Bu hafta güzel bir hafta oldu (hangi yaz haftası kötü olabilir ki?). Arkadaşlarla görüştük, güzel şeyler yedik, içtik, müzikler iyiydi, filmler güzeldi — 15 dakika kadar önce Birdman’i seyrettim: ne zamandır izlemek aklımdaydı, gidip gidip geliyordu, geçen gün hatta başlayıp, 20th Century Fox’un projektörleri ve fanfare’ye kadar gelip başka bir şeye geçmiştim, bugün de Levent’le takılırken, söyledim (sanırım Ece’yle Vanilla Sky’ı seyretmeyi planladığımı söyleyip, orijinalini mi yoksa Hollywood versiyonunu mu, Tom Cruise’lu olanını zira orijinali (Abre los ojos) çok sağlam olsa da, Vanilla Sky’ın da iyi kotarıldığını, hatta biraz daha şık olduğunu düşündüğümü (Vanilla Sky’a da geçen gün seyrettiğimiz Competencia Oficial‘ı tavsiye ettiğimden geçmiştim), o filmin yönetmeninin de (Alejandro Amenábar’mış ama adı aklıma gelmemişti sohbet sırasında) Tez’inin de iyi olduğunu ama nice zamandır yeni filmlerini bilmediğimi) neyse, eve gelince Birdman’i seyrettim, kurgu, müzikler, her şey!..