Derin bir nefes…

(Cihanda, Muhibbi’den ödünç aldım ya habibi beybi beybs! 😉

Rahat günler (çok şükür). Ece sınava gireli bir ay olacak (20 gün olmak üzere), rahat bir nefes aldık, rahatladık, kazasız belasız geçti (çok şükür). Finaller bitti, bütünlemeler bitti bitecek, okundu onlarca kağıt (Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri / Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler. / Ölümü hüzünle geçmişlerdi, ateşe tapardılar. / Kent eşiklerindeydi, ağlayışını duydular / Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler, / iğnelerine iplik geçirip beklediler – Turgut Uyar, “Terziler Geldiler“den detay…) Ne zamandır yazılmayı bekleyen çalışmaların makaleleri yazıldı, bas çaldım, çalıyorum, bas güzel.

Kitaplar okudum, filmler seyrettim, oyunlar oynadım, müzikler dinledim. Güzel bir hayat. Keşif grubu: Seyyah – buradan keşfettim (Bulut Gelir / Ethno Catalonia), buradan bayıldım (Elindedir Bağlama / Seyyah), hatta burada oynatayım:

Okumaya devam et “Derin bir nefes…”

Neredeyse sonsuz jest

-DFW’dan ilhamla-

Abby ve Brigitte ayrı ayrı ülkelerden, ortak bir kısa süreli proje davetiyle geldikleri bir başka ülkede, aynı çalışma grubunda araştırma yaparken tanışmışlardı. Üç ay boyunca birlikte çalışma yaptıktan sonra kendi ülkelerine dönünce, arkadaşlıkları sosyal medya üzerinden sürdü (doğum günlerinde kutlama, aralarda paylaşılan resimleri beğenme; düzenli, pasif takip şeklinde).

Bir gün Abby, o sırada bir konferans için bulunduğu tropik/turistik şehirden bir kartpostal alıp, Brigitte’e gönderdi.

Günler, haftalar geçti. Kartın Brigitte’e sürpriz olmasını istediğinden doğrudan da soramıyordu. Büyük bir ihtimalle Brigette’in üniversitedeki bölümü de, tıpkı kendi bölümü gibi, posta kutularını kuş yuvası misali sekreterliğin oradaki bir duvara monte etmiş; gelen mektuplar da, hocaların hasbelkader yolları düşünce bakılmayı, bulunmayı bekleyip, boynu bükük duruyorlardı.

Abby her defasında Brigitte’e mesaj atıp posta kutusuna bakmasını söylemekten, ima etmekten, hatır sormaktan hep son anda vazgeçti. Bilmediği şey ise Brigitte’in de ona hemen hemen aynı günlerde atmış olduğu posta kartının günlerdir kendi posta kutusunda tozlanmakta oluşuydu.

9 Ağustos 2019, Cuma.

Calvin, Prensipler, ve 20 yıl öncesi.

Ece geçen gün olası doğum günü hediyeleri konusunda bize yardımcı olabilmek için (iyi kalpli kızım benim, her şeyi düşünür!.. 8) bir liste teslim etti – birçok maddenin arasında sanal kısımda “Snapchat izni” dikkat çekiyordu.

Biz, üzerinize afiyet, biraz yaşlı olduğumuzdan snapchat’i duymuşluğumuz var, görmüşlüğümüz yok. O yüzden temkinli olarak “eğer twitter/instagram gibi özel modu varsa olur…” dedik (Nergis Hanım’a kalsa, dünyada olmazdı — onun bu gibi şeylere kronik Amiş tepkisi oluyor genelde, ben biraz daha (Mormonvari diyelim) esnek yaklaşabiliyorum. Anlamak için de benim telefona kurduk, çok komik filtreleri (orada “lens” deniyor) var, baktım, privacy modu da var, oluru verdik, Ece de sevinçle kurmaya başladı… zaten olanlar da o zaman oldu. Okumaya devam et “Calvin, Prensipler, ve 20 yıl öncesi.”

Geçmişle ilgili değişik hisler…

Bugün (13 Şubat) Hüsniya’nın (anneannem) ve sevgili Zeynep Teyze’min ortak doğum günleri. İkisi ile de uzun zamandır görüşemiyoruz (Allah rahmet eylesin). Şimdi baktım, Gönül Abla Zeynep Teyze’nin bir doğum gününde çekilmiş fotoğrafını yayınlamış instagram hesabından… Okumaya devam et “Geçmişle ilgili değişik hisler…”

Saçma düşünceler, rüyalar…

İnsanların kış uykusuna yatmaları gerektiğini düşünüyorum. Doğaya toparlanacak zaman verilmeli, hem soğukta dışarı çıkmak zorunda da kalmayız.

Bir zamanlar bir trene binmiştik, hava sıcaktı, havalandırma yoktu, çok sıcak basmıştı — az evvel, hazır İspanyolca şarkılar dinlerken, o trende sıcaktan kendimden geçtiğimi, belki de hâlâ o trende olduğumu düşündüm. Güneş Tecelli Ediyor‘daki gibi biraz da belki. Güneş Tecelli Ediyor’u göndermemişim hiç daha önce, Google bilemedi, o zaman al sana Google…

upstream-color-screenshot-2

Okumaya devam et “Saçma düşünceler, rüyalar…”