“If you really want to put your hand there, I think you owe somebody a phone-call, don’t you?” Carol Gerber, Hearts in Atlantis – Stephen King
Dark Tower serisini bitirdikten sonra, seriyle alakalı bir kitap olan Hearts in Atlantis‘e başladım. İlk hikaye (Low Men in Yellow Coats), Ted Brautigan’ın silahşörlerle karşılaşmadan önce yaşadığı bir olayı anlatıyordu (“I think King might have written Ted’s story, too,” she said. “Anybody want to take a guess what year that story showed up, or will show up, in the Keystone World?” “1999,” Jake said, low. “But not the part we heard. The part we didn’t hear. Ted’s Connecticut Adventure.” – Jake). Bu hikayede Ted’e 11 yaşındaki Bobby Garfield da eşlik ediyor, hatta Ted, Jake’i ilk gördüğünde onu Bobby zanneder.. Bir de Bobby’nin Carol adında bir kız arkadaşı var: Carol Gerber.. ah Carol Gerber!..
Hearts in Atlantis’te adını veren ikinci hikaye, 1960’larda Maine Üniversitesi’nde geçer. İlk hikayedeki Carol artık üniversiteye gitmektedir. Bu hikayeledeki karakterler daimi olarak Hearts oynamaktadırlar; Hearts, bizim King dediğimiz oyuna çok benzeyen bir varyant. Hatırlıyorum da, İTÜ kantininde de en çok oynanan oyundu king. Bir kere dışında -ki o bir kerenin de kendince bir hikayesi vardır: belki başka bir zaman anlatırım-, üniversitede hiç king oynamadım. Bir ara Ar-Tur’a da sıçramıştı bu king furyası, Güvercin’in gazinosunda, Gemiyatağı’nın oradaki yükseltilmiş sahilde oynadığımızı hatırlarım. Özetle: “If you really want to put your hand there, I think you owe somebody a phone-call, don’t you?” – Carol Gerber. budur. |