Halbuki öyle de emindim ki daha evvelden bu başlığı kullandığıma fakat şöyle bir arayınca bulamayıp şaşırdım. Hoşgeldin 2025!
Aralık ayı Bukowski’nin başlıkta dediği gibi, gümbür gümbür geçti. Bu seneki YMF (Yoğun Madde Fiziği – Ankara Toplantıları) bizdeydi, onun hazırlıkları, kaygıları ile uğraştık ama çok şükür her şey yolunda gitti, sorunlar çözüldü, gayet başarılı bir organizasyon gerçekleştirdik, yüzümüzün akıyla sıramızı devrettik. Bu tabii işin organizasyonel kısmı, asıl olarak çok sevdiğim birçok insanla aynı çatı altında buluştuk, konuştuk, hasret giderdik. (YMF ile ilgili olarak bu sayfalardaki ilk giriş için bkz. “Güzel şeyler…” (12/10/2016))
Bu sene akademik olarak gayet verimli geçti. Hayat da güzeldi (lokal hayattan bahsediyorum, globalde dünya kendisine çeki-düzen vermeli).
Geçen gün izlediğimiz filmlerden dizilerden bahsederken Escape Room fülmü için demiştim ki:
Geçen aydı herhalde, Iggy’nin oynadığı, “Cube” tadında, ama öyle pek de bir numarası olmayan “Escape Room” adında bir fülm seyretmiş idim (en güzel yanı Deborah Ann Woll idi ama onu da nereden tanıyorum bir türlü çıkaramadım. Bugün devamının trailer’ı düşmüş – diziler filmler müzikler
Merhabalar, cuma itibarı ile -bildiğim kadarı ile- akademik hayatımdaki bildik anlamdaki sınav anlamı ile sınavları bitirmiş bulunmaktayım. Çok karışık, rekürsif bir cümle oldu ama özetle haberler iyi.
Bizim zamanımızda smiley derdik, acid vardı, metalciler olarak sevmezdik pump up the jam’i filan, küçüktük tabii, o acid’in “o türden” asitlere dendiğini bilmezdik, rave anlamazdık.
Sonra üniversite zamanında Watchmen’lerin smiley’si, comedian’i geldi vs, vs..
Şimdi de bu:
cumaya doçentlik sınavı var. Güzel tesadüfler oldu, mesela Bengü ile aynı seansta giriyoruz, ODTÜ’de, ben fazla uzağa gitmiyorum, jüri konusunda da çok şanslı hissediyorum kendimi, sonra Betül, Süheyla ve Sevgi hocalarım sağolsunlar, muazzam bir destek aldım bölümden de. Hayırlısıyla şansımı deneyeceğim. Sınav anlamında, bu önümdeki nihai sınav. Kısmet.
Bu tür kaygılı durumlarda her zaman yaptığım üzere, cuma günü öğleden sonra beni aklınızdan güzel şeylerle (dua/şarkı/dans/güzel bir anı) geçirirseniz müteşekkir olurum. 8)
(Geçtiysem sonucu yazarım, yazmamışsam da sormayın n’olur…)
2011, PHYS743
El çabukluğu marifetim ile sihirbazlık yaptığım zamanlardan…
bkz. 30+ : Eller, eller, eller!.. (tek rakibim Barış Manço) 8)
[International School on Fundamental Crystallography, Bulgaristan, Eylül-Ekim 2013]
Buralara genelde fizikle ilgili bir şeyler yazmayı pek tercih etmiyorum ama bugün güzel bir şeyler oldu, fizikle de ucundan ilgili. Aşağıdaki resim 2013 yılının sonundan, 20 Aralık 2013, 19. Yoğun Madde Fiziği Ankara Toplantısı‘ndan.
Fotoğrafta yanımdaki sevgili Gözde – Gözde ile bir aksilik olmaz ise yarın öğlen buluşuyoruz, sonrasında doktorası için TUDelft’e gidiyor!.. 8) Hemen önümüzde Özge, Gökhan, Merve ve sevgili Selma (uzak düştük Selma ile de… hayat!..) arka planda Nizami Hoca yeni geliyor, çaprazda, kendisine yer bakan da Berke olsa gerek (Berke ile Fatih’le de çoktandır haberleşemedik, yarın ilk iş bir mesaj atayım)…
O sene sağolsunlar, beni de konuşmacı olarak davet etmişlerdi de ne kadar mutlu olmuştum. Bu toplantı benim için bir dönüşüme de vesile olmuştu — YMF19’a kadar, katıldığım her konferans bir yükümlülük, sıkıcı bir gereklilik idi, kısacası şu sevimsiz anlamıyla “iş” idi. YMF19’a geldiğimde bir anda bir dolu sevdiğim, ama uzaktan ama yakından tanıdığım bir sürü güzel insanla, çoktandır görüşemediğimiz bir dolu arkadaşla çevrili bulmuştum kendimi. O zamana dek konferansları birbirleriyle nice aradan sonra bir araya gelme vesilesi haline getiren hocaları kıskanırken, fark etmiştim ki, artık ben de onlardan biri olmuştum.
YMF dönüşümlü olarak 5 üniversiteden birinde düzenleniyor: ODTÜ-Bilkent-Hacettepe-Gazi-Ankara. Ben konuşumamı Bilkent’te yapmıştım, ertesi sene Nadire Hacettepe’de sundu çalışmalarını, o esnada yavaştan Hacettepe’li oluyordum ben de…
Neyse, evvelsi gün kötü bir gündü — saydım, akademik hayatım boyunca (2000+), ortamım nedeniye düzenli olarak maruz kaldığım / bu durumdan kaçamadığım gerçek anlamda tatsız 3 (yazıyla: üç) insana rasgelmişim (dün üçüncüsüne tosladım, moralim epey bozuktu). Sonrasında düşününce, ne kadar da şanslı olduğumu fark ettim. Bazılarımızın hesabına her gün bu tür insanlardan 3’er tane daha yazılıyor…
Zaten diyeceğim o değildi… Geçen sene sağolsunlar, YMF’nin düzenleyicileri arasına beni de kattılar, bugün bu seneki YMF için toplandık, bir sürü güzel insan arasında kaldım, öyle mutlu oldum ki! Üyelerin pek çoğunu zaten tanıyordum, yeni tanıştıklarım da çok iyi insanlardı, bütün pillerimi şarj ettim.
Yazının başından beri Polyanna’ya taş çıkarırcasına yazdığımın farkındayım ama öyle işte. 8)