Yazın Yasemin iki tane kitap önermişti bana: Felix J. Palma – "The Map of Time" (El mapa del tiempo) ile Carlos Ruiz Zafón – "Shadow of the Wind" (La sombra del viento). Hem bilimkurgu, hem İspanyol yazarlar, daha ne olsun!
Çoktandır en favori kitaplarımdan John Crowley’nin "Little, Big"ini tekrardan okumayı istiyordum, şöyle derli toplu, sakince… araya birkaç kitap aldım, Palma’nın kitabı birbirleriyle bağlantılı üç hikayeden oluşuyordu, pek sarmadı, ilk hikayeyi bitirene kadar sabredip bıraktım.
Büyülü gerçekçilik, "Gabo" Marquez’e filan hep mesafeliyimdir. Borges’i severim, Ernesto Sabato’nun Tünel‘i beni yerden yere vurmuş ender kitaplardandır (vardır böyle birkaç tane daha). Zafon’un kitabını sevmemem lazımdı ama kitap sardı beni çünkü İspanya’da geçiyordu (gerçi mutsuz Franko döneminde) ve karakterler çok yakından tanıdığım, kafamda bir tebessümle canlandırabildiğim tiplerdi. Böyle böyle okudum, ortasından sonra maskeler düştü, yazarın aslında kofti olduğu da ayyuka çıktı ama ses etmedim, çaktırmadım, kitabı bitirdim, merak edene tavsiye bile edebilirim.
Geçtim bunları, geçen gün nihayet Little, Big’e başladım, bir içim su (a long drink of water… 😉 Ne güzel kitaplar, dostlar var dünyada!
Konuyu değiştirelim ama yazasım kaçmış, kısa keseceğim. Bioshock 2’nin harika müzik düzenlemesini yapan adam Scott Bradlee diye bir adam (bu müzik düzenleme işinde bir favorim de Trent Reznor’dır bu arada), onun "Postmodern Jukebox" adında, günümüz hitlerini eskinin tarzıyla yorumladığı bir de güzide grubu var ailecek sevdiğimiz, işte geçen gün tesadüf eseri turneye çıkacaklarını ve turnenin son ayağının Ankara olduğunu öğrendik, hemen bir heves bilet almak için tıkladık, daha hala Ankara biletleri satışa sunulmamış (Ahmet San’a az giydirmemiştik İnönü Stadı’nın kapılarında beklerken! 8) — Vişnelik çim amfide olacakmış bu arada), haydi bakalım.
Bu dönem rahatım ders açısından, bu demektir ki bol bol çalışma ilim irfan excelsior! 8) Dün son başvuru tarihi dünün mesai saati olan bir şeye 16:40’da başvurumu tamamladım, haydi hayırlısı; bir de bu dönem (Nisan) doçentliğe başvurmayı düşünüyorum, korkunun ecele faydası yok, giderek daha da akıllı, bilgili hale de gelmiyoruz ("gençleşmiyoruz"un akademik karşılığı). Bir de günün bilimsel olayı: sabah kahvaltı ederken Nergis Hanım bana Yerçekimsel Dalgaları, LIGO’yu sordu, ben de "uzayı gergin bir çarşaf olarak düşünüp üzerine bir bowling topu…" şeklindeki klasik "layman’s terms" ile anlatmaya başlamıştım ki "Ph.D. Comics’teki (gerçi o "Piled Higher and Deeper") açıklamayı okudum, sen bana daha detaylı olarak anlatır mısın?" dedi, ben de dumur oldum (bu arada, ben daha görmemiştim ilgili Ph.D. Comics şeysini… Sen misin Emre Bey binalar falan filan diye ara ara mimarlara ahkam kesen!
Shut Up and Dance’in filmlerden sahnelerle hazırlanmış o muhteşem videosunu Sony kaldırtmış, sağolsun Barış bana Vimeo’dan buldu. Bu aralar Linzey Rae’nin yorumunu daha fazla dinliyoruz bu arada. Bir de bugün arabada giderken Radyo ODTÜ’de de çaldılar — ayrıca şimdi bu satırları yazarken öğrendim ki (o my, o my…) şarkı benim sandığımın aksine 80’lerden değil de, 2014 yılındanmış! Bugün Migros’ta dergi standında bir derginin arkasında Bioshock’un kitabının reklamını gördüm, elime alınca derginin bizim çocukluğumuzun Blue Jean’i olduğunu ve 80’ler özel(?) sayısı yaptıklarını gördüm (bunu da gördüm). Blue Jean 83-84 gibi bir zamanda çıkmıştı (85?) ilk sayısında gitar şeklinde rozet/iğne vermişti, her sayısında bir hediye, çıkartmalar ve posterler verirdi, ben de o çıkartmaları yapıştırmaya kıyamazdım. Sıkıldım, yazmayı kestim.
bu, biraz gizemli bir vandalizm, açıklama yapmak lazım: İlk listede yokken öğrenciler tarafından benimsenip, eklenmişim; ama şimdi liste güncellenince biraz garip oldu. El yazısını tespit çalışmalarım sürmekte.. 8)