar demeye dil varmaz) etkisi var. 40 yaşımda yaptığımı sandığım muhasebeyi 42 yaşımın ertesinde yapar buldum kendimi. Okumaya devam et “Bir Hobbit’in Güncesi: Oradaydım… Hala buradayım.”

Aslında çok da fena değil gibi (/yaşam bir şekilde devam etmeli, saatler düşmeli hep bir sonraya…)

Şairin “nisan ey zalimidir ayların, gövertir!” dediğini ilk okuduğumda vurulmuştum (“şu ceset, bıldır diktiydin ya bahçene… yeşillendi mi bu sene? çiçek verdi mi?” – Suphi Aytimur’un çevirisi benliğime öyle işlemiş ki, ilk İngilizcesi’nden özümsediğim Çorak Ülke‘nin bendeki yansımasını Türkçe etti, gitti). Bu sene nisandan önce giderayak mart vurdu. Neyse, kapatalım şimdi (40 gün geçti — yaklaştım iyice, geliyorum.).

Halbuki güzel şeylerden bahsedecektim, bahsedeyim.

Dünden başlayalım, Adnanlarla kaç gündür görüşecektik. Cuma günü bu seneki futbol turnuvasını bitirmişler, aşağıdaki geçen seneden:

HÜFizMüh Futbol Turnuvası 20182

Okumaya devam et “Aslında çok da fena değil gibi (/yaşam bir şekilde devam etmeli, saatler düşmeli hep bir sonraya…)”

Dünyanın bir yazı, bir kışı vardır…

The Damned’in İngiltere’den çıkan ilk punk şarkısı olarak tarihe geçmiş “New Rose”, Is she really going out with him? repliğiyle başlar; Peel Sessions’daki (Eat your heart out, John Peel!) efsane performanslarında ise:

Are we really 65 in the charts!?

şeklinde bir hayretle başlarlar şarkıya. Ben de, nice zamandan sonra birikmiş şeylerimi sizlerle hasbihal edeyim diye blog’u açınca bir de baktım ki 2 ay geçmiş son zamandan bu yana (ey kâri)!

(“Kısa bir ara”dan önce resim koyuyor muyduk?..)

Olga Wisinger-Florian | The First Frost, 1906

Okumaya devam et “Dünyanın bir yazı, bir kışı vardır…”

Gece gece Fabuloso ya da havadisler

Ne kadar uğraştıysam da uyku tutmadı, nihayetinde pes edip bilgisayarın karşısına geçtim. Ne mutlu ki bilgisayarım geçen ayki 3. tamire gidişinde sanıyorum bu sefer gerçekten tamir oldu, mutlu birlikteliğimiz devam ediyor. Bu aralar iyi şeyler oluyor genel olarak: mesela Danel ziyarete geldi, Merve geldi, en önemlisi Barış temelli geldi!

Yazacak bir dolu konu birikti, not aldıklarım var, aklımda tuttuklarım var, unutup unutup hatırladıklarım da ama samimi olarak söylüyorum, pazar günü bitirdiğim kipatı bile ancak az evvel, bu girişe başlamadan önce listeye ekleyebildim, o derece zorlanıyorum, üşeniyorum, vs. vs…

Zuhal Baysar – Evren (& ben)